Sevgi

1K 83 63
                                    

Gece yarısı üçlü kalkıp ortak salondan dördüncülerini almak için çıktılar. Görünmezlik Pelerini sayesinde koridorlarda görünmeden gezebilseler de sesleri duyulabildiği için ses çıkarmamaya çalışıyorlardı. Zindanlara giden yolu sorunsuz bir şekilde tamamladılar. Draco'da tam zamanında kendi salonundan çıktı ve vakit kaybetmeden pelerinin altına girdi. Yol Draco ve Ron'un sözlü atışmalarıyla geçti. İkisi birbirlerinin ayaklarına bastıkları için yol boyunca birbirlerine lanet ettiler. 

Yasak olan koridora geldiklerinde pelerini üstlerinden çıkardılar ve ardında Fluffy'nin bulunduğu kapıyı açtılar. Girdiklerinde çoktan hayvan müzik eşliğinde uyuyordu. Dörtlü birbirine baktı, çoktan geç kalmışlardı. Hayvanı uyandırmamaya dikkat ederek kapaktan sırayla indiler. Birden kendilerini yumuşak uzun şeylerin üstlerine düşmüş bir şekilde buldular. Harry kalkmak için hareketlendiği sırada o uzun şeyler vücudunu sarmaya başladı. Arkadaşlarına baktığında onların da aynı durumda olduğunu gördü. Sadece Hermione hiç kıpırdamıyordu zaten dallarda ona dolanmıyordu.

"Kimse kıpırdamasın. Bu Şeytan Kapanı, hareket ederseniz daha çok dolanır." diye arkadaşlarını uyardı Hermione. 

Diğerleri de hemen hareket etmeyi bıraktılar. Sarmaşıklardan kurtulduktan sonra birkaç testi  daha atlattılar ve en sonunda kocaman bir büyücü satrancının önünde buldular kendilerini. 

Aralarında en iyi oynayan Ron olduğu için onun dediklerini yaptılar. Ron, Draco hariç herkesi bir piyonun yerine koydu. Kimse Ron'un dediklerinin dışına çıkmadı ve oyunun sonuna kadar geldiler. Harry'nin karşıya geçebilmesi için sadece bir hamle yapması gerekiyordu ve bu da Ron'un yaralanması anlamına geliyordu. Harry, Ron'un emin olup olmadığını kontrol etmek için gözlerine baktı. Arkadaşı oldukça emindi. Harry ona minnettarlıkla baktı. Ron yapılan hamleden dolayı yaralandı ve Hermione'de yardım etmek için onunla kaldı. Draco ve Harry yollarına devam ettiler. İkisi kocaman bir odaya geldiklerinde, merdivenlerin aşağısında, kocaman bir ayna ve karşısında tam da tahmin ettikleri gibi Profesör Quirrell duruyordu. Çocuklar birbirlerine baktılar ve yavaşça aşağıya inmeye başladılar. 

Quirrell onları duymuş olmalı ki arkasını döndü ve çocuklara baktı.

"Vay vay vay kimleri görüyorum. Beni yakaladınız ha." 

Draco ve Harry oldukları yerde durmuş kımıldamıyorlardı. Adamın neler yapacağını kestiremiyorlardı. 

Harry odanın ortasında duran büyük aynaya baktı. Aynada yansıması görünmüyordu, onun yerine iki kişi vardı. Biri kadın diğeri erkek iki kişi... Kadının saçları alev turuncusu adamın siyah kısa saçları vardı. İkisinin de yüzleri görünmüyordu. Harry kim olduklarını bilmese de hissedebiliyordu. Anne ve babası.

 Harry bulunduğu ortamı hatırlayınca aklına Felsefe Taşı geldi. Bunu düşünmesiyle de anne ve babasının görüntüsünün yerini kendisi aldı. Aynadaki kendisi cebine kırmızı, avucu büyüklüğünde bir taşı cebine koydu ve göz kırptı. Harry cebinde yeni oluşan ağırlığı hissetti. 

Tam o sırada Quirrell'dan bir ses çıktı. Ama Harry adamın ağzının oynamadığını görmüştü.

"Çocuğu kullan, taş için çocuğu kullan." ses konuşunca Quirrell yerinde titredi.

"Emredersiniz efendim. Potter çabuk buraya gel." Quirrell, Harry'e doğru harekete geçti.

Harry, KSKS Profesörü ona yaklaşırken asasını çıkardı. Savaşmadan pes etmeye niyeti yoktu. 

"Ben sana yardım edemem." diye onu ikna etmeye çalıştı Harry.

Bu sırada Draco yavaş yavaş Harry'i arkasına çekiyordu. Harry'nin öyle kolay gitmesine izin vermeyecekti.

Father and SonWhere stories live. Discover now