Pamuk İpliği

958 84 36
                                    

Draco ne kadar ağzını tutmaya çalışsa da, bu iş gün geçtikçe ve Harry'nin yüzüne baktıkça daha da zor bir hale geliyordu. Sev amcasının ne zaman Harry ile konuşacağını bilmiyordu, belki bilseydi o zamana kadar Harry'den saklanarak yaşardı. Çaresizlikten ne yapacağını şaşırmış, işe yaramayacağını bildiği şeyler düşünüyordu. Bunların dışında ise Hagrid'e üç başlı köpeği sormak için bütün gün beklemişlerdi  ve nihayet derslerden sonra yanına gidiyorlardı. Kulübeye giden yokuştan dikkatli bir şekilde ilerledikten sonra kapıyı çaldılar. Hagrid'in her zamanki sıcak gülüşü onları karşıladı. Harry ve diğerleri hemen kendilerine oturacak bir yer bulduktan sonra Harry daha fazla bekleyemedi ve sormak istediği soruyu sordu.

"Hagrid hatırlıyor musun bize bir keresinde üç başlı bir köpekten bahsetmiştin? O şimdi nerede?" 

Hagrid soruya cevap verip vermemeyi kafasında biraz tarttı. Çocukları böyle işlere karıştırmak istemiyordu ama onları cevapsız bırakmaya da gönlü el vermiyordu. Sonunda aklı pes etti ve çocukların sorusunu cevapladı.

"Bakın bunu sadece Dumbledore, ben ve birkaç profesör biliyoruz sadece. Bu yüzden kimseye söyleyemezsiniz. Ayrıca başınızı belaya sokmak da yok." dedi kesin bir ses tonuyla.

Çocuklar yavru köpek bakışı attılar ve kafalarını salladılar.

"Söz veriyoruz Hagrid. Kimseye bir şey anlatmayacağız." dedi Hermione. 

Hagrid bunun üstüne Fluffy'den bahsetti onlara.

"Üç başlı bir köpek olduğuna bakmayın aslında çok uysal bir köpektir. Bu yüzden onu Dumbledore'a bir şeyi koruması için verdim." 

Çocuklar şüphelerini doğruladıkları için mutlulardı. Tam tahmin ettikleri gibiydi. 

Hermione aklında kalan diğer bir soruyu sordu.

"Peki onu uysallaştırmanın bir yolu var mı?" 

Hagrid gülümsedi.

"Tabii ki var Hermione her hayvanı sakinleştirmenin bir yolu vardır. Sadece bunu nasıl yapacağını bilmen lazım. Fluffy'nin zayıf noktası ise..." duraksadı ve çocukların yüzüne tek tek baktı.

"Müzik. Onu sakinleştirmenin yolu müzik çalmak. Bu kadar basit işte çocuklar müziği duyduğu anda mışıl mışıl uyumaya başlar. Hayvanların yumuşak taraflarını bildiğin zaman sana zarar vermezler." dedi keyifle. 

"Peki Hagrid bunu başka kimler biliyor?" diye sordu Ron. 

Hagrid hiç düşünmeden cevap verdi.

"Tabii ki sadece ben ve Dumbledore." dedi ama o an aklına başka biri daha gelmişti.

"Ahh hayır bir de bardaki kukuletalı adam var. Bana ejderhayı veren adam yani. Başka hayvanlarımın olup olmadığını sordu bende ona Fluffy'den bahsettim. Köpeğe flütü çaldığım anda uyuduğunu söyledim." 

Çocukların duyduklarıyla ayağa fırlamaları bir oldu. Hepsinin aklına tek bir şey vardı. Hemen Dumbledore'a haber vermek. Hagrid'e kısa bir teşekkür ve veda ettikten sonra geldikleri yolu hızla çıkmaya başladılar. Duraksamadan şatoya koştular, nefes nefese koridorda giderken Profesör McGonagall onları durdurdu. 

"Nereye böyle Potter?" 

Harry nefes nefese olduğu için duraksayarak cevap verdi.

"Profesör Dumbledore'a bildirmemiz gereken bir konu var."

McGonagall çocuklara baktı hepsi nefes nefeseydi.

"Üzgünüm çocuklar Dumbledore'a bakanlıktan mektup geldi ve gitmesi gerekti. Yani şu an burada değil." 

Father and SonWhere stories live. Discover now