35 Doğu'nun Kahramanı (2)
Deniz kızı ırkının başı, Iron'ın sözlerini duyunca gözlerini kapadı.
"Hain…"
Iron'ın ağzından çıkan beklenmedik sözlere gülümsedi. Kapının ötesindeki iblisler tarafından yenildikten sonra ruhu geçici olarak geri dönerken, gözlerinde bir kez daha ışık parladı.
"Tanrımla tanıştın mı?"
Iron, deniz kızı ırkının başında şaşkına dönmüş görünüyordu.
"Tanrım…? Bu söylemen gereken bir şey mi? Mantıklı olduğunu düşünüyor musun?"
Hayatının sonuna kadar denizkızlarını yok etmeyi hayal eden Tanrı'ya 'Tanrım' sözü uygun olacak mı?
Iron başını sertçe salladı.
"Tanrın olarak bahsettiğin kişi, senin yok olmanı hayal ederek ve dileyerek öldü."
“Ah… seni bana mı gönderdi?”
Deniz kızı ırkının başı, artık anlamış gibi başını salladı. Sonunda Deniz Küresi parıldadığında Iron'ın orada olduğunu fark etti. Bunu bilen deniz kızı ırkının başı gülümsedi.
"Yani, sonunda yalnız değildi."
Iron, deniz kızı ırkının başkanının sözlerini duyduğunda kaşlarını çattı. Ayrıca ifadesini gördükten sonra onu anlayamadı. Yüzündeki ifadeye bakılırsa, birbirlerini uzun zamandır tanıyorlarmış gibi görünüyordu.
“Neden Tanrını terk ettin?”
"Çünkü benim Tanrım intikam almaya hiç niyetli değil."
"İntikam o kadar önemli miydi ki, gidip Tanrı'na ihanet edebilirsin? Seni ve türünü feda edecek kadar önemli miydi?”
Deniz kızı ırkının başı, Iron'ın sorusuna parlak bir şekilde gülümsedi.
"Anlamana ihtiyacım yok. Herkesin kendi inancı vardır. Bu dünyada yaşayan insanlar yanlış olsun ya da olmasın kendi inançlarına göre yaşamıyorlar mı?”
“……”
Iron sessiz kaldı. Deniz kızı ırkının başkanının sözlerine cevap vermemeyi tercih etti. O bile yanlış yol olduğunu bilmesine rağmen sessizce ilerliyordu. Ancak yine de anlayamadı.
“Türünüzün geleceği için bahse girmeye değer miydi? Deniz kızı ırkının yok edilmesi karşılığında elde ettiğiniz sonuçlardan memnun kaldınız mı?”
Deniz kızı ırkının başı, Iron'ın sorusuna memnuniyetle gülümsedi.
“Hayatım intikamla lekelendi… Tanrıma ihanet ettim ve bu dünyaya karanlık getirdim. Ama hiç pişman değilim” dedi.
“Çılgın bok…”
Iron onu hiç anlamayacağını anlayınca kılıcını kaldırdı. Ancak kolunu bir kez daha indirdi. Bunun nedeni, deniz kızı ırkının başının zaten ölümün eşiğinde olmasıydı. Göğsüne siyah kan kustukça hayatının son alevlerini yakıyordu bile. Iron bunun hayatının son közleri olduğunu anladı ve sadece son sözlerini bekledi.
"Öksürük! Öksürük!"
Deniz kızı ırkının başı kara kan kustuktan sonra Iron'a baktı.
"Bu eski çağın sonu olacak. Artık yeni bir çağ başlayacak… Kaos tohumu yeni çağı açacak.”
"Ne…?"
YOU ARE READING
The Duke's Eldest Son Escaped to the Military /Dük'ün En Büyük Oğlu Askere Kaçtı
Fantasy𒄆𒄆 Lee Junghoo bir araba kazasında öldü. Tanrıların oyununu temizledikten sonra hayatta kalacağını umarak Jaiden'ın vücudundaki her zorluğa göğüs gerdi ama tam İmparatorluğun en güçlü ailesi canavarlar tarafından düşüp öldürülmek üzereyken... [Be...
