Bölüm 19

12.3K 679 209
                                    

Selamünaleyküm.

Süpraaayyyzz shdnchsjcj

Ben geldim, erken geldim.

Buyurun, keyifli okumalar.

🌾Yüzyüzeyken Konuşuruz
|Sen Varsın Diye|
________________________________________

"Filan kişi senin hakkında kötü konuşuyor!" Dedikleri zaman de ki,
"Kendi defteridir, dilediğini yazar..."

Duygular yani sevinç, hüzün, şaşkınlık, kızgınlık, birer yansıma zannımca. Yani hepsi yaşanan olayı doğallıkla ortaya koyan etmenler.

Bence bir varlığın içerisinde bulunduğu olayda doğru söyleyip söylemediğini gözleri ve verdiği tepkilerden anlarız. Sözler yanıltıcıdır çoğu zaman. Belki zorunlu, belki değil. İnsanoğlunun içindeki yalan makinesi istemsizce çalışır bazen. Pişman olacağını bile bile, kendisini zora sokacağını bile bile.

İşte duygu ve tepki dediğimiz doğallıklar bu zamanlarda ortaya çıkar genelde. Sevinirsin, tepki olarak gözyaşı akıtırsın kezâ üzülünce veya kızıncada.

Heyecanlanırsın, bir yandan korkarsın. Gözbebeklerin büyür belki. Kalbin, göğsüne sığamayacakmışcasına atar. Ellerin titrer, kızarırsın.

Bunların hepsi aslında birer kanıttır. Bazen, istemezsin böyle olmasını ama hayat senin istediklerin doğrultusunda ne zamana kadar ilerleyebilir? Mutlaka yapmakta zorunda kalacağın şeyler olacaktır. İşte bu anlarda, hayat bakımından kötü bir oyuncuysan, her hareketin seni ele verir.

Yani insanı insan yapan duygu ve tepki iken, bunları ortaya koyan da kişinin hâl ve hareketleridir.

Ben Zühre Güray. Bugün duygusal mânâda bir yaşıma daha girmiştim. Ben bile evlendiğimi yaklaşık on saat önce öğrenmişken, nereden yayıldığını bilmediğim bir şekilde bütün mahalle şu an beni ve evlenecek olduğum adamı konuşuyordu.

Üstelik bilmeden etmeden, sanki beni tanımıyorlarmış gibi ileri geri yalanlar döndürüyorlardı ortada.

Neymiş, bu kadar hızlı evlenmemin bir nedeni olmalıymış...

Senelerdir oturduğum yerdeki insanların bu şekilde ithamlar yapması beni yeterince üzerken, bir de dedikoduyu, yalan ve iftirayı nasıl sevmediğimi bilirken, yan yana veyahut camdan cama benim lafımı yapmaktan çekinmiyorlardı.

Umrumda mıydı? Asla.

Görmezden gelmek, senelerdir ailem yerine koyduğum bu insanları umursamamak şu an benim için en iyi olacak şeydi.

Kavgaya, gürültüye başvurmak, değmeyecek insanlar için büyük zaman kaybıydı.

Ancak maalesef ne gerçek ailemin ne de dostlarımın benim gibi düşünmedikleri aşikârdı.

Üzüldüğümü düşünerek, harekete geçmeye çalışsalar da onları durduruyordum. Gerçekten değmezdi.

"Lütfen, lütfen muhattap olmayın şu insanlarla! Hadi yetişmemiz gereken bir uçak var."

Bütün aile, Erkan ve Abdullah amcalar da dâhil olmak üzere bizim salonda oturuyorlar, mahallelinin bu hoş olmayan davranışlarını konuşuyorlardı. Artık öyle bir düzeye gelmiştim ki, ne mahalleli ne de başka biri umrumdaydı. Beni yıllarca kızım diye seven ancak kısa sürede evlendiğimi duyunca bana utanmadan iğrenç ithamlarda bulunan insanlarla daha fazla konuşma içerisine girmek istemiyordum.

Annem, "Kızım üzülüyorsun ama. Böyle sen içli içli bakınca bende mahvoluyorum." Diyince yanına adımlayıp ellerini tuttum.

"Bak hiç biri umrumda değil anne. Bunca yıl beni tanıyamamışlarsa dahasına da lüzum yok! Sen terbiyeni bozma, onların seviyesine de inme. Rabbim, bizi bununla da imtihan ediyor ve emin ol, ben onlar yüzünden şu dünyada O'nun rızası için çalıştığım dakikaları heba etmek katiyen istemiyorum. Sen de etme! Gerçek er ya da geç iftiracıların yüzüne çarpar meraklanma sen."

ALHAYAWhere stories live. Discover now