Bölüm 3

2.8K 179 37
                                    


Medya -> Matt

Sabah çalan alarmın sesiyle zaten uyanık bir şekilde uzandığım yatağımdan kalkıp banyoya geçtim.Aynadaki yabancıya selam verip uykusuzluğun ve tüm gece ağlamanın yol açtığı gözaltı morluklarımı kapatmaya başladım.Yüzümü ve dağılan saçlarımı biraz olsun toparladığımda Arya'nın sesini duymamla odasına doğru yol aldım.
Aynanın önünde bir yandan makyajını yapıyor bir yandan da neşeyle şarkı mırıldanıyordu.

"Yavrum baban nereli
Nereden bu kaşın gözün temeli"

Arkadaşım diye demiyorum Arya, gördüğüm en güzel kızlardan biriydi.
Herhangi bir ortama girdiğimizde ona bakan dönüp bir daha bakma ihtiyacı duyuyordu.Bugün de dalga verdiği uzun saçları ve fiziğinin güzelliğini ortaya seren siyah eteğiyle yine nefes kesici görünüyordu.Kapıda ona baktığımı fark edince gülümseyerek

"Günaydın canım " dedi.

"Günaydın,erkencisin bugün." yatağının ucuna ilişerek aynadan hazırlanan Arya'yı izlemeye devam ettim.

"Her gün senden daha erken hazırlanmış oluyorum Güneş." gülümseyerek onayladım. "Tabi bir de Matt'i bekletmek istemedim." Matt'in ismini duymamla kaşlarımın çatılması bir oldu,ayaklanıp Arya'nın yanında durdum.

"Anlamadım Matt ne alâka?" gerildiğimi anlamış olacak ki bana dönüp yavru kedi bakışlarını yollamaya başladı.

"Sabah telefonda okula birlikte gitmek için çok ısrar etti ben de kıramadım."

"Hmm,telefon numaraları da alınmış." bu dediğimi duymazdan gelerek makyaj masasındaki allığa uzandı,almak üzereyken ben ondan önce davrandım:

"Bence allığa gerek yok yeterince kızardın."

"Güneş!" yapmacık siniri karşısında ufak bir kahkaha attım. "Neden Matt'e karşı bu kadar ön yargılısın? Sürekli soğuk davranıyorsun." İçten içe onun ne olduğunu bilsem de fikirlerimi Arya ile paylaşmam için emin olmam gerekiyordu.

"Sadece üzülmeni istemiyorum." yanıma gelerek yanağıma uzun bir öpücük kondurdu.

"Islanmak korkusuyla hayatım boyunca yağmurdan kaçamam Güneş.Merak etme her şey güzel olacak."
her şey güzel olacak,inanmayı en çok istediğim cümleydi.Sıkıntıyla nefes verdim:

"Peki madem,sen onunla gidersin,ben arkanızdan arabayla gelirim." arkamda itirazlarını sıralayan Arya'yı umursamadan hazırlanmak için odama geçtim.

Üstüme dar lacivert kazağımla kot pantolonumu geçirdikten sonra saçlarımı gelişigüzel topladım.Dudak parlatıcımı sürdüğüm esnada kapı çaldı.

"Güneş ben çıkıyorum tatlım,okulda görüşürüz."

"Görüşürüz,dikkât et."

Matt ve Arya çıktıktan 10 dakika sonra ben de aşağıya indim.Kapıyı açar açmaz soğuk havanın yüzüme tokat gibi çarpmasıyla kapatmam bir oldu.Yukarıdan ceketimi aldıktan sonra yola koyuldum.

Okula ulaşmak için orman yolundan geçmem gerekiyordu.Ben özellikle kapalı havalarda buranın ne kadar ürkütücü göründüğünü düşünürken yol kenarında arkası dönük bir adamla konuşan Jacop ile karşılaştım.
Adamın ensesindeki ne olduğunu tam anlayamadığım figür dövmesi gözüme çarparken Jacop onu pür dikkat dinlemekten beni fark etmediği için selam vermeden yanlarından geçip gittim.

Arabadan inip okula doğru yürürken esen rüzgârla ceketime iyice sarıldım.Her havada üşüyebilme potansiyeline sahip biri olarak yavaş yavaş kışın gelmesi beni hiç mutlu etmiyor.Ben ısınmak için ceketimle savaş verirken arabasına yaslanıp rahat bir şekilde Victoria ile sohbet eden Sam'e gözüm takıldı.Üstünde kısa kollu t-shirtten başka bir şey yoktu.Bu havada nasıl üşümediğini anlamaya çalışırken biyoloji laboratuvarına doğru yol aldım.

MÜHÜR (ARA VERİLDİ)Where stories live. Discover now