yirmi üç

1.4K 124 40
                                    

"Sanırım burası," dediğinde kafamı kaldırıp önce bunu söyleyen Jaehyun'a, daha sonra geldiğimiz mekana baktım. Çokta ihtişamlı durmuyordu ama etrafı koyu mavi ışıklarla donatıldığı için ayrı bir hava veriyordu. Mekanın kapısında durup insanları içeri davet eden Yugyeom'u gördüğümde arkama yaslandım düşünceli bir şekilde.

Sahi benim burada ne işim vardı?

Gerçekten kafa dağıtmak için miydi? Saçmalık. Onu doğum gününde görmek istediğim için mi? Bu da salakça olurdu çünkü konuşmuyorduk, ben ona eskisi gibi davranmıyordum ve düzeltmeye çalışmıyorduk.

Belki de gerçekten kafa dağıtmak içindi. Özellikle düşünmekten vazgeçmek için. "Tamam sağol."

Emniyet kemerimi çözerken gözleri bende olan Jaehyun'a baktım yavaşça. Kaşlarımı çattım daha sonra, neden böyle bakıyordu?

"Ne oldu? Makyajımda bir şey mi var?" dedim şüpheyle yanağıma dokunarak. Kafasını iki yana salladı ama bakmaya devam ediyordu. En sonunda ağzını açtı. "Dikkat edeceksin tamam mı? İçki yok," Ben kaşlarımı kaldırdığımda işaret parmağıyla yeri gösterdi. "Bir buçuk saat sonra seni tam burada bekleyeceğim. Gecikmek yok, başkalarıyla dönmeni de kabul etmiyorum."

Ağzım hafifçe aralanırken şaşkındım. Jaehyun bana korumacı abilik taslıyordu, tanrım. Jaehyun'un hiçbir zaman böyle bir huyu olmamıştı, "Anlamadım?" dedim gülümsememi engellemeye çalışarak.

"Nesini anlamadın? Sizin okuldakilere güvenmiyorum. Dediklerimi yap." Cebinden bir sigara paketi çıkartıp gözlerini kaçırınca gözlerimi kırpıştırdım. "Peki..." diye mırıldanarak arabanın kapısını açarken içimin açıldığını hissediyordum. Her abi gibiydi Jaehyun ama en son ne zaman böyle davrandığını unutmuştum.

Özlemiştim.

"Anlaştık mı?" Tekrar onun sesini duyunca kapıyı kapatmadan kafamı içeri eğdim gülümseyip. "Anlaştık." Yaktığı sigarayı açık camdan uzatırken kafasını salladı ve bir şey demedi ama dudaklarının kıvrıldığını görmüştüm.

"Hey sonunda gelmişsin." Kapıyı keyifle kapatıp mekana döndüğümde anında tanıdık sesleri duymamla bana doğru gelen kızlara baktım. Lisa hemen koluma girip, "Herkes çok taş Jennie anlatamam. Yugyeom beni görünce afalladı salak, yasal olarak bu kadar güzel olmam suç tabii." diye başladı.

Kızları süzdüğümde Lisa'nın mavi tonundaki elbisesi, dizine gelen topuklu botu ve beyaz kürküyle cidden iyi giyindiğini gördüm. "Güzelsin ama özenmediğin belli Lisa," dedi Jisoo kolları bağlı bir şekilde. "Jennie daha iyi duruyor bana sorarsan."

Ona baktığımda gülümsedi. Jisoo ile son konuşmamızdan beri göz göze bile gelmemiştik çünkü onun bana dedikleri doğal olarak kırıcıydı. Ben umursamamış gibi yapmıştım ama o benim yıllardır arkadaşımdı, belli etmediğimi de biliyor olmalıydı. "Seninle konuşmuyorum Jisoo. Ayrıca Jennie benden daha güzel olmuş diye triplenmeyeceğim, onun model gibi olduğunu hepimiz biliyoruz. Anlatabildim mi?"

"Lisa," dedim gözlerimi devirerek. "Sen niye konuşmuyorsun Jisoo ile?"

"Kızdırdı beni." dedi ve devam edecekken gözleri bir yerde takılı kaldı ve biraz öyle kaldı. Gözlerinin takılı kaldığı yere baktığımda yan sınıflardan bir grup olduğunu gördüm. "Kızlar, sanırım yönelimimi değiştireceğim."

İşaret parmağıyla yanındaki kızlarla konuşan Yerim'i gösterdiğinde sırıttım ona dönerek. "İyi seçim Lisa." Büyülenmiş gibi bakmaya devam ederken Jisoo, "İçeri girelim mi biz Jennie?" demişti bana bakarak. Tepki vermeden kapıya ilerlediğimde evin gerçekten büyük olduğunu görmüştüm. Kapı açıktı çünkü bahçede de insanlar vardı ve sanırım havuzlu bir partiydi.

aside from tunes .·ٜ۬・ taennieWhere stories live. Discover now