27. Bölüm (FİNAL)

1.8K 91 28
                                    

Mutluyum, mutsuzum, sevinçliyim yada hüzünlüyüm. Tam olarak şu duyguyu yaşıyorum diyemem ama biraz içim buruk kızlar 🥺

Biraz dan diye bir giriş oldu ama nereden başlayacağımı bilemediğim için samimiyetinize güvenerek tamamen hissi bir giriş yapmak istedim. Bizim için kısa Defne ve Demir için yıllar süren bir hikaye oldu bu kitap. Yazmaya başladığım zamanlar olayın gidişatını tamamen doğaçlama yazmış olsam da ilk günden beri hayalini kurduğum "Defne ve Demir'in hikayesi tamda burada bitmeli" dediğim noktadayız. Şunu bilmenizi istiyorum ki gerçekten severek ve isteyerek yazdım bütün bölümleri. Çok fazla aksilikler yaşadım ve hali hazırda çok yoğun bir hayatım olmasına rağmen kısacık bir anda olsa başka bir dünyaya açılarak, yazarak dinlendim. Bundan sonrasını eğer devam etseydim benim için bir dinlenmeden ziyade mecburiyet olacaktı ve ne kadar çabalarsam çabalayayım bunu kalemime yansıtabilirdim. Böyle olmasını istemediğim için, bu kitabın benim için bir mecburiyet değil, yaşadığım tempolu hayatta dinlenecek bir durak, sığınacak bir liman ve belkide gece yarısı kaçtığım bir eğlence mekanı olarak kalmasını istediğim için bitiriyorum.

Sizleri çok sevdim. Olayları yada konuşmaları çok sert bir biçimde eleştiren de oldu, yazım hatalarımı bile tüm naifliği ile dile getiren de oldu. Her birinizi çok sevdim inanın. Her şeyden önce samimiyetinizi sevdim. Defne ve Demir'i benden fazla savunmanızı sevdim. "Affetsin artık yeter" diye isyan edişiniz de çok güzeldi, "bu kadarda olmaz affederse ben okumam" diye çıkışlarınızda çok güzeldi. Bu bölüm tüm sırların açığa çıktığı bir bölüm. Demir'in asıl nedenlerini ve katlanacağı yada artık "katlanamayacağı" sonuçları okuyacağız hep birlikte. Yanan Defne mi olur, Demir mi olur yoksa biz mi hep birlikte okuyup görelim.

Önce Defne ve Demir'le vedalaşalım, veda sırasının bana gelmesi için bölüm sonunda sizleri bekliyor olacağım🥰

Dalga sesleri kafamın içindeki bütün sesleri bastırmaya yetiyordu. Oturduğum bankın soğukluğu tenimi kor gibi yaksa da biri gelip beni zorla kaldırmadığı sürece buradan kalkmaya hiç niyetim yoktu. Elimde tuttuğum çubuk, buz gibi olmuş parmaklarımın arasında düştü düşecek gibi olsa da henüz düşmemişti. Aslında hava çokta soğuk sayılmazdı fakat denizin soğukluğu sahildeki insanları ciddi derecede etkiliyordu.

Az ileride duran seyyar simitçi, küçük camlı bir tezgahta çay satan yaşlı amca, biraz önce elinde çiçek sepetiyle gezen orta yaşlı bir kadın... Hepsi evlerine ekmek götürüp geçimini sağlamak için bu soğukta mecburen buradaydılar. Ya ben?

Ben sanırım ne istediğini bilmeyen sevgi arsızı bir kadın olmuştum. Öyle miydim gerçekten?

Okulumla, tek tük arkadaşlıklarımla ve çocuklarımla sade fakat mutlu bir hayatım vardı aylar öncesine kadar. Hiç bir şeyin fazlasında gözüm yoktu. O gelene kadar... Demir... Benim hayatımın dönüm noktası olan adam. Onu tanıdığımdan beri yaşamadığım duyguları hep uç noktalarda yaşar olmuştum. O gece... Sorusuna cevap vermediğim için çok sinirlenmiş fakat yinede beni bırakıp gitmek yerine arkamdan sıkıca sarılıp hiç konuşmadan uyumuştu. Beni aklımda binlerce soru ve yüreğimde tonlarca ağırlığındaki duygularla baş başa bıraktığını bilmeden. Neyse ki sabah uyandığımda yanımda değildi ve o günden sonra onu bir daha görmedim. Sanıyorum bu günlerde görevinin başında o kadının yanındaydı. Aklımdaki düşüncelerden çıkmamı sağlayan zil sesi benim telefonumdan yayılıyordu etrafa. İstemeyerek elimde tuttuğum çubuğu cebime koydum ve telefonumu çıkartıp ekranda beliren bilmediğim numarayı cevapladım.

"Efendim"

"Defne Hanım benim İsmail, istediğiniz adresi buldum efendim. Fakat..." derince bir nefes çekip beklediğinde nasıl söylemesi gerektiğini kafasında tarttığını anlamıştım.

HASBELKADERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin