18.bölüm

2.2K 236 137
                                    

"günaydın benim güzel kelebeklerim"

"Günaydın öğretmenim"

"Derse hazır mıyız bakalım?"

"Hazırıızz"

Son zamanlarda huzur bulduğum tek yer sınıfım...

Onsuz geçen 21. Gün...

Ve sesini duyamadığım 9. Gündeyim.

Saymak kolay günleri ama geçirmek ölüm gibi. Her defasında kendime saçma sapan uğraşlar edinsem de özlemi içimi yakan bir kor gibi dolaşıyor bedenimde. Meğer o kısacık zamanda ne kadar çok alışmışım varlığına. Bir çok şey değişmişti Demir gittikten sonra. Spora başladım mesela... En azından her günün kırk beş dakikası oyalıyor beni. Sınıfıma tam dört kelebeğim daha geldi o gittikten sonra.

Böyle sayınca ne kadar uzun zaman geçtiğini çok daha net görüyor insan. Neşemi kaybetmedim tabiki o benim değişmez karakterim. Yıllardır ne yaşamış olursam olayım ölüyorum dedikten beş dakika sonra olmasa da on beş dakika sonra gülebiliyorum.

Son konuşmamızda sesi daha bir durgun geliyordu. Acaba oda özlemime zor dayanıyor mudur? İlk günler etrafımda dolaşan bir sürü asker vardı. Demir'in bahsettiği koruma anlaşması...

Bir süre sonra ben sıkılıp başını ağrıtmaya başlayınca geri çektiğini söyledi ama hissediyordum gizli izliyorlardı artık beni. Böylesi daha iyi...

'Kokunu özledim hayat ağacım'

'Tenine doyamadım'

'Geldiğimde hazır ol bir saniye kaybetmeye tahammülüm yok'

'az kaldı sevgilim'

'rüyalarımı süsleyen tek kadın'

'çıldırmak üzereyim'

Sesi kulaklarımda çınlarken kendimi işime odaklamakta çok zorlanıyordum.

"Öğretmenim eğlence çarkını oynar mıyız bugün?"

Zeynep'in sesiyle düşüncelerimden çıktım.

"Tabiki oynarız birtanem senin için zaman yaratacağım" diyerek göz kırptım ve çıkan fotokopileri alıp masanın başına oturdum.

Ben tek tek isimleri yazıp kağıtları dağıtırken sınıfın kapısı açıldı. Kafamı çevirdiğimde Gamze bana bakıp dışarıyı işaret etti.

"Çocuklar siz boyama yapmaya başlayın ben hemen geliyorum. Miray arkadaşlarına boyalarını dağıtır mısın bebeğim?"

"Tamam öğretmenim" diyerek yerinden kalktığında bende ona öpücük atıp sınıftan çıktım.

"Defne beni bugün çıkışta biraz idare edebilir misin?"

"Ederim tabiki lafı olmaz ama kötü bir şey yoktur inşallah?"

Yüzündeki gülümsemeyi görünce kötü bir şey olmadığını anlamış, rahatlamıştım. Gamze'nin annesinin son zamanlarda sık sık tansiyonu inip çıkıyordu. Açıkçası yine öyle bir durum olduğunu düşünüp endişelenmiştim.

"Şey Mert beni bir yere götürecekmiş" dedi utangaç bir edayla. Bu hali beni güldürmüştü ve elimi koluna koyup aşağı yukarı gezdirirken

"Senin adına sevindim bebeğim umarım çok güzel geçer. Çocukları merak etme biz Kübra'yla hallederiz sen eğlenmene bak olur mu?" Dedim.

"Teşekkür ederim canım benim" diye sarıldı birden. "En kısa zamanda dönecek bu günleri unutacaksın hissediyorum" diye devam etti.

"İnşallah kuzum hadi çocukları yanlız bırakma" diyerek gönderdim onu. Bunu konuşmak bana iyi gelmiyordu. Konuşursam ağlardım ve şuan ağlamak için çok yanlış zaman ve mekandaydım.

HASBELKADERWhere stories live. Discover now