*****

Restorana indiğimizde her zamanki gibi ilerliyordu her şey. Yemeklerimizi yedik. Aslında aklımda dolanan bir konu vardı. Kağan'ın, beni bir şey konuşmak için çağırdığı gün bana ne söylemek istediğini öğrenememiştim. Merak da ediyorum aslında ama belli ki özel bir konu ve ikimizin yalnız kaldığı bir anda konuşmamız gereken bir konu. Yoksa Kağan, bana Güneş'in ya da Mete'nin yanında da söyleyebilirdi. Cidden kafamı kurcalıyordu bu mevzu. Şuan masada sohbet sıfırdı. Mete ve Güneş zaten telefona gömülmüşlerdi. Kağan'da restoranın camından dışarıyı seyrediyordu. Bende telefona bakma gereği duymamıştım. Galiba artık duymalıyım. Masada duran telefonu aldım. O sırada Kağan'ın gözleri beni buldu. Gözerimi Kağan'dan çekip telefonumun ekranına baktım çünkü nedensiz bir şekilde gözlerine bakınca kalbim hızlanmıştı. Onunla alakalı bir şeylerden artık çok çabuk etkileniyordum. Nedendir bende bilmiyorum. Telefonumda whatsapp ı açtım ve Kağan'ı buldum. En son ki mesajlarımızı görünce yüzümde bir tebessüm oluştu. Hızlıca onu silip Kağan'a mesaj attım.

Gönderilen: Kağan

-Bana bir şey söyleyecektin. Konuşmamız yarım kaldı. Neydi söyleyeceğin şey?

20: 16

Kağan, telefonuna bildirim geldiğini görünce kaşlarını çattı. Muhtemelen gönderen kişinin ben olduğunu anladı. Çünkü tam o sırada gözlerime baktı ve kafasını soru sorar gibi, hafifçe sağa çevirdi. O mesajımı okurken bende onu izliyordum. Parmakları klavyede hareket etmeye başladığında gözlerimi tekrardan mesaj ekranına sabitledim. O sırada altta, yeşil yuvarlak kutu içerisinde '1' rakamı belirdi.

Gönderen: Kağan

-Aslında bunu bu şekilde konuşmak istemem yani telefondan. Sadece ben artık bazı şeyleri içimde tutamıyorum. Sen güvenmek istediğim birisin ve sana anlatmak istedim.

20: 17

O, böyle söyleyince bu konuya olan merakım daha da arttı.

Gönderilen: Kağan

-Bana güvenebilirsin. Ne istiyorsan anlatabilirsin. En ufak şeyi bile. Dinlerim seni.

20: 17

Bunu yazarken içimden geçenleri, en samimi şekilde yazmaya çalıştım. Yapabildim mi bilmiyorum ama olduğuna inanıyorum.

Gönderen: Kağan

-Bende dinlerim. Her zaman.

20: 17

Gönderilen: Kağan

-Şey, şimdi anlatmak ister misin?

-Merak ettim ama napayım?

20: 18

Gönderen: Kağan

-Hahhahah

-Tamam, anlatayım.

20: 18

O sırada soluma dönüp Mete'ye baktığımda gözleri telefonuma kaymıştı. Sonra Mete, gözlerini telefonumdan çekip gözlerime sabitledi. Kaşlarını çattı önce hemen sonrada gülümsedi. Kafasını Güneş'e çevirdiğinde boğazını temizledi ve elindeki telefonu tamamen kapattı. ''Aaa, Güneş! Telefonumun şarjı bitti. Hadi gel şunu şarja takalım beş dakika.'' Mete, bunu dediğinde anladım ki Kağan ve benim konuşmamız gerektiğini düşündü. Evet, gerekiyordu ama kalkmasalardı keşke boşuna, biz kalkardık. Hemen sonra Güneş, ''Tamam, geleyim.'' Dedi. Telefonum da Mete'yi bulup ona yazdım.

ÇIĞWhere stories live. Discover now