- Kimler Gelmiş -

1.1K 98 15
                                    

Çiçek: Kaan?

Kaan: Hoş bulduk Çiçek'im. Yine Toprak mı?

Çiçek: Evet de... Kaan bu gerçekten sen misin?

Kaan'la birinci sınıftan beri arkadaşız. Birinci sınıftan sekizinci sınıfa kadar hep aynı sınıflardaydık. Benim fazla arkadaşım yok, olmaya çalışınca da ne oluyor zaten biliyorsunuz. Kaan benim her zaman yanımdaydı. Okulda futbol oynamak yerine gelir benimle birlikte evcilik oynardı. Ne güzel günlerdi be...

Kaan: Evet Çiçek'im. Yoksa şüphen mi var? (Tek kaşını kaldırdı.)

Gerçekten çok özlemişim. Kaan ne kadar değişmiş. Bir şeyler olmuş, sanki daha da yakışıklı olmuş. Dayanamadım koştum, sarıldım. Oh be valla çok özlemişim. Onca olandan sonra iyi gelmişti.

Kaan: Kız dur öleceğim.

Çiçek: Kaan seni görmek o kadar iyi geldi ki. Cidden çok özlemişim.

Kaan: Bende seni özledim Çiçek'im de hayırdır bir şey mi oldu? Ailenle aranızda sorun yok değil mi?

Çiçek: Yo her şey yolunda, hayat güzel bir şekilde devam ediyor.

Kaan: Çiçek'im sen her şeyi söylersin de hayatın güzel olduğunu söylemezsin.

Bana baktı, gözümü kaçırdım.

Kaan: Hadi bir şey olmuş hemen anlat bakalım!

Çiçek: Of çok karışık, her şey çok karışık. Bilmiyorum, gerçekten nereden başlayacağımı bile bilmiyorum.

Kaan: Bence ilk oturarak başlayabiliriz.

Bunca zamandır Kaan ayakta ve eve dahi girmemişti. Çünkü ben davet etmeyi unutmuştum.

Çiçek: Of Kaan valla kusura bakma, fark etmedim.

Kaan: Sorun değil.

Oturduk. Nedense anlatmak istemiyordum.

Kaan: Hadi başla bakalım!

Çiçek: A montun, montunu çıkart asayım.

"Peki" der gibi bakıp montunu çıkardı bende hemen astım. Geri geldiğimde Kaan'ın yanına, koltuğa oturdum.

Kaan: Dinliyorum.

Çiçek: A şey... Yer soğuk, bak hasta olursun sonra. Sana terlik getireyim.

Koştum hemen siyah bir terlik getirdim. O da hemen giydi ve bana baktı.

Kaan: Artık tamamız. Hadi başla.

Çiçek: E bir şey yapayım! Çay, kahve ne istersin? Bence kahve iyi, dur hemen yapıp geleyim.

Koltuktan kalktım ama Kaan'ın beni omuzlarımdan tutup çekmesiyle yeniden oturdum.

Kaan: Bak Çiçek'im ne oldu bilmiyorum ama belli kafan karışmış. Hadi anlat ki yardımcı olabileyim.

Çiçek: Müdür oğlunun derslerinde yardımcı olmamı istiyor.

Kaan: E ne güzel işte, neyi kötü bunun?

Çiçek: Öyle değil işte...

Kaan: E anlat ki bileyim güzelim!

Çiçek: Kaan o bahsettiğim çocukla daha önce karşılaşmıştım. Ben bugün yine okula geç kaldım, ilk derse girmeyeyim dedim. Tost almak için kantine indim. Bir masaya oturdum sonra masa sallanmaya başladı, altından köpek çıktı.

Kaan: Eee?

Çiçek: Sonra işte ben bağırdım falan kimse duymadı, bir tek o çocuk vardı ama o da ben bağırmama rağmen çok yavaş yürüyordu. Bende onu öyle görünce dellendim, biraz sert çıkışmış olabilirim ama hak etti. Zaten köpekte onunmuş. Ben sert yapınca üzerime yürüdü.

Kaan: Ne! Nasıl yürüdü? Üzerine mi yürüdü? Bir şey yaptı mı? Kim lan bu?

Çiçek: Kaan sakin, bak yoksa anlatmam!

Kaan: Tamam anlat sen, ben sakinim.

Çiçek: Yürüdü derken yani çok yakınlaştı. Aslında daha önceden tanıştığımızı söyledi.

Kaan: O çocuğu bana göstereceksin, derdi neymiş öğrenelim. Salak herif... Başka, başka bir şey yaptı mı? Yaptıysa sende bana söylemiyorsan gerçekten bak peşinden ayrılmam koruman gibi gezerim her yerde!

Çiçek: Yok başka bir şey olmadı.

Kaan: Emin misin?

Çiçek: Evet, hem olsa neden söylemeyeyim?

Müdür'ün odasında olanları söyleyemezdim. Beni görmeye gelmişti ve benim ona yaptığıma bak. Keşke bunları anlatabilecek kadar yakın bir kız arkadaşım olsaydı, belki ona her şeyi anlatabilirdim.

Çiçek: Kaan sen bugün beni görmeye geldin ve benim yaptığıma bak bütün sıkıntımı, derdimi kustum. Kusura bakma.

Kaan: Yok Çiçek'im önemli değil ama bir daha böyle bir şey olursa ilk bana anlatacaksın. Söz mü?

Çiçek: Söz ama artık unutalım olur mu? Hem ben kurt gibi açım, dışarı çıkıp yemek yiyelim mi?

Kaan: Olur nasıl istersen.

Çiçek: Ne yiyelim?

Kaan: Ne istersen.

Çiçek: Peki ama ben ısmarlarım.

Kaan: Bakarız.

Kebap yemeye karar verdik. Bizim eve en yakın avm'ye girdik biraz gezeriz diye düşündük. Zaten en üst katında kebapçı var. Gezdikten sonra yemekte yeriz dedik. Bir, bir buçuk saat kadar o mağazadan o mağazaya gezip durduk. Kaan'ın beğendiği bir tişört vardı, ona fark ettirmeden alıp çantama attım. Sonra yukarı çıktık, kebap yemek için siparişimizi verdik. Tabi yine Kaan bana ödetmedi. Bir masaya oturduk, birkaç dakika sonra Kaan kebapları almak için gitti. Cidden bugün çok yoruldum başımı masaya koyup, gözlerimi kapattım. Biraz geçtikten sonra biri saçıma dokundu, dokundu değil baya baya okşuyordu. Başımı hemen kaldırdım.

Çiçek: Sen burada ne arıyorsun?

- Sana da merhaba güzellik! E nasılsın?

Çiçek: Ya sana ne! Kalksana yanımdan! Bak zaten yorgunum, birde seninle uğraşamam.

- Hem tatlı, hem güzel, hem başarılı olmak yorucu olmalı. Benim omzumda dinlenebilirsin.

Çiçek: Ne dinlenmesi be!

O arada Kaan geldi, kebapları masaya bıraktı.

Kaan: Ne oluyor burada?

Çiçek: Yok bir şey. Hadi gel biz gidelim canım kebap istemedi.

Kaan: Niye ki? Otur ye işte. Kim bu?

Çiçek: Şey o müdürün oğlu

Çocuk elini bana uzattı.

- Bu arada ben Doruk

O an uzattığı eli Kaan sıktı.

- Kaan: Bende Kaan. Çiçek'in erkek arkadaşıyım.

Kaan'ın bu sözünden sonra hepimiz öylece kaldık. Doruk elini hemen geri çekti. Sadece bana baktı, sadece bana... Sanki üzüntü, kızgınlık, kıskançlık bunların hepsini bir arada yaşıyordu. Bana öyle bir bakıyordu ki o anda çok garip bir duygu yerleşti içime, tam iç yerine. Sanki onu yıllardır tanıyormuş gibi hissettim. Gözlerini bir dakika bile benim gözlerimden ayırmadı.

Doruk: Umarım hep mutlu olursunuz. Tebrik ederim.

Hâlâ bana bakıyordu. Hiçbir şey diyemedim. Öylece arkasını dönüp gitti.


Ne kadar kabullenmesem de artık kimseye güvenebileceğimi sanmıyorum. Bu acımasız dünyada ne kadar savaşmaya çalışsam da artık dayanabilecek gücüm kaldığını düşünmüyorum.


Hesabımı takip edebilir misiniz?🤍

BeKaZoRaWhere stories live. Discover now