Bölüm 10

72 17 57
                                    

15 gün yazmaya ara verdik. Umarım heyecanı aynı hızda devam eder. İyi kitap okur, dediğiniz arkadaşlarınız etiketler misiniz? Tanışmış oluruz. Yorum ve oy hem fikirlerinizi öğrenmem için önemli hem de kitabın hak ettiği sıralamayı alması için. Keyifli okumalar.

*******

Demir yolcu koltuğuna otururken, Pınar hala şaşkın bir şekilde bakıyordu. Onu burada görmeyi beklemiyordu.

“Ortak, seni korkuttum mu?”

“Dalmıştım, kafam bir şeye takıldı da.”

“Maşallah, kafan zehir gibi. Kezban Deniz’i görmeye gidersin diye düşünüyordum. Seni burada görünce şaşırdım. Sen kadını ziyaret ederken ben de kocasını ziyaret edeyim dedim.”

“Haklısın, Kezban Demir’i bir an önce ziyaret etmem gerek ama öncesinde Ayşe ile aralarındaki husumeti öğrenmek istedim.”

“Ortak, boşuna zaman kaybetmişsin. Baz gaza, kadını görmeye gidelim.”

“Neden? Ne oldu? İbrahim Arman’la görüşemedin mi?”

“Görüştüm görüşmesine de görüşmüş de sayılmam.”

“Ne diyorsun Demir? Bulmaca gibi konuşma.”

“Ortak, adamın kafa gitmiş. Sabah yediği yemeği hatırlamıyor. Camında duran saksı ondan daha canlı duruyor. Adam hiç kıpırdamıyor.”

Pınar arabanın vitesi geriye takıp otoparktan çıktı ve ana yola doğru sürmeye başladı.

“Bu hiç iyi olmadı. Adamdan önemli bilgiler alabilirdik.”

“Bilgilerin asıl kaynağına gidiyoruz. Ortak, seni tebrik ederim. Gece nereye gittin ne yaptın da bu kadar çabuk ve çok önemli ip uçları buldun anlamış değilim? Toplantıda bizim görmediğimiz neyi gördün? Uykularını kaçıran şey neydi de beklemeyi göze almadın ve tek başına çıktın?”

Demir’in sorusu Pınar’ın aklına İmdat Kasap’ı getirdi. Demir’in onu takip etmesini istemişti. Yöntemlerinin sorgulanması ve merak edilmesi pek hoşuna gitmezdi. Ayrıca iş üzerindeyken verdiği görevlerin harfiyen yerine getirilmesini isterdi. Böylelikle işini yaparken ekip arkadaşlarına güvenerek doğru adımlar atardı. Demir’e verdiği görevi, yerine getirmemiş olması, işini sekteye uğratabilirdi. İmdat Kasap’tan kötü kokular almıştı. Ter, idrar ve içki kokusundan daha kötü kokular. Kaşlarını çattı ve sinirle Demir’e baktı.

“Ortak, kırmızı ışık!”

Bu sırada şehir yolundan çıkıp E90 karayoluna girmekteydiler ve onlar için  kırmızı ışık yanıyordu. Demir’e sinirlenen Pınar ışığı fark etmemişti ve az kalsın kamyonun altına giriyorlardı. Kamyon şoförünün dikkati sayesinde ölümden kıl payı kurtulmuşlardı.  Pınar, arabayı güvenli bir şekilde yol kenarına çekip durdu. Arabadan indi ve yolcu koltuğunda bulunan Demir’in kapısını açtı.

“Geç sen sür.”

Demir ortağının bu öfkeli halini çok iyi bilirdi. Onu kızdıracak bir şey yapmıştı ama ne olduğunu bilmiyordu.
Sesini çıkarmadan indi ve direksiyon başına geçti. Gideceği adresi biliyordu. Temelli ilçesine varmadan sağa sapacak ve Bağ evlerinin bulunduğu yolu takip ederek Bozdağlar köyünden beş kilometre ilerideki özel çiftliklerin olduğu Kezban Deniz’in evi ve işyerine gidecekti.

Sessiz bir şekilde ilerliyorlardı. Demir hala Pınar’ın neye sinirlendiğini bulamamıştı.

“Ortak, ne oldu? Anlatmayacak mısın?”
En sonunda dayanamayıp sordu.

PEMBE PANTER CİNAYETLERİ - RAFLARDA Where stories live. Discover now