Bölüm 8

76 23 126
                                    

08;15 Çarşamba 20 Ağustos 2021

CİNAYET BÜRO

Komiser yardımcısı Mert, erken saatte kaldırılmış olmaktan dolayı keyifsizdi. Demir Başkomiserin aramasıyla büroya daha erken gelmek zorunda kalmıştı.

 Yarım saattir İmdat Kasap ve Kezban Deniz hakkında araştırma yapıyordu. İmdat Kasap hakkında önceden zaten bir araştırma yapıldığı için fazla zaman kaybetmemişti ama Kezban Deniz hakkındaki yaptığı araştırma ve kayıtlardaki bilgiler geldikçe geliyor, sayfalar artıyordu. Mert’in fark edemediği ama çok önemli sayılacak bilgiler yazıcıdan bir bir çıkıyordu.

Bilgisayarının başında bulduğu sonuçların çıktısını alırken, Hakan elinde poğaça ve simitlerle büroya girdi.

“Mert, hayırdır? Daha kargalar kahvaltı etmeden sen iş başı yapmışsın?”

 Sandalyesinde geriye doğru yaslanıp gerinerek belini rahatlatıp parmaklarını kütletti. Yazıcıdan çıkan A4 kağıtlarını alıp dosyaya yerleştirmeye başladı.

“Ne sandın oğlum? Biz görev aşkı ve bilinciyle hareket ediyoruz. Senin gibi saatlerce yatıp, boş işlerle uğraşmıyoruz.”

“He he, en iyi komiser yardımcısı sensin. Demir amirime erken geldiğini söyleyeyim de sana madalya taksın.”

“Söylemene gerek yok. Zaten buraya erken gelme sebebim o. Beni yedide aradı ve ben gelene kadar bu iki kişinin hakkında her şeyi öğren dedi.”

“ Kim, o iki kişi?”

“Al bak, biri sorguya çektiğimiz İmdat Kasap, diğeri de Kezban Deniz adında garip bir kadın. Dün toplantıda bu kadının adı hiç geçmedi ama kadın bankacı cinayetleriyle alakalı olabilir.”

“Simitler soğumadan iki çay kap gel de kahvaltı yapalım.”

“Tamam, benim de işim bitmişti. Bekle hemen geliyorum.”

Hakan, Kezban Deniz hakkındaki bilgileri okurken Mert çay almaya gitmişti. Hakan elindeki dosyayı bırakıp yanındaki masada duran fotoğrafa baktı.

Sağ tarafındaki masa Naz Komisere aitti. Masada duran küçük çerçeveli fotoğrafa bakmaya başladı. Bir süredir Naz’a karşı bir şeyler hissediyor ama duygularını bir türlü açığa vuramıyordu. Cesaretini toplayıp konuşmayı çok denedi ama her seferinde vazgeçip geri çekildi.

 
“Öyle fotoğrafa bakarsın. Başka da bir bok yiyemezsin. ”

Mert’in sesiyle irkilip hemen dikkatini elindeki dosyaya verip onunla ilgileniyormuş gibi yaptı. Mert çayları iki sandalye arasındaki küçük sehpaya koyup torbadaki simit ve poğaçaları çıkardı. Üçgen peynirleri görünce keyfi biraz daha arttı. Üzerine bir dilim üçgen peynir koyduğu simidi ağzına atıp çiğnerken çayından da bir yudum almayı ihmal etmedi.

“Bana bak ortak, bu işler beklemeye gelmez. Sen cesaretini toplayıp konuşana kadar bir bakmışsın başkası karşısına çıkar. Unutma riske girmeyen hiçbir şey kaybetmez ama kazancı da olmaz.”

“Oğlum, böyle konuşması kolay tabi. Öncelikle kız benim komiserim. Aramızda rütbe var. İkincisi ya teklifimi geri çevirirse, rezil olurum. Bir daha asla yüzüne bakamam.”

“Kimmiş, senin gibi başarılı bir polisin teklifini geri çevirecek kadar salak olan?”

Naz’ın sorusuyla iki komiser yardımcısı da afallayıp kaldılar. Naz sorusunu sorduktan sonra Hakan’ın elindeki yarım simidi alıp ısırarak masasına geçti.

Mert ayağa kalkıp Hakan’a göz kırptı. “Komiserim kuru kuru gitmez, ben size bir çay getireyim hemen. Hakan da size kim olduğunu söylesin.” Dedi ve bıyık altından gülerek çay almaya gitti.

PEMBE PANTER CİNAYETLERİ - RAFLARDA Onde histórias criam vida. Descubra agora