Bölüm 5 İŞKENCECİ

105 20 109
                                    

DOMİNO ETKİSİ

TOPLANTI SALONUNDA, Naz Komiserin söyledikleri adeta soğuk duş etkisi yapmıştı. Pınar'ın suskunluğu alışıla gelmiş bir durumdu. O her zaman dinler ve dinlediklerini kafasındaki çengel bulmacanın karelerine koyardı. Bulmaca tamamlanırsa konuşur, yapılması gereken talimatları verirdi ama bulmacanın eksik kutucukları varsa yani cevap bekleyen sorular, işte o zaman sorulması gereken soruları sorar cevabını alamazsa sahaya inip soruların cevabını arardı. Bir bulmacayı yani vakayı çözene kadar gözüne uyku girmezdi. Bazen 24 saatin sadece bir ya da iki saatini uyuyarak geçirir ve sonra kaldığı yerden devam ederdi. Çözülecek bir vaka yoksa aksiyon yok demekti. Bu da Pınar'ın uzun saatlerce melankolik geçen boş zamanları demekti.

Ev hapsine alınınca yazarlığa başlayana kadar iki ay boyunca melankolik bir ruh haliyle adeta yaşayan ölü gibiydi. Yazarlığa başlayınca polislikte yaşayamadığı aksiyonları romanlarında yaşamaya başlamıştı.


"Peki diyelim ki bu telefon hatları alan özel müşteriyi bulduk ve merkeze getirdik. Onu neyle suçlayacağız? Ortada garip bir durum olduğu kesin ama henüz bir cinayet olduğuna dair bir delil yok. Tamam, adam intihar vakaları için kilit biri ama adamı alsak, en fazla dört gün göz altına alırız. Ya sonra ne demeye göz altında tutmaya devam edeceğiz? "

Cevat Müdür soruyu Naz'a sormuştu ama Pınar'dan bir cevap bekliyordu. Kalın ve uzun kaşlarının altından gözlerini Pınar'a dikmiş ne söyleyeceğini merak ediyordu.

Pınar ise iki yıldır girmediği duvarları siyaha boyanmış, penceresiz kasvetli toplantı odasını ne kadar çok özlediğini düşünüyordu. Odayı canlandıran tek şey köşedeki üzerinde kahve makinasının durduğu masaydı. Demir diziyle Pınar'ı hafifçe dürttü. "Ortak yeterince analiz yaptıysan, bize fikirlerini söyler misin?"

Pınar odadakilerin pür dikkat kendine baktığını anlayınca derin bir nefes aldı. Soğuyan kahvesinin dibinde kalan son kahveyi bir dikişte içti. Kahvenin iğrenç tadı tıpkı eskisi gibiydi. İki elinin avuçlarını aynı anda masaya vurdu. Hayranlıkla Pınar'a bakan Naz, Pınar'ın kendi teorisini destekleyeceğini düşünüyordu. Pınar'ın avuçları masaya vurulunca bir an irkildi ve geriye doğru sendeledi.

"Konuşmak için çok erken. Eldeki bulgulardan şu şöyle oldu veya şöyle olacak demek bizi öyle olması için tetikler ve farkında olmadan öyle olmasını sağlamaya çalışırız. Naz'ın teorisi küçümsenecek bir teori değil, yalnız akılda cevapsız onlarca soru varken bu teoriye saplanıp kalmamızdan korkuyorum. Ya biri veya birileri bizim bu teoriyi düşünmemizi istiyorsa. Biz bu teori üzerinde yoğunlaşırken zaman kazanıp kaçarlarsa. Bana kalırsa Naz bu teorisini destekleyecek sağlam kanıtlar aramaya devam ederken biz de diğer cevapsız sorulara cevap bulalım. Naz, şu iğrenç oyuncak sence bu teorinin neresinde?"


Pınar'ın sorusu odadaki herkesi düşünmeye sevk etmişti. Naz ellerini iki yana açıp "Onu teorimin hiçbir yerine koyamıyorum." Dedi.


"Seri katillerin bıraktığı imza gibi."

Demir'in söyledikleri Pınar'ın duymak istedikleriydi.

"Evet Demir, Naz'ın teorisine katılmama sebebim biri bu. Sanki biri veya birileri intikam alıp imzasını atmış gibi. Pembe Panter yaratığıyla da bir mesaj göndermek istiyorlar gibi."


"Ortak, Pembe Panter imzasını komiser yardımcısı Hakan araştırıyor. Müdürüm Hakan ve Mert katılmayacaklar mı?"

"Biraz gecikecekler. Banka çalışanlarını sorguluyorlardı. Bir kişiye ulaşamamışlar. Birazdan burada olurlar."


Pınar tekrar sessizliğine büründü. Bu çok önemli vaka da süper bir teori bulduğu için sevinmiş ama ustası Pınar'ın yaptığı doğru tespitler yüzünden biraz yüzü asılmış morali bozulmuştu.

PEMBE PANTER CİNAYETLERİ - RAFLARDA Where stories live. Discover now