Bölüm 7

73 20 77
                                    

Ciğerlerinde hava kalmamış sönmüş bir balona benzemişti. Hemen bir şeyler yapmazsa bir daha o ciğerleri havayla dolmayacaktı. Vücutlarının yarısı yatakta diğer yarısı da yerdeydi. Pınar tüm gücünü toplayıp adamın en zayıf yerine vurdu.

Alttan adamın kasıklarına sert bir diz darbesi vurunca adam inleyerek yatağın  yanına yuvarlandı. Dolapla yatak arasındaki dar alandaydılar. Adam iki avucuyla kasıklarını tutup inliyordu. Pınar hemen üzerine atlayıp kolunu ters çevirerek iyice yüz üstü uzanmasını sağladı. Diğer eliyle yatağın üzerindeki ince çarşafı hızla aldı ve adamın kalın sol bileğine bir tur attırıp aynı hızda sağ ayak bileğine hızla sardı ve çarşafa olanca gücüyle asıldı. Adamın ayak bileği neredeyse kırılacak şekilde ters dönmüş kalın kol bileğine değiyordu. Çarşafın kalan kısmını da adamın boynuna dolayıp iyice gerdi.

İri cüsseli adam, tamamen kilitlenmiş bir vaziyette hareketsiz kalmıştı. Hareket ettikçe çarşaf geriliyor canı daha çok acıyordu. Ciğerlerdeki havayı tüketme sırası ona gelmişti. Gözleri yerinden fırlamak üzereydi. Yüzü iyice morarmıştı. Pınar bir yandan sıkıca kavradığı çarşafı gergin tutarken diğer yandan derin derin nefes alıp eksilen havayı tamamlıyordu.

Pınar adamı öldürmeyecek ama bayıltacak kadar havasız bıraktıktan sonra çarşafı serbest bıraktı. Sonra da adamın diğer elini de ters çevirip sıkıca bağladı.

 Adamı etkisiz hale getirdikten sonra el yordamıyla üzerini aramaya başladı. Adamda silah veya kesici alet yoktu. Adamın arka cebinden cüzdanını alıp yatağın köşesine oturdu. Cüzdanda fazla bir şey yoktu. Biraz para bir kimlik ve Ayşe Arman’ın fotoğrafı. Bu çağda, hala birilerinin cüzdanda vesikalık fotoğraf taşıdığına garip bir şekilde sevinmişti. Kimliği alıp üzerinde yazan isme bakınca sevinci şaşkınlığa dönüştü. Okuduğu isim, bugün duyduğu bir isme aitti. “ İmdat Kasap, bak bu ilginç işte. Bakalım bu iş daha ne kadar karışacak.”

 Kendi kendine söylenirken banyoya gidip bulduğu kovaya biraz su koyarak tekrar yerde yatan adamın yanına oturdu. Adamı sırt üstü çevirip ayılması için yüzüne su döktü.

 “Kasap Bey, bu kadar yatmak yeter. Kalk artık.”

  Ayağıyla dürtüp yüzüne su dökerek ayıltmaya çalışırken bu adamın Ayşe Arman’la nasıl bir bağlantısı olduğunu düşünmeye başladı.

İri kıyım dostumuz aynı işyerinde çalıştığı arkadaşına platonik aşık olmuş olabilir mi? Yoksa sevgilisi mi? Sevgilisi olsa, Ayşe bundan söz ederdi, belki de etmezdi. Sonuçta Ayşe’yi fazla tanıdığı söylenemezdi. Sadece ölmek istemediğini biliyordu.

 Ekip arkadaşları da böyle bir bilgi vermediğine göre, karşılıklı bir ilişki olma olasılığı pek gözükmüyor. Peki, bu evde ne işi var? Tuvaletini yapacak kadar rahat olmasının sebebi ne? Kendine geldiğinde bu sorulara illaki verecek cevabı vardır amma yalan amma gerçek.
 

Adam kendine gelmeye başladığında ilk olarak ellerini oynatmak istedi ama hiçbir şekilde oynatamadı. “Kimsin sen? Neden beni bağladın?” dedi ve sızlayan kasıklarının acısıyla “Çabuk çöz beni. Tuvalete gitmem gerek. ” diye bağırdı.

Pınar adamın göğsüne ayağını bastırıp gözlerinin içine baktı. “Bana bak, soruları ben soracağım sen de bana cevap vereceksin. Aksi taktirde hem canını yakarım hem de olay mahalline girmekten seni içeri atarım. Ben Başkomiser Pınar Gözükara. Eğer neden burada olduğun hakkında mantıklı bir açıklama yapamazsan, uzun süre seni cinayet büroda misafir etmek zorunda kalacağım. Burada ne işin var? Neden buradasın? Ayşe Arman’la ne alakan var?”

PEMBE PANTER CİNAYETLERİ - RAFLARDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin