Bölüm 29

1.4K 142 9
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, keyifli okumalar güzellerim 💙

|SOLITUDE|
→Bölüm 29

Ne kadar oldu bilmiyorum ama hava kararmıştı ve ben hâlâ kapının önünde aynı şekilde oturuyordum.

Saatlerce hatırlamaya çalıştım, Fırat'ı, Ateşi ve ismini bile bilmediğim diğerlerini. Daha önce oturup kendimi hatırlamaya hiç zorlamadığım için kendimi dış dünyaya kapatmamın hatırlamamda etkili olacağını bilmiyordum. Tamam, tam olarak hatırlamamı sağlamamıştı fakat en azından bazı parçaları birleştirebilmiştim.

Hayatıma son zamanlarda giren kişileri tek tek düşünüp bir süzgeçten geçirdim.

Kartal ve Aslan. Eski okulumda olup ben okul değiştirdikten kısa bir süre sonra onların da aynı okula gelmiş olması beni hiç şüphelendirmemişti. Yeni fark ediyordum ki ben onlarla tanıştıktan sonra Demir ile bir anda aşırı samimi olmuşlardı. Üstelik öncesinde de bana Demir ile arkadaş olduklarını söylemişlerdi. Şüphelendiğim şey şuydu, ben kaza yaptıktan sonra okuldaki önceden konuşmuş olduğum herkes yanıma gelip kendilerini hatırlamamda yardımcı olmuşlardı. Peki Aslan ve Kartal neden yanıma gelmemişlerdi? Ayrıca, madem Demir ile iyi anlaşıyorlardı, ben kaza yaptıktan sonra neden hiç görüşmemişlerdi. Birden bire aralarına mesafe girmesi ve benden hiçbir şey gizlemediğini düşündüğüm Demir'in bana onlar hakkında da bir şeyler söylememiş olması garipti.

Buradan çıkardığım sonuç, Aslan ve Kartalın Ateş veya Fırattan birisi ile bağlantısı olduğuydu. Fırat ve Ateş hayatıma daha yeni dahil olmuşlardı ve ikizler de onları taklit etmişti. Önce Aslan ve Kartalı sonra da onları hatırlayacaktım değil mi? Bunu bekliyorlardı.

Ateşin de Fırat'ın da hayatıma dahil olmaya cesareti yoktu bu yüzden benim onları hatırlamamı istiyorlardı. Fakat ben hatırladığım şeyleri unuttukça onların da planı bozulmuştu. Bu yüzden benimle iletişime geçmeye çalışıyorlardı.

Evet, bazı şeyleri hatırladığımı fark ettim. Tek sorun şuydu ki, hatırladığım anlarda olan kişilerin yüzleri zihnimde net olarak canlanmadığı için rüya mı görüyorum yoksa kaybettiklerimi mi hatırlıyorum ayırt edemiyorum. Bu da bana kolay gelen yolu seçmemi, yani rüya gördüğümü düşünmemi sağlıyordu ve ben de bu sayede gördüklerimi de kısa sürede unutuyordum.

Beyin unutsa da kalp unutmazdı.

Fırat veya Ateş, ikisinden birisine karşı farklı duygularım olmalı. Fırat ile konuşurken huzurlu hissediyorum. Bunu inkar edemem ve bu huzur normal bir arkadaşlığa bağlı bir etken değildi. Ateş hakkında ise hatırladığım şeyler ciddi anlamda sınırlıydı ama buna rağmen sahilde onu görmemle bile değişen kalp ritimlerim hayra alamet değildi.

İki kişi arasında kalmış olamam değil mi?

Öyle olduğunu sanmıyorum. Çoğunlukla tüm hislerimden kolayca emin olabilen birisiyim ve o durumda eğer birisini seviyorsam hemen farkına varırdım.

Gözlerimi kapatarak başımı tekrar yaşlanmış olduğum kapıya yasladım. Ateş dün yanıma geldiyse hâlâ buralarda olmalı. Dışarı çıkıp onu arayabilirim tabii görüntüsünü net olarak hatırlasaydım. Görsem bile tanıyamayacağımı düşünüyorum.

Belki dışarıda Aslan veya Kartalı görürdüm? Böylece hangisi ile arkadaş olduklarını da çözmüş olurdum. Fıratla mı, Ateş ile mi tanışıyorlardı anlayabilirdim ama burada olduklarından emin bile değilim ki. Belki Demir'in benim peşimden buraya geldiği gibi onlar da gelmiş olabilirlerdi ama koskoca Bodrum'da onları nerede bulacaktım ki? Baştan kaybettiğim bir yarış olurdu bu.

SOLITUDE (Tamamlandı)Where stories live. Discover now