7 : Son Şans

3.6K 222 109
                                    

Her masal mutlu sonla biter... Birbirlerine kavuşmak için savaşan çiftler tüm zorluklara göğüs gererek evlenir ve ta da SONSUZA DEK MUTLU YAŞARLAR... Peki ya gerçekte mutlu son var mıdır? Evlendikten sonra mutlu sona ulaşmıştık. Her güne gülümseyerek uyanıyor, her geceye onun misk kokusundan sarhoş olarak gözlerimi kapatıyordum. Cicim ayları çok çabuk geçmişti lakin ikimiz de fark edememiştik. Evliliğimiz derin sulara gömülürken her seferinde can simidi fırlatmış onu tekrar yüzeye çıkartmıştım. Bu sonu hayal bile edemezdim. Son, evet yanlış duymadınız artık sona ulaştık. Yanık yemekler yüzünden tartışmalar bitecek tamamen, ailelerimiz aramızdaki gergin bağ olmayacak ve ikimiz de üstümüze düşeni fazlasıyla yapacağız. Evliliğimiz yeterince serin sularda boğulmuştu. Onu kıyıya çıkarma vakti çoktan gelmişti. Can simidini bu sefer atmayacaktım ve ciğerlerine sular dolarak ölen mutlu evliliğim -ben öyle sanıyordum- kıyıya vurabilecekti. Çünkü deniz hiçbir cesedi saklamayı sevmezdi. İlla tamamen çiğnedikten sonra tükürmek zorundaydı. Bu masal da burada biter ve bu kadın bir daha prens derdine düşmezdi. Unutmamak gerekir ki her prens mutlu sonu getirmez.

Engin benim prensimdi lakin şu an gözümde, acıdan başka bir şey değil. Onun yüzünden ailemle bile kötü olmuştum. Hâlâ cevaplarını öğrenmem gereken sorular vardı. Telefonuma gelen dokuzuncu mesaj onun da konuşmaya ihtiyacı olduğunun kanıtıydı. Yeni evimdeydim. Ceren ve Ozan'la birlikte mahallede titiz bir çalışma yaparak Ceren'in evinden iki blok ötede ikinci katta bir ev bulmuştuk. Yatak odası takımı ve oturma odası takımı eve geldiğinde heyecandan yerimde duramamıştım. Gün içinde baktığım bebek odalarından beğendiğimi ise Ozan sayesinde almaktan vazgeçmiştim. Haklı olduğu konuysa cinsiyeti henüz belli değildi.
Engin'in gönderdiği mesajı okuduktan sonra eve gelmesini söyledim. Şimdi tamamen sakin kafayla konuşabilirdik. Özellikle de boşanma kâğıdını imzaladıktan sonra ona karşı dimdik ayakta durmam gerektiğini fark etmiştim. Engin'i yeni evime davet ettiğimi Ozan veya Ceren duysa kesinlikle başımın etini yerlerdi fakat aklımda daha fazla soru işareti kalsın istemiyordum. Engin'in gelmesini beklerken mutfağa gidip kahve makinasının fişini taktım ve malzemeleri ekledim. Eski evimle yeni evim arasında yürümeyle yirmi dakikalık mesafe vardı. Engin'in araçla geleceğini düşünürsek yedi veya sekiz dakika içinde burada olabilirdi. Bomboş mutfakta biraz dolandıktan sonra çekmeceden iki tane karton bardak çıkardım. Mutfak eşyalarından hiçbir şey almamıştım. Bu makinayı da Ceren ev hediyesi olarak almıştı. O da olmasa ne yapardım bilmiyorum.
Dakikalar göz açıp kapayıncaya dek geçiyordu. Kapının zili çaldığında kalbim kelebeklerin dansı eşliğinde çarpıyordu. Bu heyecan, bu endişe karışımı duygu hamilelikten kaynaklı olmalıydı. Sevdiğim adamla ilgili ne düşünüyordum?

Kapıyı açtığımda elinde bir demet gül vardı. Cicim aylarında bile çiçekle gelmemişti. Klasik suçlu erkek hareketlerinden biriydi. Suçluysan çiçek al, iyi davran vs. Ona affedilmeye ihtiyacı olmadığını söylediğimde gülen yüzü solmuştu. Parlak gözleri artık mattı ve ben bu bakışları hiç sevmemiştim. Coşku, heyecan terk etmiş yerine endişe, korku yerleşmişti.

"Aklımda soru işaretleri kalsın istemiyorum. Sadece bu konuşmayı yapmamız gerekiyor. Sakın ümitlenme, çünkü artık bittik."

"Yeşim, her şeyi anlatacağım sana ama bir şansımız olsun. Bak bebeğimiz de olacak, neden benim kaderimi çocuğum da yaşasın ki? Neden benim gibi babasız büyüsün? Evet, sen o boşluğu doldurursun lakin onun bana benim de ona ihtiyacım var."

"Kapıda konuşmayalım Engin, içeri gel," dedim ve eve davet ettim. Onsuz yaşayacağım eve ilk adımını attığında boşlukla karşılaşmıştı. Aynı boşluk benim yüreğimde de oluşmuştu. Onun kokusuyla dolmayacaktı evim. Onun gülüşü yankılanmayacaktı duvarlarda. Onun bakışları dolaşmayacaktı eşyaların üzerinde. Tartışmayacaktık, küsmeyecektik ve hatta barışmayacaktık. Biz serüvenimizi tamamlamıştık...

PEMBE PANJURLU EV (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now