2 : Hayallerin Yıkılışı

5.9K 366 100
                                    

Gece yarısını geçtiğinde açılan kapının sesiyle salonda bir tur daha attım. Sevgili kocam bebeğiyle ve sevgilisiyle zamanını geçirip eve geri dönmüştü. Kollarımı göğsümde birleştirmiş yürüyordum. Aniden geriye doğru çekildiğimde dengemi kaybettim ve Engin'in üzerine düştüm. Ayağı kalkıp sinirle karnına bir tekme geçirdiğimde ikinci tekmeyi savurmak için yeltendiğim sırada bileğimden yakaladı ve yere kapaklanmamı sağladı. Karanlıktı, içeriyi aydınlatan tek şey sokak lambasının ışığıydı. İkimiz de yüzlerimizi göremiyorduk fakat birbirimize zarar vermeye devam ediyorduk.

"Rahat dur ve beni dinle!" diye bağırdı ve kollarımı yakalayıp beni kendine çekti. Sırtımı göğsüne yaslamıştım. Bir daha bu sıcaklığı hissedemeyecek olmam kötüydü. Kollarıyla mengene gibi bedenimi sarmıştı. Hareket edemiyordum, hissettiğim tek şey ensemdeki soluğuydu.

"Beni aldattın. Beni sevdiğini sanıyordum Engin oysa benden nefret ediyormuşsun. Ne zaman başladı ilişkiniz? Koynundayken aklında mıydım? Benden esirgediğin aileyi ona verdin. En çok zoruma giden ne biliyor musun? Bir gece evvel mutluydum kollarında, bir daha seninle olmamak acı veriyor. Seni seviyorum ve layık görüldüğüm ödül, ALDATILMAK oldu."

Gözyaşları ensemden sırtıma doğru ilerliyordu. Benim için ağlamadığına emindim. Benim için üzülecek olsaydı bana bunları reva görmezdi. Onunla beraber ağlamaya başladım, evde yankılanan tek ses hıçkırıklarımızdı. Saatlerce böyle kalabilirdim, onunla geçireceğim son günümdü bugün. İçimden bir  ses kalkıp gitmemi tekrar ediyordu. Ben de içimdeki sesi dinledim. Kollarının arasından çıktım ve ayağa kalktım. Antreye çıkıp anahtarı aldım. Bir çift kol tarafından sarılan bedenim elimdeki anahtarın çekilmesiyle son bulmuştu.

"Gitmene izin vermem Yeşim. Beni bu yükle yalnız bırakmana izin vermem. Beni dinlemeden gidemezsin."
Anahtarım elimde olsaydı gidebilirdim. Geriye dönüp gözlerinin içine baktım. Ağlamaktan şişmiş ve kızarmış gözlerinde tanıdık bir ifade aradım. Bana ait hiçbir iz yoktu. Eve girdiğinde kapıyı kilitlemişti. Her yönden beni köşeye sıkıştırmıştı. Öfkeden kasılan bedenim Engin'in yüzünde tokat olarak patlamıştı. Art arda göğsüne inen yumruklarım ve histerik kahkaham odayı doldurmuştu. Kahkahalarım sinirdendi, o da bunun farkındaydı.
Hiçbir şekilde karşılık vermiyordu, hıncımı alacağımı sanıyordu fakat yanılıyordu.

"Neden?" diye bağırdım dizlerimin üstüne çökerken gözyaşlarım durmak bilmiyordu. İçimde bir ateş vardı. Durmadan ona odun atan birileri ve o ateşi diri tutmaya çalışan bir kadın. Bu kadın sevgilisiydi... İçimde çaresiz bir kadın vardı. Dışarıya çıkmak için vücudumu parçalamaya çalışıyordu. Yanımda diz çöktü ve sıkıca sarıldı. Bana dokunmasını istemiyordum. Bir gece evvel kokusu olmadan yaşayamayacağımı düşündüğüm adamın kokusu şu an midemi bulandırıyordu.

"Boşluktaydım." dedi, sanki yerini doldurabilirmiş gibi içimdeki boşluğun. "Boşluktaydım, yorulmuştum, çaresizdim onu tanıdığımda. Kavgalarımız beni senden uzaklaştırmıştı. Bir çıkış yolu ararken buldum onu. Nerden bilebilirdim ki tamamen batacağımı. Yeşim, biz birbirimizi dokuz yıldır tanıyoruz-" son cümleyi bitirmesine gerek yoktu. Biz birbirimizi tanıdığımızı sanmışız. Söyledikleri içimdeki yarayı deşmeye yetiyordu.

"Biz birbirimizi tanımamışız. Seninle aynı havayı bile solumak istemiyorum. Biliyor musun? Ben sevgilin ve çocuğun için dua ettim. Onlara bir şey olmasın diye Allah'a yalvardım. Ben, ikinci hayatını yaşadığın ailen için dua ettim."

"Gitmene izin vermem." Gözyaşları sicim gibi akıyordu. İkimiz de ağlıyorduk. Karşı karşıyaydık. Ellerimi sıkıca tutmuş, bırakmıyordu.

PEMBE PANJURLU EV (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now