ALEV!

1.2K 66 23
                                    

"Beyaz sana çok yakışıyor..."

Kutunun içinden çıkan elbiseyi kenara bırakıp banyoya doğru ilerledim. Kısa bir duşun ardından odama geri dönerek bıraktığım elbiseyi dikkatli bir şekilde giyinmeye başladım. Elbise düşündüğümden de güzeldi. Elbise tam üstüme oturmuştu. Ateşin zevkine bir kez daha güveneceğimi kanıtlamıştı.

Saçlarımı havlu ile iyice kurulayarak yaşını almıştım. Kurutma makinası ile saçlarımı gelişi güzel bir şekilde kuruttuktan sonra çekmecemi açarak içinden maşamı çıkarttım ve ısınmasını için fişe taktım. Maşa ısınırken bende aynanın karşısına geçtim ve makyaj çantamı elime alarak hazırlanmaya başladım.

Saçımın son tutamını da maşaya sarıp beklemeye başlamıştım. Bakışlarım saate kaydığında saat gelmişti. Sessizliğin içinde telefonumun bildirim sesi son buldurmuştu. Maşayı saçlımdan uzaklaştırıp telefonu elime aldığımda Ateş'ten bir mesaj olduğunu görmüştüm.

"İn aşağı geldim." Mesajını okuduğumda derin bir nefes almıştım. Bugün diktatör modundasın ama o modu yıkmasını iyi bilirim! Hiçbir şey yazmadan çantamı aldığım gibi aşağı kata indim. Aşağı indiğimde Balımı salonda pijamaları ile film izlerken bulmuştum. Asude ve Cemre ortalıkta gözükmüyordu. "Balımım ben çıkıyorum." Dediğimde Balım bakışlarını filmden çekip bana çevirdi. Beni boydan süzdükten sonra sadece "İyi." Diyerek geri filmine dönmüştü. Bu tavırları ne kadar canımı sıksa da bir şey söylemeden evden çıktım.

Caddeye çıktığımda Ateş'in arabasını her zaman ki sokak lambasının altında görmem bir olmuştu. Kafası önünde eğik bir şekilde duruyordu. Arabaya bindiğimde beni fark etmemişti.

Yalandan öksürerek dikkatini çekmeye çalıştığımda yüzüme bakmamıştı. Yüzüne dikkatli bir şekilde baktığımda gülerek telefona baktığını fark etmiştim. Ve o gülümsemesi çok farklıydı. Neyin onu bu kadar güldürdüğünü baktığımda gördüğüm işimle öfkem bedenime hücum edercesine dağılmaya başlamıştı.

"Ateş!" diye bağırdığımda sıçrayarak telefonu kapatıp bana bakmıştı. Korkusu gözbebeğinden okunuyordu.

"Güzel olmuşsun." Diyerek arabayı çalıştırdığında bakışlarını sürekli kaçırmaya başlamıştı. Telefonunun ekranı bir kez daha yandığında mesajı okumaya yeltendim ama Ateş benden önce davranarak telefonunu kapatmıştı.

"Bak ya Emirdir belki?" dediğimde susmayı tercih etmişti. "Gerek yok." Diyerek uzun bir aradan sonra beni terslediğinde artık öfkemi tutmam için bir sebep kalmamıştı. Telefonu hızla bıraktığı yerden aldım.

"Alev bırak telefonumu." Diyerek telefona uzanmaya çalıştığında kolumu kaldırarak almasını engelledim. Telefonu açtığımda gördüğüm isimle içimde tuhaf bir his olmuştu. Bu hissin kırgınlık mı? Kızgınlık mı? Yoksa güven kaybımı olduğunu çözemiyordum. Çünkü mesaj Banu'dandı!

"Banu'n sana kalpli bir mesaj bırakmış!" diyerek telefonu eline tutuşturduğumda arabanın hızını düşürerek ve kontrolünü sağlayarak bana açıklama yapmaya başlamıştı.

"Alev sandığın gibi bir şey değil sadece bir şey sor-"

"Mazeretlerini dinlemek istemiyorum." Diye bu sefer ben onu kestirip atmıştım.

"Alev gerç-"

"Ateş! Sana dinlemek istemiyorum dedim değil mi!" diye bakışlarımı ondan çekip cama çevirdim ama öfkem susmamayı tercih ederek geri ona döndüm. "Hayır anlamıyorum bugün bana eskisi gibi davranmaya başladın. Sebebini bilmiyorum ama kendimce dedim ki kötü bir gün geçirdi ve bana karşı nasıl davrandığının farkında değildir diye düşündüm. Evime kutu bırakıp akşama hazırlanmamı söylediğinde sabah yaptığı davranışı telafi edeceksin dedim. Arabaya bindiğimde yüzüme bile bakmadın ya! Ama neden bakmadın çünkü telefonda Banu Hanım ile fingirdeşiyordun! Yani bağlantıyı kurmaya çalışıyorum ama bulamıyorum. Aklında benden soğudun ve kendini benden uzaklaştırmaya mı çalışıyorsun? Yoksa eskiye dönmem için böyle saçma bir oyun mu kurdun? Hayır artık anlamıyorum. Amacın ne!" diye bağırdığımda boş gözlerle ve soğukluğunu hissettirerek geri önüne dönmüştü. Arabanın hızını tekrar arttırıp yola odaklanmaya başlamıştı.

Takıntılı Sosyopat 2 UyanışWhere stories live. Discover now