32.Bölüm

8.3K 365 53
                                    


CASSALINI

2.KİTAP

32.BÖLÜM


Sınavlarım bitti ve dönem de bitmiş oldu ama staja gidiyorum aşklar akşam eve gelişim 8 desem inanır mısınız acaba... Bu yüzden gecikti bölüm, bugün daha geç geldim eve ne yazık ki. Bölümü de yetiştireceğim derken aşırı yorgunum, affınıza sığınarak kaçıyor, sizi bölümle baş başa bırakıyorum.

&

Adam elindeki silahı yerine koyarken odada derin bir sessizlik vardı. Diğer adamlar sıra halinde dizilmiş onun hareketini takip ederlerken kutuyu kapatıp kilitledi. Elindeki bezi kenardaki içki masasının üzerine atarak boy boy dizilmiş adamlarına baktı. "Son durum nedir?"

"Capo ilgileniyor patron," Başını salladı. Parmağını dudağının altında gergince gezdirdi. "Söylenileni yapmış mı?"

"Harfi harfine hem de."

Bu durum canını sıksa da öfkesini dışa vurmayacaktı asla. Yine de ellerini sinirle sandalyeye vuramadan edemedi. "Cazzo... Bizi zora sokacağını düşünmemiştim. Aptallık ettik!"

"Kasetin yerini de biliyor!" Bu kez onu tutan hiçbir şey olmayacaktı. "Ne dedin sen?!" Alev saçan gözleriyle adama döndüğünde koruma, adamın bakışlarından ürkse de korkmadan cevap vermeye çalıştı. "Her şeyi öğrenmiş patron bize göz dağı veriyor sanıyorduk ama aslında olayın iç yüzü farklı." Bir adım öne çıkarak daha sessiz konuştu. "Cassalini'ler de bu işin içinde!" Sinirle güldü. "Biliyordum.... Biliyordum. Cazzo biliyordum!" Öfkesi giderek büyürken sıktığı sandalyeyi tutarak odanın diğer köşesine fırlattı. Sandalye parçalarına ayrılırken adamın sesi odadan dışarı taşmıştı. Bir hışımla korumalarına dönerek işaret parmağını salladı. "Derhal o kendini bilmez Cassalini'ye haddini bildireceksiniz!"

Kaşları derince çatıldı. "Yanımda değil de karşımda durmanın bedeli neymiş ödeyecek!"

&

"Hayır... Lorenzo!"

"Biricik kalk!"

"Bırak beni Franco!" Franco bana güç uygulamak istemese de bunu yaptı ve beni hızla yerden kaldırdığında bacaklarımda derman kalmadığını fark ettim. "Franco!"

"İstesem de bırakamam seni!" O sırada Lorenzo'yu yerden kaldırıyorlardı. Var gücümle Franco'yu ittirip sedyenin başına koştuğumda daha doğrusu koştuğumu sandığımda onu çoktan ambulansa bindirmişlerdi. Kapıları bir bir kapandığında bir adım daha attım. "Lorenzo..."

Ambulans çoktan yola koyulmuş giderken arkasından benden giderek uzaklaştığını izliyordum. Franco da arkamda belirirken bir baş işaretiyle peşine adamların taktığını anlamıştım. Ona doğru döndüğümde bakışlarım hala yoldaydı. Dolu gözlerimle Franco'ya baktım. "Ona bir şey olursa..." sesim titriyordu.

"Ona bir şey olmayacak. Kötü düşünceleri kafandan at!"

Ağlamam aksine şiddetlenirken Franco çalan telefonunu meşgule attı. "Siz... ne ara geldiniz Türkiye'ye?"

"Biz başından beri buradaydık zaten Biricik." Dediğinde sıkıntıyla sakalını sıvazlayışını seyrettim. "Aptal Lorenzo aptal. Ona dememe rağmen beni dinlemedi, kafasının dikine dikine gitti!"

Oflayarak ellerimi saçlarımdan geçirdim. "Hemen hastaneye gidelim hadi!" Franco'ya döndüm tamamen. "Hadi gidelim ne bekliyoruz daha?!" diye bağırdığımda bana baktı sadece. "Gideceğiz ama..."

CassaliniWhere stories live. Discover now