5.Bölüm

28.8K 812 72
                                    

📍Öncelikle şunu söyleyeyim bebeklerim, ben burada bazı model gifleri paylaşıyorum ama bu demektir ki kafamızda canlandırmamız gereken onlar. Hayır, siz kafanızda istediğiniz gibi canlandırabilirsiniz. Ben sadece hareketlilik katması açısından koyuyorum.

Ama yok, hayal gücümü bozuyor olmasın diyorsanız tabii ki bundan sonra model gifi koymam. Karar sizin güzellerim ❤

Gözlerim aralandığında beyaz bir tavanla karşılaştım ve bir an nerede olduğumu anlayamadım. Kaşlarım çatıldığında doğrulacaktım ki doğrulamadım. Bileklerim ve ayak bileklerim ranzanın direklerine bağlanmıştı.

Bir dakika... Neler oluyordu?

Ben mahzendeki odama nasıl gelmiştim?

Ve neden bağlanmıştım?

O an aklıma üşüşen anılarla ürperdim. Faik Abi... Hayır, ölmüş olamazdı. Hayır.

Bağırdım. "Nurgül Abla?!" Yerimde debelendim. "Beni neden bağladınız?! Faik Abi... Hayır. Nurgül Abla!"

Kapı açıldı. Çırpınmayı kestim. Gelen, Enrico'ydu. Yine o sarı dişleriyle sırıtarak yanıma geldi. Gözlerim anlık kapıya kaydı. Nurgül Abla, Sasha ve Lily endişe ve merakla bizi izliyorlardı ama sonra Martina geldi. Onları itekledi. Bana sinsice bakarak kapıyı kapattı. Ellerimi sıktım. Kahrolası kadın!

Enrico baş ucuma oturup bana bakarken yutkundum. Neden bana öyle bakıyor bu hayvan?!

"Ah Sandra, sana bizim mücevherimizsin demiştim hatırlıyor musun?" Cevap vermedim. Hatırlıyordum hatırlamasına da... Dur bakalım, ne yumurtlayacak bu?!

"Ve bizim de bu mücevheri satacağımızı düşünmedin değil mi?" Dişleri sıktım. Eli saçlarıma dokunur dokunmaz kendimi geri çekerek başımı çevirdim. Kendimi ondan kurtardım. Sırıtarak elini çekti. "Sakın bir daha kaçmayı aklından bile geçirme. O zaman bir pırlanta olduğunu umursamam, yakarım canını!" dediğinde aniden değişen yüzünün ve sesinin boyutuna bakarak afalladım.

"Bu seferlik affediyorum seni tatlım. Ama cezalısın. Bir hafta boyunca buradan çıkmayacaksın. Sonra... Yine pırlantamızı parlatmaya devam edeceğiz tabii." diyerek pis pis sırıttığında ona tiksinircesine baktım. Bakışlarıma aldırış etmeden yatağımdan kalktı ve kapıya vardığında bana baktı, göz kırparak odadan çıktı.

Derin nefesler alıp verdiğimde aklım öylesine karışıktı ki, anlam veremiyordum. Bu adam Lorenzo'ya çalışmıyor muydu? Beni yakaladığında ona teslim etmesi gerekmiyor muydu?

Ya da olaylar sandığımdan çok başkaydı.

Belli ki bu adam beni birilerinden saklıyordu. Satıcılar gelince ben hariç tüm kızları çıkarması. Peruk, lens ve ağır makyaj şartı getirmesi.

Gözlerimi kıstım.

Sahiden Faik Abi'nin dediği gibi Lorenzo'nun haberi yok muydu?

Ne oyunlar dönüyordu burada bilmiyordum ama çözecektim hepsini. Er ya da geç.

Faik Abi...

O nasıldı? Ölmüş müydü? Yoksa hayatta mıydı? Durumu ağır mıydı?

Gözlerim dolarken kapı yeniden açıldı. Bu kez gelen Nurgül Ablam'dı. "Abla..." dedim endişe ve korkuyla. "Neler oldu? Ben nasıl geldim buraya? Faik Abi," Gözlerim irileşti. "O nasıl Nurgül Abla? Faik Abi nasıl?"

"Kuzum, yavrum... Dur sakin ol." diyerek bileklerimi çözerken hızla doğruldum. Yanıma oturdu. Ellerimden tuttu. Yüzüme baktı. Her bir santimini incelerken bir şeyim olup olmadığını kontrol ediyordu.

CassaliniWhere stories live. Discover now