11.Bölüm

22.4K 822 176
                                    

📍Yarın da bölüm gelecek.

📍Ayrıca beni takip ederseniz daha iyi olur aşklarım, çünkü sık sık panoda duyuru yapıyorum ya da diğer hesaplarımda. Sadece panomu takip etseniz de yeterli. Çünkü herkese tek tek cevap vermek inanın zor oluyor.

📍Yine de takip etmeyenler için de söyleyeyim: Yarın akşam Doksan Dokuz Gece'ye son alıntı geliyor.

instagram: mavininkederi

twitter: mavininkederi

Gözlerimi araladığımda başımda kuvvetli bir ağrı vardı. Birbirine yapışmış göz kapaklarımı aralamaya çalışırken alnımı sıvazlayarak ağrının azalmasını umut ettim. "Of..." Parmaklarım alnımda gezinirken birden duraksadı, kaşlarım çatıldı.

Birden nerede olduğuma anlam veremezken gözlerimi hızla tavandan ayırdım ve olduğum odanın içinde gezdirdim. Kaşlarım gitgide çatılırken anlamsız bakışlarımı eşyaların üzerinde gezdiriyordum. "Neredeyim ben ya..." Geniş, çift kişilik yatağın üzerinde yatıyordum. Doğrulup yalın ayaklarımı parkenin üzerine bastırdığımda ellerim yatağın saten çarşafındaydı. Dolap kapakları saydam olan geniş dolaba baktım. Tüm kıyafetler görünüyordu. Beyazlar ve siyahlar daha çok göze batıyordu ve renk renk ayrılmıştı. Gömlekler tişörtler ve aşağıda bulunan rugan ayakkabılar hepsi özenlice dizilmişti. Ve hepsi de erkek kıyafetiydi. 

Yutkunarak yataktan kalktığımda odanın içinde ilerledim. Oda hayli genişti, diğer cephesini görünce anlamıştım bunu. Köşede duvara yakın bilardo masası hemen onun yanında küçük bar ve içkilerin olduğu dolap hemen önünde ilerisinde siyah koltuklar...

"Burası..." Neresi ve bu oda kime ait diye sormaya korkuyordum. Ellerim ağrısı nükseden başıma yeniden gidince o an saçlarıma dokundum, saçlarım... "Bir dakika... Saçlarım..." Ne peruk vardı ne gözlük ya da lens vardı. Arkamı dönüp telaşla yürüdüğümde bakışlarım duvara asılı boy aynasına kaydı.

Bu bendim.

Biricik olan ben.

Ve en son...

Lorenzo... Yardım...

Gözlerimi yumdum. "Allah kahretsin!" Avuçlarımı başıma vurdum. "Allah kahretsin! Lorenzo... gördü beni. Öğrendi," Nefesim körükleşirken zorlukla yutkundum. Göz bebeklerim irileşti. "Öğrendi beni..." dedim kendi kendime fısıldarken. 

Bu odadan çıkmam lazımdı, acilen çıkmam lazımdı. Hızla kapıya yönelip koridora çıktığımda dönen merdivenleri gördüm, koşarak koridoru aşarken yalın ayaklarla ahşap merdivenlerden aşağı indim. Yine bir koridor beni karşıladığında kaçıncı katta olduğumu bilmiyordum. Alta inen merdivenleri de görünce yine aşağı indim ve bu sefer geniş bir antre beni karşılamıştı, yerler beyaz parlayan mermerdendi ve holün kapıya bakan tarafında kükreyen aslan heykeli vardı. Kaşlarım daha da çatılırken evin labirent gibi olduğunu anladım. Geniş holde yürümeye devam ederken salonun nerede olduğunu çözmeye çalışıyordum. 

"Biricik?!"

Duyduğum sesle olduğum yere çivilendim sanki, göz bebeklerim irileşirken yavaşça arkama döndüm.

Lorenzo.

Bana gülümseyerek baktığında, "Uyanmışsın, nihayet..." Bir de Türkçe konuşması yok muydu...

Adım atarak yanıma yürüdüğünde ellerini cebinden çıkardı, saçlarıma dokundu ki hızla kendimi gerip yüzüne bağırdım. "Non mi tocchi!" Dokunma bana!

Yüzündeki gülümseme solduğunda ona çatık kaşlarımla ve nefret dolu gözlerimle bakıyordum. "Dokunma..." dedim daha sakin söyleyerek. Geri adım daha atarak durduğumda duvara daha yakındım.

CassaliniWhere stories live. Discover now