Aşı Sonrası 6 || UMUT

Start from the beginning
                                    

Kapanın Sahibi yanlarından geçip benim sandalyeme yaklaşırken ablama "Doktorculuk oynadık." diyerek takıldı.

Deniz "Parkta oynarken ayakkabılarımı çıkarttım çünkü Heidi de ayakkabısız dolaşıyor!" diye heyecanla anlatmaya başladı. Favori hikaye kitabı benim çocukluğumdan bile eski olan Heidi'ydi. Ben onun çizgi filmleriyle büyümüşken Deniz'in en başa dönmüş olması benim hoşuma gidiyordu. Bana kalırsa kitaplar çizgi filmlerden iyiydi.

"Anneciğim o aynı şey mi? Heidi çimenlerde geziyor."

Deniz dudaklarını büzdü. "Anne Heidi'nin keçileri var. Onlarla beraber koşuyor! Ben de kedileri kovalıyordum."

Abim gülerek Deniz'in başının üzerine bir öpücük bırakınca ablam sorgulayan yüz ifadesini takındı. Bu bakışları tanıyordum. Ona neden izin verdin diyordu aslında. "Ne oldu ayağına? Cam mı battı yoksa?"

"Mirza abim diken batmış dedi ve biliyor musun? Heidi'nin de ayağına diken batıyormuş!" Deniz heyecanla konuşurken çok mutlu gözüküyordu. Onun gülüşü bana da bulaştı.

Mirza sandalyemin arkasına gelip sırt kısmına ellerini koyarak omzumun üstünden eğildi, yanağıma bir öpücük bıraktı ve yanımdaki sandalyeye oturdu.

Ablam ona gülerken abimle beraber masaya doğru yürümeye başladılar. İkisinin kucağında da çocukları vardı. Deniz babasının kucağından kardeşine dil çıkardığında Özgür yumuk yumuk kollarını ablasına uzatarak ona ulaşmaya çalıştı.

Deniz dört yaşına girmişti. Bilmişlik, konuşma ve ablalık konusunda kendini baya geliştirmişti. Yaşadığı şeyleri unutmuş gibiydi ama zihninin derinliklerine kazınmış olduğunu biliyordum. Onun gözlerindeki terk edilmişliğe şahit olmuştum. Şimdilerde ise bu kocaman ailemizin tek prensesi gibi davranıyor, herkese istediğini yaptırıyordu. Dışarıda olmayı, yaşıtı arkadaşlarıyla oynamayı çok seviyordu. Üç yaşına kadar bir evde tıkılıp kalıp, tek arkadaşı hasta bir çocuk olan Berter'le oynadığını düşünürsek Deniz şu an çok mutluydu.

Bir keresinde uykusundan ağlayarak uyanmıştı Deniz. Berter'i rüyasında gördüğünü söylemişti. Beraber Deniz'in sürekli gittiği parka gidip oynamışlar. Berter onu salıncakta sallamış, kaydıraktan kaymış, koşu yarışı yapmışlar. Tüm gün. Sabahtan akşama kadar onunla vakit geçirmiş Berter. Onun elinden tutup evine getirmiş sonra. Yatağına yatırıp üzerini örtmüş ve ona teşekkür etmiş. Her şey için. Deniz de onu çok özlediğini söyleyip sarılmış ona.

Sanki Berter Deniz'e gelmiş, sanki Berter gitmeden önce son kez onu göremediği için Deniz'le konuşmak istemiş. Ona verdiği her şeye teşekkür etmek için. Kanı için, canı için, saf ve temiz sevgisi için teşekkür etmeden gitmeyi borç bilmiş.

Eğer Berter ölmeseydi... Onu kurtarabilseydik, onu çekip alırdım Emir'in ellerinden. Biz onu evladımız sayardık. Işık'ın kardeşi, Deniz'in can dostu, Lulu'nun abisi olurdu. Biz Berter'i çok severdik. Biz Berter'i sevgimizle yaşatmanın bir yolunu bulurduk.

Hüzün bastırdı birden ruhumu. Sanırım mezarlığa gitme vaktim gelmişti. Tarık'ı da Berter, Işık ve annelerinin yanına gömmüşlerdi, üç kardeş annelerinin yanında hep beraber yatıyorlardı. Oraya ne zaman gitsem kötü olurdum ama bir yanım da rahatlamış hissederdi. Onları görmeye gittiğim, onları unutmadığım ve içimde her zaman onları yaşattığım için...

"Bilge?"

Kapanın Sahibi'nin bana seslendiğini fark ettiğimde ona baktım. Eli ne zamandan beri bileğimi tutuyordu?

Yedi Saniye Virüsü | TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now