45-Ellerimle ördüğüm duvarlar

145 5 0
                                    

Hırsımı almış , bütün yükümü bırakmıştım arkamda ama hala titreyen ellerim vardı

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.

Hırsımı almış , bütün yükümü bırakmıştım arkamda ama hala titreyen ellerim vardı. Arabaya binmiş ilerlerken başımdaki ağrıya daha fazla dayanamayıp arabayı kenara çekip frene bastım.  Kafamı geriye yaslayıp iki elimin arasına aldım. Saatli bomba yerleştirilmiş gibiydi beynimin içi. Serbest bıraktığımda  ellerimi cebindeki sertliği fark ettim. Elimi cebime sokup kanlı bıçağı çıkardım. Abisinin canını alan bu eller şimdi de  Emir'in kanını bulaştırmıştım ellerime. Pişman mıydım? HAYIR.... Çünkü biliyordum susarsam  yaptıkları karşısında sessiz kalırsam kralı olmayan bir saray gibi yıkılırdım. Kendi yaklarımın üstünde durmak istiyorsam belli ki ellerimin çamura bulaşması gerekiyordu. 

Derin bir nefes alıp başımın ağrısıyla gözlerimi kısarak etrafa baktım. Şansıma karşı caddede eczane vardı. 
Şu elimdeki bıçaktan da başındaki ağrıdan da kurtulmam lazımdı. Bıçağı cebime sokup arabadan indim. Çöpe doğru ilerleyip etrafı kontrol ettikten sonra hızlı bir hamleyle kurtuldum. Derin bir nefes verip rahatlayarak eczaneye doğru yürüdüm. Ağrı kesiciyle mide bulantısına ilaç almış Murat'ın pansumanı için malzemeleri de unutmamıştım .

Ödemeyi yapıp arabaya  doğu  hızla  ilerledim. Çalıştırıp Ali'nin evine doğru  sürerken  yokluğumu fark etmemiş olsunlar Murat uyanmamış olsun diye dua ediyordum.

Eve gelmemle demir kapı açıldı. Arabayı aldığım yere park edip aşağıya indim. Anahtarı aldığım korumaya anahtarı teslim edip evin kapısına ilerledim. Kapıyı çalmamla açılması bir olmuştu.  Karşımda  öfkeyle bakan gözleri görünce anlamıştım ki fark etmişlerdi yokluğumu.

Kapıdan içeri girer girmez Murat boğazındaki damarlar çıkmış gözleri kızarmış sesini yükselterek

-"Neredesin sen neredesin...?''diye haykırdı.

Şaşkınlıkla haline bakarken karşıma dikildi

''Neden o  telefonuna bakmıyorsun , neden haber vermeden ortadan kayboluyorsun?"

Sesinin yüksekliğine şaşkınlıkla bakıp kaşlarımı çattım
-"İlk önce o ses tonuna dikkat et sonra konuşalım. "

Dişlerini sıkıp yüksek olan sessini biraz olsun alçalttı
-" Şu an sorun benim sessim değil senin sabah yaşadıklarımızın üzerinden daha bir saat geçmeden ortadan kaybolmadan yetmezmiş gibi telefonlarıma bakmaman."

Telefonumu açmayı  unuttuğum aklıma gelince yutkunup etrafa bakmaya başladım.

"Hiç mi düşünmüyorsun beni bu insanlar korkmazlar mı diye aklının ucundan bile geçmiyor muyuz? Nasıl bir durumun içinde olduğumuzu bildiğin halde neden haber vermeden gidiyorsun?"

Derin nefes alıp
-" Haklısın haber vermem lazımdı başım çok ağrıyınca ilaç almaya gittim senin de pansuman malze.."

Sözümü bir anda kesip
-" Onca adam var birine söyleseydin kendin gitmek zorunda mıydın?"

Gardenya Günahsız MelekМесто, где живут истории. Откройте их для себя