özel bölüm- bir mektuba serptim gönlümü

1K 117 47
                                    

"Güzel kızım ve oğluma. Belki çıkmayan sesimle diyemediklerimi kağıttan okuyabileceğiniz günleri göremem diye...

Her şeye rağmen, bitmiyor evlatlarım. Bu sürekli mücadele, yorgunluk, bazen mutluluk ve heyecan. Bitmiyor. Kaç yaşına gelirsen gel, bitmeyecek. Ömür ya bu, kısacık zaten. Bir bakmışsın çok, bir bakmışsın hiç. Şimdi siz bunları anlamazsınız ama bir gün Allah nasip ederse anlayacaksınız. O günlerde sağlam bir imanınız olması için her gün dûalar ediyoruz annenle. Kur'ân'la büyütüyoruz sizi. O'nun yoluna sadık kalmanız için seccadesini ıslatıyor anneniz biliyor musunuz?

Hayattaki en değerli hazineniz bir imanınız, bir de anneniz. Bunu hiç unutmayın olur mu? İkisi de bu dünyanın en büyük nimeti.

Annenizle tanışmımızdan mı başlamalıyım? Çünkü annenize en çok bunu soruyorsunuz. Annen utanıyor bazen anlatırken, ben de tatlı tatlı izliyorum. Çocuksu anılarımızı anlatırken bile ilk günkü gibi heyecan ve utançla anlatması hiç bitmeyen sevgisinden çocuklar. O benim ömrüme düşen papatyam, en nasipli yanım. Annenizi bir daha bu konuda darlamayın, olur mu?

Ben babam beni kovaladığı için kaçarken o arkadaşlarıyla oynamayı reddedip tek başına parkta oturuyordu. Böyle başladı her şey. Beş altı yaşlarında iki çocuktuk. Hatta kızım, senden bile küçüktük.

Annenin etekleri kirlenmiş elbisesi, dağılmış saçları ve dizleri yırtık çorabı vardı. Kimse gelmiyordu yanına o yüzden. Benimse çıkmayan sesim. İkimizin de ortak noktası çevremizdekilerin bizi dışlamasıydı belki de. Biz buluşunca kızım, çok güzel arkadaş olmuştuk. Eksikler birbirini tamamlardı ya. Annen de beni öyle güzel tamamlıyordu. En sevdiğim şey onun bana anlattıklarını dinlemek, kedileri beslemekti. Buluşmalarımızı iple çekerdim. Sonra öğrendim ki, o da iple çekiyormuş.

Ellerini heyecanla saklayışı, önüne gelen saçlarını iterek hiç bozulmadan anlatması beni hayran bırakıyordu. Kalbime bir şeyler oluyordu yani. Şimdi gülmeyin, zamanında sizi de göreceğiz. Allah nasip ederse kalbiniz daha farklı çarpacak bir gün. İşte o gün, nefes almanız bile değişecek.

Neyse, çok uzattım sanırım. Biz böyle yaşayıp gidiyorduk ama benim okulum olduğu için hep buluşamıyorduk. Gün belirlemiştik bu yüzden, o gün geldiğinde tüm haftanın acısını çıkarır gibi oturur sohbet ederdik. Annen kedileri beslemeyi de çok severdi, sürekli elinde babaannenizin verdiği ama yemediği ekmeği gezdirir ve en sonunda kedilere verirdi. Sonra olanlar oldu işte.

Anneanneniz yani benim annem Rahmeti Rahman'a kavuştu. Bana bakacak kimse olmayınca benim gibi arkadaşlarımın da olduğu bir yurda götürmüşlerdi. Çok zordu, çok. Annemin gül kokan ellerini tutamamak, göğsüne başımı yaslayıp orada sessiz sessiz ağlarken uyuya kalmamak çok zordu. Annen yoksa kimse öyle güzel sarılmıyor ki, kimse yaralarını onun gibi sarmıyor. En zor anında kimse annen gibi sakinleştiremiyor.

Yedi yaşında çocuk bundan anlar mı? İlk başlarda olmasa da sonradan anlamıştım. O sıralar yokluk ve sonsuzluğa kafam neredeyse hiç basmazken bile bildiğim bir şey vardı: Allah hep benimleydi. Öyle ya, bu yaşıma kadar zorluklara böyle rahat sabrettiysem hep bu yüzdendir. O'nun benimle oluşu tüm korkularımın üzerine bir perde çekiyor her zaman. Kainatın sahibi yanındayken ne seni korkutabilir ki?

Lise yıllarımın sonuna kadar bir daha görmedim annenizi. İşin garibi hakkında bildiğim tek şeyin adı ve anlattığı birkaç şey olmasıydı. Bir daha görmem diyordum hep, kalbim öyle demese de. Ondan bana kalan birkaç güzel anı, kediler ve o hiç unutamadığım gözleri vardı. Haram diye sürekli kendimi unutmaya zorladığım, nefsimle ciddi savaşlar verdiğim günler.

Sonra, ben liseyi bitirdim. Yurt müdürü bizi reşit de olduğumuz için çıkardı odamızdan. Normalde böyle mi, inan bilmiyorum. Zaten beni hiç sevmezdi. Ah evlatlarım, insanlara bir kötü söz söylemeden bile sana kötü bakarlar işte. İstemezler seni. Farklı olmak suçundan yargılanıp durursunuz. Oysaki öyle bir suç yoktur, insanların beyinleri oluşturur bunu.

O gün bir deli cesaretiyle geceyi camide geçirdim. Dûalar ettim bol bol, bu yaşıma kadar beni bırakmayan zata sığındım yine. O beni hiç bırakmazdı, biliyordum. Ertesi günü eski evimizin oraya gittim, buradan sonrasını size Hamza dayın defalarca anlattı evet, ama minik yavrum henüz bilmiyor. O gün , ben kapkaççılardan kaçarken dayınız beni kurtardı. Hayal gibiydi, gerçekten bir rüyada gibiydim.

Uyandığımda çocukluk dostumu görmek gözlerimi yaşartmıştı. Onca sıkıntım, yorgunluğum gitmişti sanki. Beni anlayan biri vardı yanıma yeniden, benim çıkmayan sözlerime kulak veren. Kalbimi kalbinde bilen biri vardı. Öyle ya çocuklar, dayınız bu dünyada bana verilen en büyük nimetlerden. Onun için ne kadar şükretsem az.

Sonra kalemle daha çok haşır neşir oldum. Derdimi en iyi onunla açıyordum, ruhum mürekkebin ucunda haykırıyordu. Defter ve kalem, ruh ve beden gibidir. Bunu yazdıkça anladım. Bomboş bir kağıt yaranın aktığı yerde kanar aslında, ya da gülümsemenin geldiği yerde tebessüm eder. Mürekkep kurur kağıtta, mührünü basar. O mühür aslında yüreğimize basılır da fark etmeyiz.

Yine uzattım çocuklar, biliyorum. Babanızın sesi çıksa başınızı çok şişirirmiş değil mi? Öyle aktı gitti zaman. Annenizi çok uzun süre sonra fark ettim. Sadece bir çift gözün yüreğimde kilitlediğim binlerce sandığın, ettiğim onca ikazın panzehiri olduğunu söylesem inanır mısınız? İnanmalısınız. Sevdanın koyusu öyledir çünkü. Bir çift yeşilli kahve gözün tesiri çok büyük olmuştu. Hele dayınızın kardeşi olduğunu öğrendiğimde yaşadığım şok, aman Allahım hâlâ unutamıyorum.

İkimizin de meyli vardı bu işe. Daha çok küçüktüm ve kendimi sevmezdim o zamanlar. Eksiktim ben, tam biri beni istemezdi ki. Eksikliğin en büyüğünün kendini eksik saymak olduğunu annen öğretti bana. Ah anneniz çocuklar, yüreğimde solan bütün çiçekleri tek tek besleyip büyüttü. Usanmadan, yorulmadan her gün suladı onları. Böyle güzel gülüyorsam, Rabbimin bana nasip ettiği o güzel kadından dolayıdır.

Sonra dedeniz tatsız bir olay neticesinde benimle onu evlendirmek istediğinden bahsetti. Hepimiz şoke olmuştuk. Hamza'nın olmasını bu kadar isteyeceğini asla düşünmezdim ama ne kadar köstek oluyor gibi görünse de en büyük desteği vermişti.

Düşe kalka, seve yorula kurduk yuvamızı. Onunla evlenmeden önce evliliğin bu kadar güzel bir şey olduğunu bilmiyordum. Birken iki oluyordun. İki bedende tek ruh gibi. Aile olmak.

Benim hiç ailem olmamıştı. Sadece annem olmuştu. Ailenin özendiğimden daha güzel olduğunu kocaman bir aileyle yaşamaya başlayınca gördüm. Aile şükürdür yavrularım, bunun şükrünü her gün edin.

Sonra siz geldiniz. Tamam olmak derler ya, öyle olduk. Dünyadaki saadet sizin gülüşünüz, bakışınız, bir nefesinizdi. Rabbimin emanetlerini gözümüzün nuru bilmiştik. Bunu hiç yüzünüze söylemedim ama hepiniz öyle güzel insanlar oluyordunuz ki her gün sizi izleyip Rabbime teşekkür ediyordum.

Ne dersiniz, ne şekliniz önemli değildi. İnsan olmadan bunların bir hükmü yoktu ki. Elhamdülillah, dualarımız gerçek olmuştu. Seccadelerinizi sermek için yarışıyor, birbirinize öğrendiğiniz sahabeleri anlatıp hayran hayran dinliyordunuz. Cuma günleri salavat çekme yarışmalarınız ise en sevdiğimizdi. Annene hep gözlerin neden doldu diye soruyorsun ya güzel oğlum, bu yüzden işte. Annen şükrünü eda edemeyeceği bir nimete sahip olduğunun farkında. Ben de öyle.

Siz bizim en büyük neşemiz, dûamızsınız. Rabbinize, Peygamber'inize ve milletinize yararlı olun.
İlk başta kendinize yararınız olsun.
Çiçeklerin üzerine hoyratça basmayın, sesinizi çok yükseltmeyin. Göğsünüzün içindeki elmasa kötülük bulaşmasın hiçbir zaman.
Rabbim yolunuzu da solunuzu da onunla eylesin, Razı olduğu bir kulu da siz olun.

Sizi Allah için çok seven babanız.

....

Çok uzun zaman sonra, selamün aleyküm. Mülzem'i çok özlemişim a dostlar, siz de özlemiş misiniz?

Yorgun, telaşlı bir hayatın içinde buldum kendimi. Bambaşka bir şehirde, yapayalnız olmanın zorluğu da var. Yine de Allah bizimle ya, elhamdülillah en güzel merhem bu :)

Sizler nasılsınız, yürekleriniz nasıl? İyi bakın onlara olur mu?

Allah'a emanet olun, Allah'ın emanetine sahip çıkın.

Dûayla..

MÜLZEM (Tamamlandı)Where stories live. Discover now