55-Kimseye Söylemediğim Bir Şey

Start from the beginning
                                    

Onaylarcasına mırıldandı. Sesi öyle kısık çıkmıştı ki onu zorlukla duymuştum. Sanki şu an araya girip bir şey söylerse ya da yüksek sesle konuşursa anlatmaktan vazgeçeceğimi düşünüyordu. Bir kere anlatmaya başlamıştım. Devamı ne kadar zor olursa olsun, bunu Adal'la paylaşmakta kararlıydım.

"O denk gelişi benim planladığımı düşünmüş. Huzurunu bozmak için oradaymışım. Ailesiyle geçirdiği keyifli vakitleri ona zehir etmek için gitmişim. Öyle söyledi." Dudaklarım titrerken Adal'ın gözlerine baktım. "Ailecek dışarıya çıktıklarından haberim yoktu, Adal. Bilseydim gitmezdim. Yemin ederim bilmiyordum. Gerçekten de-..."

"İmge, bebeğim." Adal, yüzümü avuçlayıp okşarken gözlerime dikkatle baktı. "Ben sana inanıyorum. Bana açıklama yapmana gerek yok. Yüreğinin içini biliyorum ben senin."

"Biliyorsun, değil mi?" diye sordum. Sesim çok kırık çıkmıştı. Adal, dudaklarını alnıma bastırdı.

"Biliyorum." dedi.

Ağlamaktan acıyan gözlerimi birkaç saniyeliğine yumduktan sonra açmış, Adal'a bakmıştım.

"Tüm bunları bunları benimle paylaştığın için teşekkür ederim. Senin için ne kadar zor olduğunu tahmin bile edemiyorum." Gülümsemeye çalışırken anlattığım her şey zihnimden sırayla geçiyordu. Çocukken nasıl da kanmıştım anneme... Beni öyle bir manipüle etmişti ki onun beni sevdiğine, sadece babamla boşandıkları için bunu artık gösteremediğine inanmıştım. Tüm bunları hatırlarken gözlerim yeniden sulanmıştı.

"Elçin ve Arda bilmiyor tabii..."

"Hayır, ablaları olduğumu bilmiyorlar."

"Ama söylemeyi isterdin, değil mi?" diye sordu Adal buruk bir gülümsemeyle. Başımı onaylarcasına salladım. "Bilmelerini çok isterdim, Adal. Kardeşlerimi çok seviyorum. Canım onlar benim. Ama Elçin beni terk edip giden annemden nefret ediyor. Arda da aynısı. Öğrenseler bana tepki almazlar, bundan eminim. Ama nefret ettikleri kadının kendi anneleri olduğunu öğrenirlerse mahvolurlar. Onlara bunu yaşatamam."

"Söylemesi gereken annendi zaten, sen değil." Adal, tekrardan elimi sıkıp çenesini ovuşturduğunda yüz ifadesinin nasıl gerildiği gözümden kaçmamıştı. Anlattıklarım onu çok sinirlendirmişti, bunun farkındaydım. Annemin bana yaşattıklarını duyunca çok kızmıştı ancak bunu dışarıya yansıtmamak, beni anlattığıma pişman etmemek için özen gösteriyordu. 

Anlatırken hiç sesini çıkarmamış, yalnızca beni dinlemişti. Zorlandığım yerlerde desteğini devamlı belli etmişti. Ona anlattığıma hiçbir şekilde pişman olmamıştım. Hatta biraz rahatladığım bile söylenebilirdi.

Yıllardır tek başıma taşıdığım bu yükü kimseyle paylaşmamıştım. Paylaşamamıştım. Anlatabileceğim biri yoktu. Belki de anlatmaya başlarsam dağılırım korkusundan anlatamamıştım. Çünkü anlatmak için her şeyi teker teker gözden geçirmem gerekiyordu. Gözden geçirmek hatırlamak demekti. Ve hatırlayacaklarım hiç hoş şeyler değildi.

Dağılmaktan korkmuştum. Böyle bir şansım yoktu. Ama Adal... Bir şekilde o güveni veriyordu bana. Dağılacak olursam beni toplayacağını belli etmişti okşayışları. Anlattıklarım karşısında ani bir öfkeyle hareket etmezdi. Ben, hayatımdaki insanları ön plana koyarak bu sırrı yıllardır kalbimde acısıyla beraber taze tutarken Adal da bana aynısını yapıyordu. Beni benden daha çok düşünüyordu.

Ona güveniyordum. Onu hayatımın geri kalanında da istiyordum ve her şeyi bu yüzden ona anlatmıştım. Bilmeliydi. Anlattıklarım gibi, bunları ona neden anlattığımı da bilmeliydi.

"Annem en başında kocasına gerçeği söylemiş olsaydı bunların hiçbiri olmayacaktı. Ben annemin yalanının kurbanı oldum, Adal. Bu yüzden sana daha en başından her şeyi anlatmak istedim. Çünkü hayatına alacağın kişiye dürüst olmanın ne kadar önemli bir şey olduğunu biliyorum. Gördüm."

Adal, güzel bir gülümsemeyle ellerimi avuçları içerisine almış ve ikisinin de üzerine hafif bir öpücük kondurmuştu. Ardından dikkatimi başka yöne çekmek için çabaladığını belli eden bir şekilde konuştu.

"Doğru, ne de olsa ben senin gelecekteki kocanım, değil mi?"

Omzuna hafifçe vurup güldüm. Adal, beni kendine doğru çekip başımı göğsüne yasladı ve saçımı derin bir şekilde öptü. Gözlerim huzurla kapanırken Adal, kısık bir sesle konuşmuştu.

"O zaman benim de sana karşı dürüst olmam lazım." Omuzlarımı kavrayarak beni geriye çekti ve gözlerime uzun uzun baktı. "Daha önce hiç kimseye söylemedim bunu."

"Söyle." dedim merakla. Onun için anlatması zor olur diye ellerini hazırdan tutmuştum. Onun da zor bir hayat yaşadığını biliyordum, belki de birazdan anlatacağı şey onun içini yakan bir anısıydı. Böyle bir durumda tıpkı onun yaptığı gibi desteğimin devamlı onunla olduğunu göstermek istemiştim. 

Adal, ciddiyetime karşı gülümseyip çenemi hafifçe sıktı ve konuştu.

"Ben sana çok âşığım."

Daha önce hiç kimseye söylemediğim bir şey söyleyeceğim deyip sana aşığım demek... Elendim.

İyi günler, kalbimin pilleri! ♥

OYUNBOZAN | TextingWhere stories live. Discover now