19- Her Şey Yolunda

33.9K 2.9K 1K
                                    

İmge

Hastanenin girişine geldiğimde adımlarımı durdurmuş, telefonumu cebimden çıkarmıştım. Hastanenin önünde buluşup Kahraman Amcanın yanına gidebilmek için Olcay'a numaramı vermek durumunda kalmıştım. Olcay'ı hızlıca ararken göz attığım kadarıyla numarasının hâlâ aynı olduğunu görmüştüm. 

Telefonu ilk çalışta açmıştı. Benim konuşmama izin vermeden "Gördüm seni." diyerek yüzüme kapattığında birkaç saniye sonra önümde belirmişti. Telefonu montumun cebine sokup bakışlarımı hastanenin girişine çevirdim. "Hangi odada kalıyor, biliyor musun?"

"Evet, benim geleceğimden haberi var ama senin geleceğini bilmiyor. Sürpriz olsun dedim."

Kafamı onaylarcasına salladığımda birlikte hastaneden içeriye girmiştik. Olcay'ın adımlarını takip ederken bakışlarımla zemini inceliyordum. "Neden fenalaşmış?"

"Kalp spazmı geçirmiş."

Başka bir şey söylemeyip adımlarını takip etmeye devam ettim. Söyledikleri aklıma Adal'ı getirmişti. Onun da kalp rahatsızlığı vardı. Dışarıdan oldukça sağlıklı görünüyordu gerçi. Hastalığıyla yaşamayı öğrenmiş olmalıydı. Ama ona nasıl bir çocukluk geçirdiğini sorduğumda 'hastaydım' diye geçiştirdiğinden beri içim yanıyordu.

Çocuklar gerçekten de en hassas noktamdı. Dünyadaki tüm çocuklar her şeyin en iyisini hak ediyordu. Ebeveynler çoğu zaman çocuklarına en iyisini vermek için uğraşırdı, kimi zaman veremezdi ancak bir çocuk için en büyük şans onun için çırpınan ebeveynlerinin olmasıydı. Bir çocuğun oyun oynaması gereken yerde hastanelerde sürünüyor olduğunu düşünmekse beni kahrediyordu.

"Önce ben gireyim, sen arkama saklan. Olur mu?"

Bu çocuksu tavrına gözlerimi devirdiğimde Olcay, başını yana doğru eğmişti. Dudaklarını büktü. "Lütfen? Yüzündeki o mutluluğu görmek istiyorum."

"Kalp spazmı geçirmiş birine ani şok yaratmak iyi bir fikir mi sence?"

"Doğru dedin." dedikten sonra hastane odasının kapısını açmış, sanki Kahraman Amca kalp spazmı geçirmemiş de duyma yetisini yitirmiş gibi bağırmaya başlamıştı. "Kahraman Amca! İmge de burada! Sakın korkma, olur mu?"

Olcay'ın arkasından çıkıp yaptığı salaklık için Kahraman Amcaya mahcup bir şekilde baktığımda beni gördüğü için gözlerinin içi gülmüştü. Dudaklarındaki o babacan gülüşe bakarken benim de içim ısınmıştı.

Kahraman Amca, lise çağlarımda tanıştığım ve oldukça iyi kalpli bir adamdı. Lisede kısa bir süreliğine de olsa çalışmak zorunda kalmıştım, Kahraman Amcayla ve Olcay'la bu şekilde tanışmıştım. Kahraman Amca, öğrenci olduğum için işimi en kısa sürede bitirmeme yardımcı olur, bazen ne kadar ısrar etsem de çantama harçlık sıkıştırırdı. 

"Nasılsın, Kahraman Amca?" dedikten sonra yatağın yanındaki sandalyeye oturmuştum. Olcay da yanıma otururken Kahraman Amca, gülümseyerek ikimize baktı. "İyiyim, güzel kızım. Seni gördüm ya, daha iyi oldum şimdi."

"Peki ya ben?" diye sordu Olcay.

"Seni görüp de ne yapayım, hayırsız?"

"Ayıp oluyor ama." dediğinde Kahraman Amca hafifçe gülmüştü. Onu gülerken görünce ben de tebessüm etmiştim. İyi olduğunu söylüyordu ancak halsiz görünüyordu, yorgundu. Dinlenmesi şarttı. Bu yüzden her ne kadar kalmak istesem de ziyareti çok uzun tutmayacaktım.

"Siz birlikte mi geldiniz?" Bana yönelik sorduğu soruyla kafamı onaylarcasına salladım. Kahraman Amcayla sohbet ederken Olcay'ı biraz dışlamıştık. Ama Olcay, Kahraman Amcayı benden daha sık görüyordu. Bundan emindim. Benimse onu bir yıla yakın bir süredir gördüğüm yoktu. Bu yüzden sohbetimiz bir hayli özlem doluydu ve Kahraman Amcanın 'hayırsız' diye söylenmesinden de nasibimi almıştım. Ama haklıydı, haksızdı diyemezdim.

OYUNBOZAN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin