23

1.7K 222 171
                                    


"Bayan Kim, bekleyin!"

Aceleyle çıkarken kapının arkasında nöbet tutan polis, bir yandan kapı kolunun çarptığı belini ovalarken diğer yandan bana yetişmeye çalışıyordu.

"Ne konuştunuz? Bir sorun yok ya?" Diye yoklama yapmıştı polis hızlı ve aceleci tavırlarımı kuşkuyla süzerken. Üzerimde ki bakışları fark ettiğim an sakinleştim ve yavaşlayıverdim. "Sorun yok, daha doğrusu sizi ilgilendiren bir durum değil beni yanlış anlamayın. Zaten hesap vereceğim koca bir Dedektif Hwang gerçeği var." Demiştim yüzüme şirin bir gülümseme yetleştirirken. Polis bana garip garip baktı. "Anladım, beni takip edin."  Bu sefer o öne geçmiş ve ben onu takip eder olmuştum.

İnilen merdivenler ve arşınlanan birkaç koridor sonunda Bay Hwang'la aynı oda da buluverdim kendimi. İlk sorusu 'Ne konuştunuz? Bir şey söyledi mi?' olmuştu elbette. Yüzüme sıkıntı ve endişe içeren bir ifade serpiştirdim. "O, Taehyung'un sadece eğlendiğini söyledi. Benim ise yeni bir eğlence için sadece bir araç olduğumu belirtti. Biliyor musunuz? Ben artık umudumu yitirdim, ne olacaksa olsun artık. Kaldıramıyorum bu kadar stresi. Her şeyden yıldım.–"

"Peki başka bir şey söyledi mi?" Sabırsızca kestiği cümlemin üzerine biraz sertçe yanıtladım onu. "Hayır sevgili Bay Hwang. Başka bir şey söylemedi, söyleseydi eğer söylerdim size zaten."

"Orası şaibeli." Demişti dikkatini benden çekip elindeki dosyaya verirken. "Ne demek istiyorsunuz?" Diye sordum. "Benden şüpheleniyor musunuz? Peşimde bu kadar büyük bir bela varken şüphe duyduğunuz kişi ben miyim? Hayatıtehlikede olan benken şüphe duyduğunuz kişi ben miyim?"

"Lütfen olayı dramatize etmeyi kesin." Dedi elindeki dosyayı sertçe kapatırken bir yanda bunalmış bakışları yüzümü turluyordu. "Ben dedektifim, her şeyden şüphelenirim. İş üzerindeyken iç karartan konuşmalarınızın pek iyi motive ettiğini söyleyemem, endişenizi anlıyorum ama hiçbir şey bitmiş değil. Şimdi bırakında işime döneyim."

"Ben nerede kalacağım peki?" Eski evime onca olaydan sonra dönebilmem imkansızdı. "Orasını düşündük." Diye yanıtladı ceketini çıkarırken. "Sizin için ayarladığımız korunaklı bir lojmanda kalacaksınız."

"Aslında Miyeon adında bir arkadaşım-"

"Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?!" Elindeki dosyaları hışımla masaya fırlatmıştı. "Peşinizde bir seri katil varken nasıl arkadaşınızda kalmayı düşünürsünüz?! Evine gittiğiniz kişi sizden daha çok tehlikede olur! Amacınız ne tam olarak?!"

"Kalmak istemedim! Sadece, sadece görüşmek çünkü bu kadar olay içinde çok yalnız hissediyorum!"

"Tanrım sen sabır ver çünkü kafayı yemek üzereyim!" Elini sertçe alnına vurdu. "Neden istekleriniz hiç bitmiyor!"

En sonunda, kendimi yere attım. Dizlerimiz üzerine çöküp dedektifin önünde eğilmiştim. "Ne yapıyorsunuz?!" Diye sormuştu öfkeyle.

"Bay Hwang, ben yetim bir kadınım. Ne ailem var ne de akrabam. Bugün ya da yarın ölürsem şâyet, mezarıma gelecek adam bulamazsınız çünkü ben kimsesizim! Belli ki ecel bana çok yakın, bari izin verinde iş yerinde samimi olduğum tek arkadaşımla son kez görüşeyim. Size yalvarıyorum." Hıçkırmaya başladım. Bakışlarım yerde olsa dahi çıkan tok seslerden ve hışırtılardan sandalyesine çöktüğünü ve sıkıntıyla iç çektiğini anlamıştım. "Sadece yarım saat. Daha sonra lojmana götürüleceksiniz."

"Teşekkür ederim, gerçekten.."

_________________

"Sadece yarım saatiniz var Bayan Kim. Ayrıca Minho kapının önünde duracak." Polis aracından inerken şoför koltuğundaki polisi başımla onaylamıştım. Daha sonra benimle birlikte inen kestane saçlı gençle apartmandan içeri girdik. Miyeon birinci katta oturduğu için fazla merdiven çıkmamıştık.

Zile basarken bir yandan da tokmakla vuruyordum kapıya. İçerden 'Geldim! Geldim!' serzenişiyle kapı hızla açıldı. "JİSOO?!" Miyeon'un yüzü beni görmesiyle bembeyaz olmuş ve kapının arkasına saklanmıştı. "Senin burada ne işin var?! Haberlerde gördüm o psikopat evine bile girmiş! Nasıl buraya geldin?!"

"Sakin ol Miyeon yatıya kalmayacağım, korkmana gerek yok. Sadece 30 dakika." Kapıyı bir koluma zorlayıp içeri girdim ve arkamdan, Minho'nun yüzüne kapattım.

"Jisoo bu çok tehlikeli! Benim hayatımıda tehlikeye atacaksın lütfen çık evimden!"

"Ne kadar da korkaksın. Bende seni dostum olarak görüp buraya vasiyetimi bırakmaya gelmiştim."

"Ne diyorsun?"

Ağlayarak yanından geçtim, koridoru aştımve salona geldim. Şok olmuş yüz ifadesiyle beni takip ediyordu. "Galiba gerçekten öleceğim. Son birkez birisiyle bir şeyler içmek istiyorum ve sana söyleyeceklerimde vardı." Koltuğa yerleşirken gözüm zigon sehpa üzerindeki araba anahtarında kısa bir süre gezindi.

"Ne söyleyecektin?"

"Benim kimsem yok, biliyorsun Miyeon. Öldüğümde en azından sen gel mezarıma iki çiçek koy."

"Bir sakinleş, saçma sapan konuşma. Dur su getireyim." O mutfağa giderken araba anahtarını alıp hırkamın cebine soktum. Elinde sürahi ve bardakla geri gelmişti.

Bir süre ağlanıp yakındıktan sonra lavaboya gitmek için izin istedim. Onu salonda bırakırken tekrar koridora çıkmıştım. İyiki zamanında üşengeçlik etmeyip doğum günü partisine gelmiştimde evin içini az çok biliyordum.

Koridorun sonunda sola saptım ve tuvalete attım kendimi. Kapıyı arkamdan kitlerken klozetin üzerine çıkıp tuvalet penceresini açtım. Dar bir pencereydi ama neyseki zayıftım ve kısaydım. Apartmanda tüm tuvalet pencereleri arka bahçesine bakması daha çok işime yarayacaktı.

Pencereden kısacası sağı solu gözetledikten sonra önce omuzlarımı daha sonra yavaşça belimi geçirdim dizlerim pencerenin mermerinde dengede durmaya çalışıyorken. Birinci kat olsada kafa üstü düşmek istemezdim, sol elimle metal gider borusu yakaladım ve kalçalarımı camdan geçirmeye başladım bu sefer. Zor olmuştu.

Kalçamın dışarı çıkmasıyla dengem bozuldu ve bacaklarım boşluğa salındı. Neyseki sol elim gider borusuna tutunmuştu fakat kenarındaki sivri çıkıntıya denk getirdiğim için elim çizilmişti. Dudaklarımı birbirine bastırıp çıkacak herhangi yüksek bir sesi engellemeye çalışıyorken sağ elimde boruya tutundu. Daha sonra yavaşça kendimi kaydırarak aşağı ulaştım. Sonunda.

Cebimdeki anahtarı elime alırken hızla arka bahçe boyunca koştum ve apartmanın altında kalan garaj kısmına ulaştım. Elimdeki anahtara basarak gelin sesi takip etmiş ve en sonunda Miyeon'un arabasını bulmuştum. Arabayla yalnızca ön taraftan çıkabilirdim ama neyseki araba siyah camlıydı.

Güvenlik kemerimi takıp arabayı çalıştırmış ve yavaşça garajı terk etmiştim, beni bırakan polis aracının önünden geçiyorken.

Beni bekle Taehyung. Sana, yalnızca sana geliyorum.












joker ⚛ vsoo ✓Where stories live. Discover now