22

1.7K 222 146
                                    


"Bakın lütfen, lütfen izin verin onunla konuşayım. Bu yapmam gereken bir şey.—"

Sivil polis elindeki dosyayı havada hızla savuşturmuştu. "Kafayı mı yediniz Bayan Kim. Bu asla kabul edilemez. Sizi Jungkook'la görüştürmeyeceğiz."

"Ama onunla konuşmalıyım! Taehyung'a yakın hatta çok yakın birisi değil mi? Mutlaka benimle ne derdi olduğunu biliyordur! Size konuşmuyordur ama belki bana konuşur?"

İfademi ikinci kez almış olan polis tekrar itiraz etmek için ağzını açmıştı ki Dedektif Hwang'ın ofise girdiğini görür görmez hızla sandalyemden kalkmış ve ona doğru koşmuştum. "Hay Hwang!"

Sesimi duymasıyla adımlarını durdurdu ve bakışlarını bana çevirdi. "Sorun nedir Kim Jisoo?" Ses tonundan canının sıkkın olduğu belli oluyordu ama yine de vazgeçmedim. "Jeon Jungkook'la konuşmak istiyorum." Söylediğime gülmüştü. "Hayır." Dedikten sonra yoluna devam ediyordu ki koluna yapıştım.

"Bay Hwang lütfen."

Canından bezmiş bakışları tekrar beni buldu. "Bayan Kim, hayır dedim. HAYIR." Sesinin yükselmesiyle irkildim. Kolunu benden kurtarıp tekrar yürümeye başlamıştı ki bu sefer önüne geçtim. İç çekip  çenesini sıvazladı. "Hayır ne demek bilmez misin sen? Sizin güvenliğiniz için hayır."

"Bay Hwang benim güvenliğim falan yok, bunun sizde farkındasınız değil mi? "

"Ne demeye çalışıyorsunuz?" O esnada kapıdan giren olay yeri inceleme ekiplerine kaydı gözüm, evden aldıkları şüpheli eşyaları poşetlemiş ve taşıyorlardı. Poşetlerden birisinde çiçekle çarşafımdan bir parça görmekle kirpiklerim titreşti. Bay Hwang'ın sesiyle kendime geldim. "Bir sorun mu var?" Benim baktığım yöne şüpheyle baktıktan sonra bakışları tekrar beni buldu.

"Diyorum ki, kapımın önünde iki tane silahlı polis varken adam evimi içine rahatça girebildi. " Ufak bir adımla ona doğru yaklaştım. "Bana güvenlik falan sağlayamıyorsunuz ve olacaklardanda korktuğunuzu görebiliyorum çünkü Taehyung'un kolu tahmin ettiğinizden çok daha uzun çıktı. Bırakında en azından şansımı deneyip derdi neymiş öğreneyim. Belki bu ölümleri azaltabilir, ha?"

Yüzüme biraz baktıktan sonra yanında ki adama döndü. "Aracı hazırlayın."

____________________

"Sadece yanınızda bir polisle beraber onunla görüşebilirsiniz."

"Ama-"

"SADECE." demişti gözlerimin içine hiddetle bakarken dedektif, "yanınızda bir polisle onunla görüşebilirsiniz." Çaresiz bir şekilde kabul ettim.

Yanımda polisle tanıdık hastane koridorlarını aşarken sonunda gireceğimiz odaya ulaştık. Bir zamanlar Taehyung'un kaldığı oda da şimdi Jungkook kalıyordu. Deli taklidi yapıp tımarhaneye düşmeyi seviyorlar galiba. Diğer hastaların hepsi başka bir kliniğe nakledilmiş olmalıydı, hiç çığlık ya da bağırış duymamamı buna yordum. Dışarısı ve içerisi polisle doluydu, belli ki Jungkook'u bir yem olarak kullanıyorlardı.

"İçeri girelim." Yanımda ki polis elindeki kartla kapının kilidini açtı. Şimdi içerideydik ve karşımızdaydı. Elleri ters kelepçelenmiş ve saldayesine oturtulmuştu. Dağılmış siyah siyah saçlarından ve yüzündeki morluklardan düzenli olarak 'hırpalandığı' belli oluyordu. Karşısındaki iki sandayleden sol taraftakine yerleştim. Bana bakıp gülümsedi. "Gerçektende geldin." Demişti sırıtırken. "Ya Taehyung'un altıncı hisleri çok kuvvetli ya da seni gerçekten çok iyi tanıyor. Beni görmeye geleceğini söylemişti."

"Taehyung benden ne istiyor?" Parlak, badem şekilli kahve bakışları yavaşça benden yanımda ki polise kaydı. "Sağındaki şişko odayı terk etmediği müddetçe tek kelime etmeyeceğim."

"Sen ne dediğini sanıyorsun!" Polis ayağa kalkıp belindeki jopa uzanınca Jungkook kulak kanatan cinsten kahkahalar atmaya başlamıştı. Ayağa kalktımve polisi kolundan tutup arkaya doğru çektim. "Bakın, bu görüşme gerçekten çok önemli. O yüzden sizden çıkmanızı rica edeceğim."

"İmkansız! Bay Hwang'ın kesin emri var."

"Biliyorum ama yapacak başka bir şey yok. Bakın ben bir psikiyatristim. Bu tür vakaları çok iyi biliyorum. Siz gidene kadar asla konuşmayacak. Bakın, öğrenmem lazım dertlerinin ne olduğunu. Siz beni kapıda bekleyin. Bir sorun olduğunda size sesleneceğim, zaten elleri kelepçeli olduğu için bir şey yapması çok zor."

Polis sıkıntı içerisinde, kahkaha atmaya devam eden Jungkook'a baktı ve iç geçirerek odadan çıktı. Çıkmadan önce 'Sadece 5 dakika.' demişti.

Polis çıkar çıkmaz Jungkook susmuş ve sakinleşmişti. "İkna etmede fazla iyi değil misin sence de Kim Jisoo?"

"Fazla vaktimiz yok!" Demiştim sandalyeme geri yerleşirken. Ona doğru eğilip sesini alçattım. "Taehyung nerede? Çabuk söyle."

"Neden? Ne yapacaksın? " Diye sormuştu alayla.

"Jungkook fazla vaktim kalmadı!" Dedim sinirle tıslayarak. "Benimde vaktim doluyor, o yüzden söyle. Taehyung nerede?"

"İçerideyken nerede olduğunu nasıl bilabilirim?"

"Ama bilecek birilerini tanıyorsun değil mi?"

"Zeki bir kadınsın değil mi?" Masada öne doğru eğildi. "Yaklaş."

Yaklaştım ve kulağımı dudaklarına yanaştırdım. Duymam gerekenleri duyduktan sonra hızla odadan çıkmıştım.





Final yaklaşmışke.




joker ⚛ vsoo ✓Where stories live. Discover now