8

12.6K 703 49
                                    

Merhaba!

Lütfen desteklerinizi esirgemeyin. <3

İyi okumalar!

(Fotoğraflar bölüm sonunda.)

Önceki bölümden;

"Akşam msafirlerimiz var. Hadi gidelim."  ve elini uzattı. Eline bakarak konuştum.

"Bizim misafirlerimiz?"

"Evet. Gidene kadar misafirimsin. Hayatımı kurtardın ev sahibi demek tuhaf gelmedi açıkçası."

"Pekala. Hadi gidelim." dedim ve elini tuttum. Işığın beni çekmesini izledim.

Gözlerimi açtığımda Hades'in Tapınağında olduğumuzu gördüm. Elimi Hades'in elinden çektim ve bekledim.

"Akşam yemeğinde ne istersin?" diye sordu sakince. Bu bir zeytin dalı uzatması mıydı?

"Balık sevmiyorum. Kırmızı et olur mu?" diye sordum.

Kafasını aşağı yukarı salladı.

"Halletmem gereken işler var." dedi ve kayboldu.

Yapacak bir şeyim yoktu. Ormanımda olsaydım etrafı kontrol eder, bitkilerime bakar, güzel çiçekler yetiştirirdim. Aklıma gelen bahçe ile tapınağın kapısına doğru döndüm. Bir sorun vardı. Burası bana ait değildi. Arkamı dönerek koşarak Hades'in odasına geldim. Kapıyı çaldım ve onayı aldıktan sonra içeri girdim.
Kafamı kapının içerisine sokarak Hades'e baktım. Neden geldiğimi merak eder bir tavırla bakıyordu.

"Canım sıkılıyor. Bahçende vakit geçirebilir miyim?" diye sordum. Kafasını aşağı yukarı sallayarak onay verdi. Kafamı geri çektim ama kapıyı kapatmadım. Kafamı tekrardan uzatıp hala bana doğru bakan Hades'e sordum.
"Bir sorun mu var?"

"Hayır. Neden?"

"Bilmiyorum." dedim. Bakışları duygusuzdu. Onun bu haline başka bir şey yapamazdım. Kafamı geri çektim ve kapıyı kapattım. Kanatlarımı açarak aşağı atladım ve uçarak tapınağın kapısından çıktım.
Çiçeklerin arasından koşarak bahçenin ortasındaki havuza ulaşmaya çalışıyordum.
Havuza ulaştığımda çiçeklerin kokusu tüm bedenimi sarmıştı. Havuzun etrafında döndüm ve çiçeklerin kokusunu derince içime çektim.

Hades'in topraklarının bu kadar bereketli olacağını hiç düşünmemiştim. Bahçe oldukça büyüktü. Çiçeklerin etrafında dönmeye ve onlara güzel söz söylemeye devam ettim. Havanın kararmaya başlamasıyla kıyafetime baktım. Toz ve toprağa karışmıştı. Bu görüntüye alışkındım ve seviyordum. Bahçeden çıkarak tapınağa doğru yürürken aklımda olan tek şey evimi çok özlediğimdi.

Tapınağa girdim ve kanatlarımı açarak zıpladım. Koridora ulaştığımda kaldığım odanın kapısını açtım. İçeri girdiğim zaman sıcak su dolu küvet yüzümde tebessüm oluşturmuştu.

Aynanın önüne geldim ve kulağımdaki küpeleri çıkartarak yerine koydum. Elbisemi de arkasından çıkartarak dolabın kenarına koydum. Saçlarımı akşam yemeğinde açmaya karar verdim ve küvete girdim. Geçen günden kalan gül kokan sabunu alarak vücudumu yıkadım ve güzelce durulandım. Suda biraz daha kalmak isterdim ama babamların ne zaman geleceğini bilmiyordum. Geldiklerinde hala duşta gözükmez istemezdim açıkçası.

Küvetten çıktım ve yan taraftaki bornozu es geçtim. Dolabın karşısına geçtim ve elbiselere bakındım. Gözüme çarpan elbiseyi askıdan çıkartıp baktım. Tek askılı, uzun bir elbiseydi. Belindeki gümüş deseni ve arka askıdan inen kumaş çok hoşuma gitmişti. Sırtını çevirip baktığımda da bir engelle karşılaşmamıştım. Elbiseyi giydim aynadan kendime baktım ve elbisenin fazlasıyla yakıştığını gördüm.

Hades'in PerisiWhere stories live. Discover now