6

13.4K 726 111
                                    

Merhaba!

Lütfen desteklerinizi esirgemeyin. <3

Multimedya: Hades. (Siyah gözlü olarak düşünün.)

İyi okumalar!

(Fotoğraflar bölüm sonunda.)

Önceki bölümden;

Kapıyı kapatıp yürümeye devam ettim. Bir sonraki kapıya gelip açtığımda yatakta yatan birini gördüm. Yanına yaklaşıp suratını inceledim.

Ormanımın kapısında bayılan adamdı.

O Hades'ti.

Yüzümde bir tebessüm oluştu. Sakin adımlarla yanına ulaştım. Yatağın kenarına oturdum. Oturduğum zaman etrafındaki kalkan yok olmuştu. Ona zarar vermeyeceğimi çoktan göstermiştim.

Babam, Apollon ve Kerberos içeri girdiler. Apollon, Hades ve bana bakarak babama,

"Poseidon! Seni şansız herif!" diyerek güldü.

Babam, Apollon ile laf atıştırdı. Bu hallerini gören kimse onlara tanrı demezdi.
Kerberos yanıma geldi ve yatağa zıpladı. Sol taraftaki yarayı gördüğüm zaman gözlerimi Hades'e çevirdim. Üstündeki gömleğin ucundan tutup kaldırdım. Sol tarafındaki küçük ama derin kesik, Kerberos'takinin aynısıydı.

Doğru tahmin etmiştim.
Hades, o tuzağa bilerek gitmişti.
Ares'in ihaneti için değil, Kore'nin sadakati için. Ağaca mührünü vermesi bu yüzdendi.

Ben Ares'i oyalarken, Hades ruhu Kerberos'un içine girmiş, Kerberos ise Hades'in bedenine zarar gelmemesi için onu korumuştu. Odama gelen sadece Kerberos değil, Hades'te onlarla gelmişti.

Arkamı döndüm. Yüce iki tanrı hala laf atışıyordu. Onların lafını keserek konuştum.
"Apollon, Hades'in yaraları için kullandığın kremleri, şifalı bitkileri ve iksirleri getirir misin?"

"Elbette." diye cevapladı ve elini şıklattı. Yatağın yanındaki komodinin üstünde olan tahta bir kutu ve içindeki malzemeleri gördüm.

Elimdeki çiçek dolu kutuyu kenara koydum. Komodinin üstündeki kutudan mermer havanı aldım. Kafam kadar büyük bir havandı. Kutunun içinde sol arka tarafta kalan büyük krem kutusunu aldım. Açıp içini kokladım. Zerdeçal ve Ada çayı karışımı kokuyordu.

Kremin yarısını havanın içine koydum. Gözlerimi tekrardan kutuya çevirdim. Kutudaki tarçını gördüğüm zaman Apollon'a doğru döndüm.

"Apollon, tarçını ne için kullandın?" diye sordum.

"İçinde güç veren vitaminlerin dışında, antioksidan var. Antioksidan vücudun bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Hızlı toparlanması için nox iksiriyle karıştırıp içirmiştim." dedi.

"Anladım. Tarçını bir karışımda kullanmam doğru olur mu?" diye sordum tekrardan.
"Hayır, bir sorun olmaz."

Altı tane tarçını aldım ve ikiye kırıp havanın içine attım. Kutuya baktığımda Apollon'un az önce söylediği nox iksirine uzanıp aldım. Sarı bir sıvıydı ve biz perilerin pek kullanmadığı bir iksirdi.
Nasıl desem?
Bizi biraz sarhoş ediyordu.
Nox iksirini de döktükten sonra kenara koyduğum kutudaki çiçeklerden iki avuç dolusu aldım ve havana attım. Havanın tokmağını alarak sakince ezmeye başladım.

Kerberos, kafasını dizlerime koyunca durdum. "Ne oldu?" diye sordum. Arkamdan gelen sesle durdum.
"Sanırım tekrardan fısıldaman gerekiyor." Bunu diyen Hades'ti. Arkamı dönüp babamlara baktım.

Hades'in PerisiWhere stories live. Discover now