34- Yiling Piri'nin planı

645 127 39
                                    


"BU BÜYÜK BİR HAKARET! WEI WUXIAN ÇOK İLERİ GİTTİ!" Lan Qiren bir ileri bir geri yürürken bağırıyordu.

Lan Xichen irkildi. "Amca, lütfen, sakin olalım ve mantıklı bir şekilde düşünelim. Wangji açıkça onunla isteyerek gitti."

"Deli saçması," diye gürledi Lan Qiren. "Yiling Piri onu bir şekilde baştan çıkarmış ya da efsunlamış olmalı. Başka hiçbir mantığı yok!"

Jin Guangshan, "Kuralları çiğneyip kaçmak Lan Wangji'nin karakterinin dışında gibi görünüyor," diye ekledi. "O her zaman dürüst bir genç adamdı."

Lan Qiren, konseyin diğer üyeleriyle bakışırken kafasını salladı.

"Aynen öyle. Wei Wuxian yeğenimi ayarttı ve onu geri getirmemizi talep ediyorum."

Konsey salonunda toplanan çeşit çeşit tanrı kendi arasında mırıldanırken, Jiang Cheng yüzünü buruşturdu. Nilüfer Rıhtım'ın gelecekteki hükümdarı olarak, ileride bir gün kendisinden ne tür şeylerin bekleneceğini öğrenebilmesi ve gözlemlemesi için, çoğu konsey toplantısında ebeveynlerine eşlik etmeye izni vardı. İşte bu yüzden, Lan Qiren herkesi acil bir toplantı için çağırdığında, Jiang Cheng ailesinin peşine takılmakta ısrarcı olmuştu. Ailesi kabul ettiğinde ise Jiang Cheng bir kerelik olsun oldukça iyi bir ruh haline bürünüp, Lan Qiren'i bu derece neyin telaşlandırdığı hakkında meraklanmıştı.

Wei Wuxian'in işin içinde olduğunu kesinlikle tahmin etmeliydi.

Tanrıların konseyinin karargâhı büyük, gösterişli bir salondu. Tam ortada, saf yeşimden yapılmış ve tüm ana ilahi klanlar ve onların çağlar boyunca ki başarılarının kutlandığı karmaşık sembollerle işlenmiş alçak bir masa vardı. Konseye atanma güçle değil, statüyle belirlenirdi. Tüm üyeler kendi ilahi topraklarının liderleriydi ancak hepsi, o masada eşit olarak kabul edilirdi.

Henüz konsey üyesi olmadığından, Jiang Cheng göze batmayan ve içkisini tazelemeye gelen hizmetçiler dışında başka kimsenin dikkatini çekmeyen bir duvara yaslandı. Resmi olmayan tek izleyici o değildi. Bir avuç öğrenci liderlerine yardımcı olma bahanesiyle ortalıkta dolaşıyordu ama Jiang Cheng'in, burada olma sebeplerinin yalnızca dedikodu yapmak istemeleri olduğuna dair gizli bir şüphesi vardı. Jin Zixuan ve Jin Guangyao babalarının biraz gerisinde ayakta dikilirken, Nie Huaisang abisinin arkasında saklanıyor gibi görünüyordu. Son bahsedilen kişi Jiang Cheng'e ufak bir el sallaması yolladı ve Jiang Cheng, yüzüne yükselen ani sıcaklıkla savaşmaya çalışırken ona başını salladı.

"Efendi Lan." Jiang Fengmian'ın seslenmesi, diğer tanrıların sessiz kalmasına sebep olmuştu. "Saygısızlık etmek istemem ama gördüğüm kadarıyla aşırı tepki veriyorsunuz. Evet, A-Xian ve Hanguang-jun'un kur ilişkilerini bir sır olarak saklamaları yanlıştı ancak ilişkileri kulağa hakiki bir aşk eşleşmesi gibi geliyor."

Jiang Cheng izledi, Lan Qiren'in yüzünün morun endişe verici bir tonuna dönmesi yüzünden neredeyse etkilenmişti.

"Aşk eşleşmesi?!" diye yanıtladı. "Eğer bu doğruysa, neden ilk etapta saklasınlar? Ve neden kaçsınlar? Açık bir şekilde yaptıklarının yanlış olduğunu biliyorlardı."

"Belki de, tam da böyle bir tepkiyle karşılaşacakları için korkmuşlardır," dedi Madam Yu alay eder gibi. "Korkakça bir karar ve katı bir cezayı hak ediyor, ancak iddia ettiğiniz gibi kötü niyetli bir komplo değil."

Saklamak için elinden gelenin en iyisini yapmış olmasına rağmen, Jiang Cheng şaşırmıştı. Annesinin kaç kez Wei Wuxian'ın tarafını tuttuğunu sayabilirdi çünkü bir elin parmağını geçmiyordu. Doğru, ifadesi biraz muğlaktı ancak yine de Wei Wuxian'ın lehineydi.

Flowers Blooming in the Dark | wangxianTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang