1.Bölüm 'Geri Dönüş'

1.7K 40 40
                                    




-------

Eve yaklaştıkça heyecanım artıyordu.Tam 1 yıl olmuştu görüşmeyeli.Ne o gelebilmişti yanıma ne de ben onun yanına gidebilmiştim.

Taksiden inip eve doğru ilerledim,her şey bıraktığım gibiydi,belki de değişen şeyler vardı ama ben ona olan özlemimden bunu fark edememiştim.Kapıyı çaldım ve bekledim. Açacağından emindim, saat şuan erken olsa bile o bu saatte çoktan uyanmış olurdu.Sabah rutinlerini hiç aksatmazdı. Bu 1 yıl boyunca yüz yüze görüşememiş olsak bile iletişimi hiç koparmamıştık. Bugünse geleceğimden haberi yoktu. Nasıl karşılayacağını bilmiyordum. Belki kızardı, belki de sevinirdi. Sürprizlerden hiçbir zaman hoşlanmamıştı. Ama geleceğimden haberi olsaydı,hazırlık yapardı ve ben hazırlıkla değil onun doğallığıyla karşılanmak istiyordum.

Kapıya yaklaşan ayak seslerini duyduğumda nefesimi tuttum. Tam kapı açılacağı sırada içeriden telefon sesi geldi ve ayak sesleri giderek uzaklaştı. Nefesimi bırakarak dudaklarımı ısırmaya başladım. Telefon sesi kesildiğinde ayak sesleri tekrar duyulmaya başladı. Terleyen ellerimi eteğime sildim ve kapının açılmasını bekledim.

Kapı açıldığında onu gördüm. Beni gördüğünde ilk önce şaşırdı. Gözleri büyüdü ve sadece yüzüme baktı. Gülümsedim. Ve sonunda konuştu:

"Senin ne işin var burada?"

Bunu kızarcasına söylediğinde güzel bir azar yiyeceğimi çoktan anlamıştım. Gülüşüm yüzümde soldu. Bunu fark edince burnundan nefes verdi ve kolumdan tutup içeri çekti:

"Madem geldin,dikilme orada da içeri gir."

Beni içeri çektikten sonra kapıyı kapattı,bense salona doğru ilerlemeye başlamıştım. Sıkıldığım zamanlarda, üzüldüğümde, en mutlu anımda sığındığım yerdi burası. 1 yıldır uzak kalmıştım sığınağımdan. Bütün anılarımı küçücük bir yurt odasına sığdırmıştım.

İncelemeye başladım. Gün boyu güneş alan salon,hala bıraktığım gibiydi. Hiçbir şeyi değiştirmemişti. Bir tarafı tavandan yere kadar olan camların önüne gelen bir köşe koltuk vardı,koltuğun sırt kısmına koyulmuş olan beyaz diz battaniyesi koltuğun gri rengiyle hoş bir görüntü oluşturmuştu. Yerde beyaz yumuşacık halı vardı. Üstünde siyah bir sehpa ve onun üzerinde de her zamanki gibi okumayı sevdiği kitapları vardı. Koltuğun hemen yanında büyük bir kitaplık ve onun önünde hoş bir masa vardı. Salon çok büyüktü. Bu salondaki anılarımızı hatırladığımda tebessüm ettim.Televizyon her zamanki gibi kapalıydı. Oturmayı sevdiğim yere doğru ilerledim ve kendimi bıraktım:

"Haber vermek istemedim,hazırlık yapacağını bildiğimden."

Kaşlarını çatıp tam karşıma geldi ve sehpaya oturup bana eğildi:

"Bu haber vermene engel olan bir şey değildi."

Gülümsedim,ona anlatmadıklarım vardı.Buraya,onun yanına gelmeyi bekliyordum anlatmak için. Yüz yüze konuşmak istiyordum bunları onunla. Ben de ona eğildim:

"Sürpriz yapmak istedim."

Nefes alarak geri çekildi:

"Sürprizlerden hoşlanmadığımı biliyordun."

Şirinlik yaparak konuşmaya devam ettim:

"Ama ben seni çok özledim, sen bana böyle davranınca üzülüyorum."

Bunu söyledikten sonra dudaklarımı büzdüm,gerçekten üzülüyormuşum gibi.Yapay olduğunu bildiğim bir şekilde sırıttı:

"Beni böyle şirinlik yaparak etkileyemezsin. Bu yaptığın için benden önce güzel bir azar yiyeceksin."

Gözlerimi kapattım ve ayağa kalktım. Sehpanın etrafından dolanırken konuştum:

"Ben senin azarını bile özledim."

Derin bir nefes çekti içine. Mutfağa ilerledim.İşe gidip gitmeyeceğini bilmiyordum. Aslında bugün izin günüydü. Bilerek, gelmek için bugünü tercih etmiştim. Mutfak da bıraktığım gibiydi. Evin her yerine onun kokusu sinmişti. Her şeyiyle çok özlemiştim. Dolabın kapağını açtım ve kahve makinesindeki hazır olan kahveyi doldurmak için bir bardak aldım. Ama o bardak sıradan bir bardak değildi. Çok anısı vardı bizde. Bu 1 yılda sürekli kavga etmiştik,sürekli tartışmıştık ama uzun sürmemişti küslüğümüz. Her tartışmamızda içime bir kurt düşerdi, bana ait şeyleri çöpe atacağını düşünürdüm ya da benimle artık görüşmeyeceğini.

Biliyordum,zor bir insandım. Herkesle iyi anlaşamazdım. Ama anlaştığım kişiye de kendimi adardım. O da bunların en başında gelirdi. Kahveyi doldurdum,sonra onun da isteyebileceği aklıma gelince ona da bir bardak doldurdum. Tam içeri geçeceğim sırada bir anda karşıma dikildi:

"Bir anda böyle geri dönüp,her şeye kaldığımız yerden devam etmemizi bekleyemezsin İnci."

Bunu söylerken ciddiyetini takınmıştı. Onun ciddi hallerini sevmediğimi bilirdi. Beni germek için yapıyordu bunu. Elimdeki bardağını aldı ve arkasını dönerek salona yürümeye başladı.Konuştum:

"Neden 1 yıl boyunca hiç görüşmemişiz gibi davranıyorsun? Yüz yüze görüşememiş olabiliriz ama hiçbir zaman iletişimimizi koparmadık. Neyin tribindesin anlamıyorum."

Bunları söylerken hiç kelimesini vurgulamıştım. Koltuğa oturdu:

"Ama bir yılın aramızda çok şeyi değiştirdiğinin sen de farkındasın,bunu görmezden gelemezsin."

Kendisi sinirlendiğinde ya da üzüldüğünde karşısındakine ne kadar değer verirse versin kırmaktan çekinmezdi. Ama sonra affederse söylediklerini unutturacak kadar güzel davranmaya devam ederdi. Gülümsemeye çalışarak konuştum:

"Aramıza giren soğukluğun,evet,farkındayım. Ama bunun için ne gerekiyorsa, elimden gelen ne varsa yaparım. Sen de bunu biliyorsun."

Kahvesinden bir yudum aldı:

"Biliyorum. Ama bunu biliyor olmam aramızdaki soğukluğu bir anda bitirmiyor. Ve senin bu kadar rahat davranman benim sinirlerimi bozuyor."

Tamam,kötü karşılayabileceğini biliyordum ama bu kadarını da beklemiyordum. Elimdeki bardağı sehpaya bıraktım ve arkamı dönüp kapıya yürümeye başladım:

"Aramızın iyi olmasını isteseydin,bunları söylemezdin. Neden geri döndüğümü bilseydin,seni ne kadar sevdiğimi bilirdin."

...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



...

Kalp HastasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin