Bunu Bana Değil Ona Söylemen Gerek

Start from the beginning
                                    

Yine ağabeyinin odasındaydı Kibum, o günden beri nerdeyse her anını onun odasında geçiriyordu. Ağabeyi onu korurdu, acı çekmesine izin vermezdi ama Kibum'un canı yanıyordu. Ağabeyinin yatağında kıvrılmıştı üzerinde birkaç beden büyük deri ceketle gözleri boşluğa takılmıştı ki yavaşça uykuya daldı.

Minho gelmişti rüyasına Kibum'u yattığı yerden kucaklayıp kendi odasına götürüyordu Kibum'u ceketi çıkarıp üzerini örtüyor alnındaki saçları geriye doğru çekiyordu. Rüyasında da gülüyordu Minho eğilip Kibum'un saçlarından öpüyordu. Yeniden doğruluyordu ki rüyasındaki Kibum elini yakalayıp gözlerini açmadan "Gitme, benimle kal" dedi. Minho'nun ona katılacağını sanıyordu Kibum öyle olduğunu gösteren bir hareket bir sey bekliyordu.

"Bunu bana değil ona söylemen gerek" diye duydu ağabeyinin sesini rüyasındaki Kibum gözlerini açıp elini tuttuğu kişiye baktı Seungbum hyungtu. Başından beri oydu yani Minho yoktu.

Panikle gözlerini açtı Kibum kalbi gerçekten korkuyla çarpıyordu. Ellerini yüzüne bastırdığında fark etti ki ağlamıştı Kibum o günden beri içinde Minho geçen bir düşünce bile göz yaşları ile sonuçlanıyordu. Ağlamak onu o kadar yıpratmıştı ki odadan çıkıp banyoya gitti defalarca yüzünü yıkadı neredeyse gözünü çıkaracak kadar ovuşturdu, ellerini yüzüne bastırdı. Daha fazla yaş gelmeyeceğine emin olduğu zaman gözlerini aralayıp aynadaki görüntüsüne baktı. Korkunçtu hatta berbat görünüyordu. Ağladığı için kurbağaya dönmüştü gözleri burnu kızarmıştı saçları birbirine yapışmıştı. Tiksinti ile yüzünü buruşturdu ve hemen sıcak suyu açıp soyunmaya başladı banyoda Minho ile anıları var diye ömrünün sonuna kadar pis kalamazdı.

Kendini temizlemeyi bitirdiği zaman fark etti ki evin de temizliğe ihtiyacı vardı. Evet başarıyordu işe yarıyordu kendini meşgul tuttuğu sürece Minho'yu düşünmüyordu. Hızını alamadı Kibum evde temizleyecek yer bulamayınca kıyafetlerini temizlemeye başladı. Havalar yavaş yavaş ısındığı için kalın olanları ayırmaya başlamıştı ki katlamadan önce silkittiği ceketlerinin birinden küçük bir defter düştü merakla eğilip defteri eline aldığında fark etti ki aylar önce derste yaptıkları flipbook çalışmasıydı. " yaşayan bir şey" olarak çizdiği şeydi. Sayfalarla oynayıp çizimlerin koşan bir adam sahnesi canlandırmasını izlerken aniden yüzü silik olan adam ona çok tanıdık geldi. Özellikle silik çizdiği o yüzü tanıyor gibiydi sanki o yüzü ezbere biliyor gibiydi. Dikkatlice baktı ve o günü düşündü yanından koşup geçen ve arkasına dönüp bakan adamı düşündü. O sadece koşan bir adam değildi Minho'ydu. O zaman Kibum kendisine bakmadığını düşünmüştü ama Minho'nun gördüğü tek şey kendisiydi. " Ben senin varlığından bile haberdar değilken bile seviyor muydun beni?" diye düşündü. Olduğu yerde titredi böyle düşününce kalbinden başlayıp ılık bir his yayıldı vücuduna sanki kalbi erimişti.

Bankta uyuya kaldığında uyanınca yanında bulduğu süt şişesi geldi aklına sonra da Minho'nun yanında hep küçük süt şişeleri taşıdığı. Yine bankta onu görünce panikleyip sanki hep oraya geldiğini biliyormuş gibi konuşması geldi aklına ki bu o zaman dikkatini çekmemişti. Sonra Minho'nun kendisini gözetleyeceğini söylediği geldi aklına onun sayesinde yere düşmekten kurtulduğu, arkadaş oldukları süre boyunca aileden hiç konuşmadıkları gibi daha bir sürü şey ve annesi... Annesi demişti ki "umarım bir şeyleri fark edersin de bir dahaki sefere buraya geldiğinizde aranızda bir şeyler değişmiş olur."

Geç olmuştu ama şimdi fark ediyordu Kibum tüm bunların ne demek olduğunu şimdi fark ediyordu Minho'nun kendisini ne kadar uzun süre sevdiğini, beklediğini, önemsediğini ve şimdi anlıyordu rüyasında neden ağabeyinin öyle şeyler söylediğini. Aniden içini bir huzur kapladı Kibum'un mutlu olduğunu hissetti uzun zaman sonra ilk kez umutlar yeşerdi içinde. Aklına gelen fikirle keyiflenmişti kıyafetleri olduğu gibi bırakıp oturma odasına koştu. Koşan adam görüntüsünden sonra da çizmişti Minho'yu Kibum hemde defalarca... Kitaplığın üst rafına gereksiz belgelerin içine attığı resimleri bulunca derin bir nefes verdi. Hazırlanması gerekiyordu iyi görünmesi ve Minho'ya resimleri gösterip bir tek sen değilsin demesi gerekiyordu. Koyu renk pantolunun üzerine ve beyaz bir gömlek giymeye karar verdi ciddi görünmek istiyordu. Saçlarına nasıl şekil vereceğini bilemeyince dağınık bıraktı zaten yüzüne en çok o hal yakışıyordu. Çizdiği tüm Minho'ları yanına alıp evden çıkacaktı ki kapı çaldı. Genelde misafir gelmediği için şaşırmıştı kapıyı açtığında karşısında postacı görünce daha da şaşırdı.

" Kim Kibum adına paket var." dedi postacı ve Kibum benim dermiş gibi başını sallayıp kimliğini gösterdi. Postacı paketi teslim edip iyi günler dileyerek kapıdan ayrıldı. Kibum pakete sarılan ambalajın üzerindeki ismi okuyunca nefesinin boğazına takıldığını hissetti. "Choi Minho"
Heyecanla paketi açtı ancak içinden resim çantası çıkınca şaşırmıştı. Öyle ki Kibum bunu Minho'nun evinde bıraktığını bile bilmiyordu. Çantayı açıp içine bakınca gördüğü ilk resim sokak lambası altında birbirine sarılmış iki erkeğin resmiydi. Yeni yılda eve dönünce ilk kez konuştuğu zaman sarılmıştı Minho ona ve bu resmi hatta aynı resmin diğer kopyalarını ona hayatının gerçeklerini anlattığı gün çizmişti. Eğer Minho bu resmi görmüşse ve ona rağmen kendi vermek yerine böyle bir yolu tercih ediyorsa vazgeçmiş demekti, Kibum'u sevmekten vazgeçmiş demekti.

İçini büyük bir korku kapladı Kibum'un öyle ki Minho'yu sevdiği kadar büyüktü korkusu. Diğer resimleri de çantasına koyup evden çıktı ve koşturmaya başladı. Koşturmak hayatında yapmayı en sevmediği şeylerden biriydi ama eğer ucunda Minho varsa tüm ülkeyi bile koşturarak geçebilirdi. İlk koşturduğu zaman geç kalmıştı Kibum ağabeyine yetişmeyi başaramamıştı, en azından veda edebilmişti ama son bir kez sarılmayı başarmıştı. İkinci koşturması can yakıcıydı eğer Minho'dan yeterince uzaklaşmazsam bir daha bırakmam diye düşündüğü için kaçmıştı. Şimdi yine koşuyordu çünkü Minho'ya yetişmesi gerekiyordu herşey için çok geç olmadan yetişmesi gerekiyordu.

Kan ter içinde kalmıştı ama Minho'nun evine varmıştı Kibum zile basıp birkaç kez kapıyı yumrukladı. Minho yapılan gürültüye anlam veremediği için şaşırmıştı ama kapıyı açtığında karşısında Kibum'u görünce daha çok şaşırdı. Kibum Minho'yu görünce elindeki çantayı atıp içeri girdi izin alacak kadar kibar davranamazdı çünkü gözleriyle görmesi gerekiyordu. Minho iyice şaşırmıştı neler olduğunu anlayamıyordu. Eğilip yerden çantayı içeri aldı ve kapıyı kapadı Kibum çoktan içeri girmişti. Çanta elinde Kibum'un peşinden gitmeye başladı ve Kibum'un doğruca o odaya girdiğini görünce kızdığını hissetti ne yani Kibum şimdi bütün resimlere mi zarar vermeye gelmişti.

Odanın kapısını açar açmaz mutluluk ve şaşkınlıkla elini ağzına götürdü ve rahat bir nefes aldı Kibum çünkü bütün fotoğraflar olduğu yerde duruyordu.
" Çok şükür, çok şükür buradalar. " dedi ve başından beri peşinden gelip neler olduğunu gören ancak anlam veremeyen Minho'ya döndü ve aralarındaki birkaç adımlık mesafeyi hızlıca kapatıp Minho'ya sarıldı,ellerini boynuna dolayıp gözlerini kapadı. Her nefes aldığında Minho'nun kokusunu içine çekiyordu ve gerçek olduğunu hissetmek için daha da sıkı sarıldı.
" Benden vazgeçmemişsin. Beni sevmekten vazgeçmemişsin. " diye konuştu Kibum Minho'nun boynuna doğru.

Hala ne olduğunu anlamamıştı Minho ama onunda elleri Kibum'un bedeni ile buluştu.

AN: Eğer biraz daha kavuşamasalardı artık kendimi taşlayacaktım ya da artık siz okumayı bırakacaktınız çok şükür hiçbirine gerek kalmadan birbirlerini buldular ^^ Yani şimdi Minho'nun karakalemlerini görmek ister misiniz diye soracağım ama kimse Kibum'un fotoğraflarına ilgi göstermemişti neyse yine aynı şekilde isteyen olursa belirtsin özel olarak göndereceğim :) Şiir Kemalettin Kamu'nun Kimsesizlik şiiri geçen sene sınava hazırlanırken görüp beğenmiştim burada paylaşmak kısmetmiş ama ufak değişiklikler yaptım isteyen orijinaline bakabilir. ^.^ Önümüzdeki iki hafta vize haftam olduğu için pek buralarda olamayabilirim yani o zamana kadar idare edin kızlar ama sakın MinKey'siz kalmayın ^^ Daha fazla saçmalamadan uzaklaşıyorum artık bana bol bol şans dileyin ihtiyacım olacak, sizi seviyorum

Kamera LensiWhere stories live. Discover now