BÖLÜM 6

217 25 3
                                    

Gözlerimi açtığımda saat üçe çeyrek vardı. Gecenin yorgunluğuna dayanamayıp bir saati aşkın bir süredir uyumuştum demek ki. Harika.

Hızlıca dolaba yöneldim ve bir tayt, siyah sporcu sütyeni ve bol bir tişört kapıp giyindim. Ayakkabı bölümünden de siyah spor ayakkabıları alıp ayağıma geçirdikten sonra ilk antrenmanım için hazırdım. Çantamı kaptığım gibi koşar adım merdivenlere yöneldim. İkişer ikişer basamakları inerken bir yandan da saçlarımı toplamaya çalışıyordum. Konsey binasının arkasına ulaştığımda Adrian'ın bahsettiği alanı ve tek katlı yapıyı gördüm. Hemen kapıya doğru yöneldim ve kapı spor salonlarının kendine has sesiyle içeri doğru açıldı. Alexander elindeki kılıçlarla antrenman yapıyordu. Bol bir eşofman ve siyah bir atlet giymişti. Beni görünce durdu.

"Tam vaktinde. Çantanı şuraya bırak da hemen başlayalım."

Çantamı bankın üzerine bırakırken gözlerim Alexander'ın elindeki kılıçlardaydı.

"İlk antrenmanımda bana kılıç kullanmayı mı öğreteceksin?"

Alexander sırıttı. "Kendini öldüresin diye mi? Kocaman bir hayır." dedi ve elindeki kılıçları sağındaki silah duvarına yerleştirdi. Burada gerçekten de her cinsten silah mevcuttu.

"Onlar Nyx ve Hemera. Yani gece ve gündüz. İçlerinde çok büyük güç barındırırlar ve bir Ruh Kapanı öldürmek için onlarla çizik atmak bile yeterli. Ama kullanmak için güçlü bir fiziksel kuvvet gerekir, göründüklerinden daha ağırdırlar. Sen ise o güce erişene kadar silah duvarının önünden bile geçmeyeceksin."

Sesinde itiraza yer bırakmayan bir ton vardı bu yüzden üstelemedim. Şimdilik...

Antrenman Savaş eğitimi almaktan daha çok kondisyonumu arttırmaya yönelikti. Salonun içinde sayısız tur koştuktan sonra kendimi matların üzerine zor attım. Ben sırt üstü yatarken Alexander bana yaklaştı.

"Bunun savaşmama nasıl yardımı olacak anlayamıyorum."

Alexander güldü. "Bu savaşman için değil, kaçman için. Tanıştığımız geceyi hatırla. Bize ayak uyduramayacağın için seni taşımak zorunda kaldık. Olası bir savaşta birilerinin seni taşımasını bekleyemezsin."

Haklıydı. O gece Hector beni taşırken ben de onlara ayak uyduramayacağımı hissetmiştim. Ama yine de titreyen bacaklarım ve kızarmış suratım bu antrenmandan pek hoşnut değildi.

Sonraki saatlerde savunma hareketleri üzerinde çalıştık ve ben kendimi savunamadığımı fark ettim. Alexander her vurduğunda kendimi sere serpe yerde buluyordum.

"Kollarını sağlam tutmuyorsun. Ayaklarını yere sağlam bas ve kollarını hiç hareket ettirme. Hareketlerimi takip edersen ne yapacağımı yüzümden, vücudumdan anlayabilirsin."

Alexander bunu dedikten sonra tekrar saldırı pozisyonunu aldı. Ben de savunma pozisyonu almaya çalıştım. Önce kolları ile saldırdı, bu saldırıların karşısında kendimi savunmayı başarabildim. Kollarına bakarken ayağını öne aldığını gördüm ve beni yere seremeden zıpladım. Ama sonrasını göremedim...

Her şey çok hızlı oldu. Ben zıplayıp tekrar yere konduktan sonra gelen darbeleri engellediğime sevinirken Alexander hiç durmadı ve diğer ayağıyla karnıma bir tekme attı. Kollarımın düzeni bozulduğu için kendimi koruyamadım ve soluğu yerde aldım.

"Ah!"

Alexander korkuyla yanıma geldi ve beni yerden kaldırıp oturur pozisyona getirdi.

"İyi misin? Neden pozisyonunu korumadın?"

- RUH SERİSİ-     UYANIŞWhere stories live. Discover now