1.bölüm

748 54 18
                                    


Ne kadar "Hayıırr!" çığlıkları atsam da Brahms durmuyordu. Her bağırışım da Malcolm'a daha sert vurarak onu bayılttı. Yavaşça başını kaldırdı, bana doğru baktı. Sakin ve çocuksu bir ses ile "Greta!", dedi

"Gitme! Geri dön, Uslu duracağım! Uslu Duracağım!"

Sesli bir şekilde "Hayırr!" Dedim.

"Hayır Greta! Geri dön! Geri dön! Beni terk etme!"

O çocuksu sesi gitmişti adeta canavar sesine dönüşmüştü. Lanet olası kapı sonunda açıldı oradan ormana doğru uzaklaşmaya başladım. Arkadan gittikçe daha çok yükselen Brahms'ın sesi geldi :

"Gidersen onu öldürürüm! Onu da diğerleri gibi öldürürüm!"

Neredeyse bahçenin çıkış kapısına ulaşmıştım. Nedensizce durakladım. Birden Brahms'ın dedikleri, ailesinin mektubu ve onlara verdiğim sözler...hepsi kafamda uçuşuyor'du.

Ahh! Tanrım! Ne yapmalıyım ama... Ama Brahms'a ve ailesine onu bırakmayacağıma dair söz verdim. Hem benim yüzümden tekrar katil olmasına izin veremem. Hayır Malcolm'ı öldürmesine izin veremem. Bunu yapamam.

Toparlanıp eve geri döndüm. Sessizce içeriye dahil oldum. Karşıma çıkan ilk çekmeceği açtım ve içindeki tornavidayı elime aldım. Yavaşça ilerlemeye başladım,

Gözüm, içinde Cole'un baygın olduğu odaya değdi, içimden burada nasıl kalacağım düşünceleri dönerken sağ tarafımdan Brahms'ın gölgesi belirdi. Ona taraf döndüm. Sakinleşmesi için ağzımdan şu cümleler döküldü :

"Senin için geri döndüm Brahms"

Yavaş ve keskin nefesler alarak bana doğru geliyordu. Kekelemeye başladım ama cümlelerime devam ettim.

"Seni terketmeyeceğimi söylemiştim değil mi?"

Daha çok yaklaşmıştı. Başımın üstünde nefes aldığını hissettiğim anda daha çok gerildim. Tüm cesaretimi toplayıp ona "Brahms!" , diye bağırdım. Ürktü ve geriye çekildi.

"Uyku zamanı Brahms" , beni dinleyecek miydi acaba?

"Gidiyoruz hadi! Kuralları biliyorsun"

Sakin adımlar ile beni takip etmeye başladı. Ev o kadar büyüktü ki odaya varamayacağız diye endişeleniyordum.

Evet sonunda odaya gelmiştik. Işığı açarak Brahms'ın elindeki levyeye baktım.

"Bırak elindekini Brahms!"

Başlarda bırakmakta istemsiz'di ama başka çaresi olmadığını biliyordu.

"Uyumaya hazırmısın?! Yatağa geç ve örtünün altına gir. Uslu bir çocuk ol Brahms ve hemen uyu"

"Öpücük!?"

Bu sözcük kanımı dondurmuştu resmen. Kurallara göre ona iyi geceler öpücüğü vermem lazım. Ahh! Sakin ol Greta sadece porselen maskeyi öpeceksin bu kadar. Diğerleri gibi ölmek istemiyordum, bu yüzden yapmalıydım.

İstemsiz bir şekilde eğilerek porselen maskeyi öptüm. Bunu gerçekten yapmıştım.

"Hadi bakalım öpücüğünü de aldın uyu şimdi, İyi geceler Brahms". Bu anormal durum'da her şey normalmiş gibi davranmaya çalışıyordum.

Odadan çıkıp kapıyı kapatıyordum ki Brahms seslendi :

"iyi geceler Greta, Yarın görüşürüz"

Tanrım! Bilerek mi yapıyor bunu? Onu hiç bir zaman görmek istemiyorum, ondan nefret ediyorum. Gücümü toparlayıp Malcolm'ı içeriye getirmem lazım'dı. Kim bilir ne haldeydi.

Yanına gidip içeriye getirmeye çalıştım. Ayakta zor duruyordu. Yaralarını temizlememe rağmen hiç tepki vermiyordu, gözlerini bile açmıyordu. Yaşıyan ölü gibiydi.

Keşke Cole içinde aynısını söylesem ama o çoktan ruhunu teslim etmiş bir cesetdi. Ağlamamak elde değildi.

Cole'u sevmiyordum, hatta bana geçmişte yaşattıklarından dolayı ondan nefret ediyordum ama ne olursa olsun böyle olmamalıydı. Ölmemeliydi. Böyle oturarak ve ağlayarak elime bir şey geçmeyecek biliyordum.

Bu yüzden göz yaşlarımı sildim ve ayağa kalktım. Evin arka kapısından Cole'u dışarı çıkarıp onu huzura kavuşturmam lazımdı. Ses çıkarmamaya gayret gösteriyordum.

Yanıma kürek aldım, önce bahçeye doğru sonrada Cole'u ormana doğru sürüklemeye başladım. Boş bir alan bulduğumda durdum ve kazmaya başladım.

Küreği o kadar sert toprağa bastırıyordum ki, sanki tüm suç toprağınmış gibi hıncımı alıyordum. Cole'u yavaşça kazdığım çukura bıraktım sonrada çukuru kapattım. Bunu benim yaptığıma inanmak istemiyordum.

Kendi ellerimle eski sevgilimi gömdüm. Ne kadar da trajikomik değil mi?

"Özür dilerim Cole...böyle olmasını bende istemezdim. Buraya gelmemen gerekirdi. Umarım huzur içinde uyursun"

Yanaklarıma doğru süzülen gözyaşlarım ile birlikte eve doğru koşmaya başladım. Vardığımda ise banyoya doğru yöneldim.

Yüzümü buz gibi suyla yıkadım ama sakinleşemiyordum. Nefes-nefese kalmıştım, o kadar karışık duygular yaşıyordum ki.

Bütün hayatım gözümün önünden geçiyordu.

Ben.. Ben burada ne yapacağım? Hayatım bir katile bakıcılık yaparak mı geçecekti?! Ya bana da bir şey yaparsa. Az önce ya, az önce ellerimle ceset gömdüm ben.

Artık sakinleşmem lazımdı ama beni motive edecek hiç bir şey yoktu. Olanları kabul etmem ve burada kalmam gerek. Ne olursa olsun. Ama böyle bir durumda hangi insan sağlıklı düşünebilirki?

Odama gittim yanıma battaniye aldıktan sonra aşağıya indip Malcolm'ın üstünü örttüm, derin bir nefes aldım ve koltuğa oturdum.

Popomun altında bir şey beni rahatsız ediyordu. Tabi ya arka cebime sakladığım tornavidaydı. Çıkardım ve elime aldım. "Neden onu öldürmedim ki?!"

Ah! Saçmalama Greta, böyle bir şey yapsaydın ondan ne farkın kalırdı ki? Sende bir katil olurdun. "Ne saçmalıyorum ben!", diyerek tornavidayı yere fırlattım. Çok uykum gelmesine rağmen uyayamazdım. Ya Brahms gelirse. Bu geceyi sabahlamam gerek.

Aklım ve kalbim zıt şeyleri söylüyordu. Kalbim burada kalmamı söylerken, aklım ise, tam tersini kaç git buradan diyordu.

Burada onun ile kalmak benim kaderim'di sanırım. Evet öyleydi. Bu güne kadar hep aklımı dinledim ama elime geçen hiç bir şey olmadı bu sefer kalbimi dinleme zamanı gelmişti sanırım.

Buraya ve Brahms'a alışmam biraz kolay olmayacak hatta çok zor olacak ama kalacağım. Ben burada kalmazsam Malcolm'a zarar gelecek. Buna izin veremem. Benim yüzümden bir kişinin daha can vermesine şahit olamam.

Maskenin altındaki Brahms.. gerçek Brahms nasıl biri?, maskenin altında nasıl biri var bilmiyorum ama ben ondan nefret ediyorum.

Acaba ne yapıyor şu an uyudu mu? belkide beni izliyordur. Bunun düşüncesi ile uyuyamamıştım, sabahın ilk ışıklarını görene kadar.

*****************

Bilgilendirmeğğ:


(Evet bunu okuyan güzel insan yazdığım ilk kitap olduğu için yazılım yanlışları, hatalar yada gereksiz sahneler olabilir kendimi geliştirmeye ve olabildiğince düzeltmeye çalışacağım ve bu kitabı anlamanız için önce "The boy 1" ve "The boy 2" filmini izlemenizi tavsiye ederim:))

Maskenin ardındaki masumiyet. Where stories live. Discover now