35| I'm gonna love you 'til

5.6K 644 1K
                                    

Merhabalar, sizleri çok çok çok özledim ve tam gaz devam etmeye geldim sonunda💕

Bölüm şarkısı için jealousy, jealousy diyelim bakalım🐰

Umarım buradasınızdır ve yorumlarınızı eksik etmezsiniz ✊🏻 İyi okumalarrr

Eve kıpkırmızı bir suratla girdiğimde, daha doğrusu girdiğimizde evde kimsenin olmaması işimize yaramıştı. Babalarımdan herhangi birine yüzümüzün halini ve bunun sebebini açıklamak fazlasıyla zor olurdu.

Namjoon babamın vereceği tepkiyi kestiremiyordum. Oturup ağlayabilirdi benim oğlum ilk öpücüğünü mü verdi diye. Belki de günlerce depresyona girer beni evlendirdiği rüyalar görürdü. Seokjin babam yüzde doksan ihtimal dalga geçer her yere bunu sıkıştırırdı.

Ve işin bir de sevgili olma kısmı vardı. Nasıl olmuştu bilmiyordum ama ben babalarıma hala Jeongguk ile sevgili olduğumu söyleyememiştim. Bunu onlara güvenmediğimden, ters tepki vereceklerini düşündüğümden falan yapmamıştım.

Tam tersi çok mutlu olacaklardı ve sürekli bu konu hakkında konuşup yarın evleniyormuşum gibi davranacaklar, beni utanca boğacaklardı. Bu yüzden bir süre sessiz kalmaya karar vermiş, evimde utanmadan geçireceğim son özgür günlerimin tadını çıkarmaya bakmıştım.

Bir süre bu utancı yaşamamak en iyisiydi.

Jeongguk ile el ele evimize girerken, kapıyı açarken bile ellerimiz ayrılmazken, ayakkabılarımızı çıkarmaya çalışırken bile ilk el ele tutuşmayı deneyip sonra zorla ellerimizi ayırırken ve bunca şey olurken sessiz kalıp konuşmama yemini etmişken her şey yeterince utanç vericiydi zaten.

Kendimi çok ilginç hissediyordum. Bir hafta boyunca hissetmediğim farklılığı şimdi hissediyor, sevgili olduğumuzun daha çok farkına varıyordum. Bu durum sanırım Jeongguk için de geçerliydi.

Sabahtan beri beni arsızlığıyla çıldırtan çocuk sus pus olmuş, kıkırdamak ve gözlerini gözlerimden kaçırmaktan başka bir şey yapamaz olmuştu. O utanınca ve bu hale girince ben daha çok utanıyor, daha çok gözlerimi kaçırıyordum.

Salak ile avanakmışız gibi hissediyordum. Dışardan bakan birinin bunu düşüneceğine emindim.

Ama kalbim o kadar güzel atıyordu ki önceden hızlı diye nitelendirdiğim atışlar isim değiştirmiş güzelleşmişti sanki. Dünya gözüme daha da bi renkli geliyordu. Ya dünya şu an olduğundan daha renkliydi ya da tüm sihir Jeongguk'un pembe dudaklarının parıltısını dışarıya fazla yaymasıyla oluşan bir göz yanılmasındaydı.

En sonunda odama geçebildiğimizde Jeongguk odama ilk defa gelmiş gibi şaşkınca odamın ortasında dikildiğinde buna bir el atmam gerektiğini anladım ve gülerek onu bu halinden kurtardım.

"Sana kıyafet vermemi ister misin?"

Jeongguk dudaklarını büzüp başını salladı. Bakışlarımın dudaklarına kaymasını engelleyemedim. Ne yani bundan sonra hep böyle mi olacaktı? E ama Jeongguk bu hareketi çok sık yapıyordu! Bana yazıktı!!!

"İsterim de sen kıyafetlerini paylaşmayı sevmiyordun?"

Dolabıma giderken gözlerimi devirdim.

Mister Right | Taegguk ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin