❇️-21-❇️

333 45 28
                                    

Tamamen önümdeki tabağa bakıyordum. Kafamı kaldıramıyordum çünkü fazlasıyla utanıyordum. Herkesin önünde üzerimi değiştirdiğini söylemişti. Yüzlerine bakamıyordum.

Kimseden ses çıkmazken birinin kahkahasını duydum.

"Ay bu ortam beni gerdi. Neyse Wooyoung. Daha tanışmadık sanırım." Kafamı kaldırdım ve konuşan turuncu saçlıya baktım.

"Ben Song Mingi. San'ın hem koruması hem arkadaşıyım. Aslında hepimiz öyleyiz." Ona karşı gülümsedim.

"Beni sanırım hepiniz tanıyorsunuz" dedim yüzlerine bakarak. Kafalarını sallayarak önlerindeki yemeklere geri döndüler. Karşımdaki mavi saçlı konuştu bu defa.

"Ben Kim Hongjoong. Kolun nasıl oldu?"

"Şey aslında pek oynatamıyorum. Biraz sızlıyor." San anında yemeğini bırakarak bana döndü.

"İyi misin Wooyoung? Hongjoong normal mi bu?"

Karşımızda oturan mavili gülümseyerek çubuklarını San'a doğrulttu.

"Biraz sakin ol San. Ölmüyor. Ağrısı var ve bu da çok normal. Oynattıkça sızlar. Yemekten sonra bir ağrı kesici alır sadece."

San elimdeki çubukları kendi eline aldı. Sağ omuzum yaralanmıştı. Ve ben sağlaktım. Yemek yerken zorlanmıştım. Ama San'ın benim tabağımdakilerden çubuklarımla alıp ağzıma tutması hiç de normal değildi. Daha çok utanmama neden oluyordu.

"San napıyorsun?" Kaşlarımı çatarak ona bakarken o bana dönmüş tüm ciddiyeti ile yemeği bana tutuyordu.

"Aç ağzını ben yedireceğim. Daha fazla kolun ağrımasın."

"Kendim yiyebilirim San."

"Kımıldama ve ağzını aç Woo."

Bana seslenme biçimi çok hoşuma gitmişti. Şu an kalbim delicesine atarken ağzımı açtım ve yemeyi yedirmesine izin verdim. Ne ara bu kadar yakınlaşmıştık anlamıyorum. Hatta şu an neydik onu bile bilmiyordum. Ağzıma teker teker verdiği yemekleri yerken başka biri daha konuştu.

"Ben Park Seonghwa. Evde yemekleri ben yaparım genelde. Nasıl olmuş?" San'ın ağzıma fazlasıyla verdiği yemeyi çiğnemeye çalışırken çaprazımda oturan silahlı sarışına döndüm. Konuşamadığım için kafamı salladım ve elimi kaldırarak baş parmağımı gösterdim güzel olduğunu belirtmek amaçlı. O da bana gülümserken San kaldırdığım elimi geri indirdi.

"Hareket etme Woo." Şaşkınca ona döndüm. Bir kere sağlam olan kolumdu o.

"Vay be San ne kadar korumacı ve minnoş biri olmuş böyle." Tam konuşacağım sırada açtığım ağzıma yemeği sokan sana karşı kaşlarımı çatarak ağzımdakini yemeye başladım.

"Sana göstericem ben minnoşu Yunho."

"Aman atarlı şey. Neyse. Ben Jeong Yunho." Ona da gülümseyerek kafamı salladım. Bu defa yanında oturan başka bir sarışın konuştu.

"Ben Kang Yeosang." Onu nerede görmüştüm?

"Sanki seni daha önceden görmüş gibiyim?" San Söylediğimin üzerine hafif kıkırdayarak tekrar ağzıma yemek vermişti.

"Bu imkansız Woo." Dolu ağzımdan dolayı konuşamamıştım ama benim yerime Yeosang konuşmuştu.

"Sanırım okulun orada olan kavgada gördün. Yoksa daha önce karşılaşmadık." Evet haklıydı o zaman görmüştüm. Ama sanki başka zaman da görmüş gibiydim.

"Madem herkes kendini tanıttı bari bende tanıtayım. Ben Choi Jongho."

Yanımdaki kırmızılı da kendini tanıtınca herkesi tanımıştım artık. San ağzıma tekrar yemek uzatırken kendimi geriye çektim.

Hidden Screet / Woosan Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt