❇️-14-❇️

373 51 33
                                    


Sessiz adımlarla ilerlerken yaşadığım sokağa geldiğimizi fark ettim. Bakışlarımı ona çevirdim. Güzel bakışları altında geri önüme döndüm. Bugün olanları hâlâ anlamış değildim. Kafam karışmıştı. En çok da korkmuştum. Dehun düşündüğümden daha tehlikeli çıkmıştı. Ama yanımda yürüyen San ondan daha tehlikeli gibi görünüyordu. Sıkıca tutunduğum kıyafetin sahibi yerinde durduğunda bende durdum. Bakışlarımı yüzüne çevirdim tekrar ve o ise ona tutunduğum elime. Yavaşça elimi çektim. Ama kendime çekemeden bu sefer o tutundu elime.

"Seni koruyacağımı söylemiştim."

Evet, söylemişti. Ama ben sadece beni kandırdığını düşünmüştüm. Ona güvenmemiştim.

Söylediklerine karşı kafamı salladım. Ağzımı açarsam konuşamazdım. Bunun için sessiz kaldım. O ise buna karşı gülümseyerek elimi bıraktı. Bir süre boş sokakta birbirimize baktık. Arkamı dönmeden önce ona küçük bir gülümseme gönderdim ve dairemin olduğu binaya doğru yürüdüm. Kapının yanına gelince son kez bir bakış atarak binaya girdim.

Dairenin kapısını açıp kendimi içeri attım. Elimi kalbime atarak kapattığım kapıya yaslandım. Ayaklarımın beni daha fazla ayakta tutamayacağını anladığım anda kayarak yere oturdum. Yaşadığım şeyleri anlayamıyordum. Özellikle de San'ı.

Beni neden koruyordu?

Kalbim delicesine atarken gözümü kapatıp kafamı arkamdaki kapıya yaslayarak bana acıdığı için iyi davranmamış olmasını diledim.

Peki Dehun'un söyledikleri? Ben San'ın dikkatini mi çekmiştim gerçekten?

Kalbim delicesine buna inanmak istiyordu. Bu ihtimalin gerçek olması her ne kadar düşük olsa dahi inanmak istiyordum.

San yakışıklı ve anladığım kadarıyla otoriter biriydi. Her ne yönden bakarsam bakayım onun dikkatini çekmiş olduğumu düşünmüyordum. Okulda hatta sınıfta benden kat ve kat daha iyileri vardı. Her ne kadar bütün olayı dış görünüşe bağlamış olsam da hiç konuşmuşluğumuz olmadığı için karakter ile ilgili bir durum olamazdı bile. Bende bir şey bulmuş olamazdı. Benim gibi birinde. Kabul etmek istemesem de gerçekten de acınası biriydim. Ailemden kalan son para ile kiraladığım bu izbe sokaktaki yıkık binadaki dairede yaşıyordum. Param olmadığı için bir lokantada çalışıyordum. Ne karakterimin ne de dış görünüşümün o kadar iyi olduğunu düşünmüyordum. Okulda ezilmiş, dövülmüş hatta tacize bile uğramıştım. Tamamen acınası biriydim. Bana acıyor muydu yoksa?

Peki ben? Ben nasıl ona aşık olmuştum? Görünüşünden insanları yargılamayacak biri olduğunu söyledikten sonra ben onun dış görünüşüne mi aşık olmuştum?

Onun görünüşüne aşık olmuş olamazdım. Bu sadece etkilenmek olurdu. Bu onu her gördüğümde kalbimi son hızla atmasına neden olan bir şey değildi. Bu onu daha fazla tanımak istememe neden değildi. Bu davranışları ne olursa olsun onu kabul etmeme neden değildi. Bunların hiçbiri ondan etkilenmem için bir neden değildi. Bunlar ona aşık olmamı sağlayan nedenlerdi. Onu daha fazla tanımak istiyor, hakkında her şeyi öğrenmek istiyor ve onu her haliyle kabul etmek istiyordum. Bazılarına göre nedensiz bir sebepti ama onu görmek günümü güzelleştiriyordu. Ailemden sonra hayatımda olan boşluğu sadece varlığı ile doldurmuştu. Onu görmem bile yüzümde küçük bir gülümsemeye neden oluyorken ondan sadece etkilendiğimi söyleyemezdim.

Saçlarımdaki ellerimi sinirle karıştırdım. Ağrıyan başımı ovalayarak oturduğum kapı ağzından kalktım. Yüzümü yıkayarak kendime gelmeye çalıştım. Üzerimdeki kıyafetleri çıkarıp bir kenara bıraktım ve bol açık mavi kot ile bol bir tişört giydim üzerime. İlk önce okula uğrayarak eşyalarımı almam gerekliydi.

Hidden Screet / Woosan Where stories live. Discover now