❇️-9-❇️

390 54 31
                                    

Elimdeki son tabağı da masaya koydum ve arka tarafa geri döndüm. Şef Jung bile yemek yapmayı bırakmıştı. Kapanma saati geldiği için içerideki müşterilerin gitmesini bekleyecektik.

"Sen niye bekliyorsun ki Woo. Senlik bir şey kalmadı. Gidebilirsin." Kafamı sallayarak bekleme odasına gittim. cebimdeki anahtarla dolabımı açtım. Üzerimdeki önlüğü çıkarıp yerine astım ve çantamı ve şapkamı alarak dolabı geri kapattım. Sessizce arka kapıdan çıktım. Eve doğru ilerlerken yol üstünden bir markete uğradım. Bir iki paket ramen alarak çıktım. Bir an önce eve gitmek istiyordum çünkü hava baya kararmıştı. Korkmaya başlamıştım.

Hızlı adımlarla dairemin olduğu sokağa girdim. Ama hızlı adımlarım koşmaya dönmüştü. Binaya girene kadar koştum. Hızla olduğum kata çıktım ve yarı yolda çantamdan çıkardığım anahtarla hızla kapıyı açarak kendimi içeri attım. Normalde olan korkum iki katına çıkmıştı. Bu beni baya zorlayacak gibiydi.

Çantamı küçük koltuğumun üzerine attım ve mutfağa girdim. Elimdeki poşeti tezgaha bıraktım ve küçük bir tencereye su koyarak kaynamasını bekledim. Dolabımın karşısına geçip üzerimdeki sweati çıkararak kapaktaki aynadan kendime baktım. Bir iki yara kanamış ve kırmızı kan sargının üzerinden belli oluyordu. Bol pantolonumla kaldım sadece. Evdeydim nasıl olsa. Hızla yemek yiyerek sargıları değiştirmeliydim. O zamana kadar terlemiş bedenimin hava almasına izin verdim. Ama bir dahakine lokantaya giderken sweat yerine bir tişört ve ceket giymeliydim. Mutfak o kadar sıcaktı ki bunalmıştım. Ceketi çalışırken rahatça çıkarabilirdim.

Duyduğum sesle mutfağa girdim ve kaynayan suya rameni ve soslarını koydum. Buğulanan gözlüğümü ise çıkarıp masaya bıraktım. Diğer paketleri de daha sonrası için kaldırdım. Uzun zamandır bir şeyler izlemiyordum. Cebimden telefonumu çıkararak herhangi bir video açtım. Normalde yalnız yaşamaya başladığımdan beri sırf evin içinde bir ses olsun diye bir şeyler açardım ama şu aralar kafam çok dolu olduğu için bunu umursamıyordum.

Ramen pişince büyük bir kaseye koyarak koltuğa geri oturdum. Karşımdaki yatağımın yanındaki duvara baktım. Dudağım hafif havalandı. Derin bir iç çekerek yemeğimi yediğim yerde resimleri izlemeye devam ettim. Sanırım bana neşe veren şeyi bulmuştum.

Boş ramen kasesini masaya bırakarak tekrar dolabımın önüne geçtim. Aynadan bakarak sargıları çıkarmaya çalıştım. Zar zor sardığım sargıları yine zar zor çıkarıyordum. Sargılar bile ter kokuyordu. Bütün pamuk ve sargıdan kurtulunca hiç düşünmeden kendimi banyoya attım. Altımdaki kıyafetlerden de kurtulup soğuk suyu açtım. Yaralarıma çarpan su yüzünden bağırmamak için kendimi zor tuttum. Kendimi sıktım. Akan soğuk suya inat yanaklarımdan akan sıcak yaşlar ile derin derin nefesler aldım. Uzatmadan hızla halletmeliydim bu işi.

Saçlarımı köpüklerken boynumdan akan köpükler ile bedenim titremeye başlamıştı. Tekrar hızla suyun altına girdim ve tüm köpüklerden kurtuldum. İşlemi daha dikkatli bir şekilde tekrarladım ve yavaşça yaralarım dışındaki yerlerimi liflemeye başladım. Durulandıktan sonra hızla duştan çıkıp altıma bir şeyler giydim ve aynanın karşısına oturdum. Önüme koyduğum çantadan bol bol sargı, pamuk ve ilaç çıkardım. İlacı yaraların üstüne rastgele boşaltıp üzerine pamuk bastırdım. İlaç yaraları çok fena şekilde yakıyordu. Bir parça sargı bezini dişlerim arasında acıyla sıkarken Diğer sargıyla hızla pamuk bastırdığım yerleri sarmaya başladım. İlk önce boynumun etrafını sıkı sıkı sardım ve omuzumu da sardım. İnce olduğunu düşündüğüm için ağzımdaki sargı bezi ile de üstüne sarmaya devam ettim. Ellerimi arkaya atarak derin derin nefesler aldım. Ellerimi serbest bırakıp arkaya doğru uzandım. Başım yerde duran yatağımın üzerinde denk gelince sırtımı da soğuk zemine bıraktım. Yorgundum. Kalkmak istemiyordum. Canım yanıyordu. Tekrar gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.

Hidden Screet / Woosan Onde histórias criam vida. Descubra agora