❇️-19-❇️

319 44 42
                                    

Babamla olan konuşmamız biter bitmez hemen dediği gibi boya fabrikasındaki depoda sakladığımız malları kontrol etmeye gitmiştim. Kendimi bildim bileli uyuşturucudan nefret ederim.

Bütün malları kontrol ettikten sonra fabrikadan ayrılarak kendi evime gittim. Eve gelir gelmez bir şeyler yemiş ve daha sonra üzerimi değiştirmiştim.

Son defa aynadan kendime bakıp odamdan çıkarak aşağı kata indim. Elindeki çakı ile oynayan Jongho ve karşısında elindeki silahı temizleyen Seonghwa'ya bir bakış attım.

"İkiniz benimle geliceksiniz. Hazırlanın."

Jongho yüzündeki tuhaf gülümseme ile yerinden kalkarak kendi odasına doğru ilerledi. Hiç anlayamadığım bir tipti. Birçok insanın aksine bıçakları sever ve onlarla birlikte yaşardı. Onunla ilk defa bir arabayı bıçakla açarak çalarken karşılaşmıştım. Bir bıçağı en iyi şekilde kullanan insanlardandı. Kendine özel çeşit çeşit bıçaklarını koyduğu bir odası vardı bu evde. Aslında birçok adamımın evimde kendine ait bir odası vardı.

Seonghwa söylediklerimin üzerine sadece hızlı ve çevik bir şekilde parçalara ayırdığı silahını birleştirmişti. Kendisi uzman bir nişancıydı. Uzun ve ya kısa mesafeli atışlarda çok iyiydi. İftiraya uğrayıp atılmadan önce güvenlik şirketinde çalışıyordu. En iyisiydi.

Kendisine dışarda beklemesini söylediğim Mingi içeri girdi. Genelde nereye gidersem benimle birlikte gelirdi. Hem korumam hem arkadaşım dediğim insanlardandı. Kendisi her türden dövüş stilini bilirdi. Bildiğim tüm dövüş eğitimlerimi ondan almıştım.

"Yeosang aradı. Wooyoung'un çalıştığı yerde biri onu izliyormuş. Alıp almaması gerektiğini sordu."

Kendi seçtiğim adamlarımın asla bana ihanet etmeyeceğini bildiğim için onlarla herşeyimi paylaşırdım. Bu eve babamın adamları giremezdi. Kendi evimde casus istemezdim.

"Ani bir şey yapmadığı sürece izlemesini söyle. 1-2 saate Wooyoung'un işi biter. Onun eve sağ sağlim gittiğinden emin olsun. Daha sonra adamı bulsun."

Kolumdaki saate baktım. Dokuz da toplanacaktık ve şu an saat sekizdi. Mingi kafasını sallayarak dışarı çıktı. Jongho üzerinde deri ceketi ve üstüne birçok bıçak yerleştirdiği belli olan belindeki kemeri iler yanımıza geldi. Seonghwa da sadece elindeki silahını beline yerleştirerek yanımıza geldi. Başka bir yerde gizli silahı olduğuna eminim. Birlikte evden çıkarak arabaya bindik ve toplanacağımız alana doğru ilerledik.

********

"Yapacağımız anlaşma çok basit ama siz hâlâ bu konuda diretmekte ısrarcısınız. Biz malı vericez siz parayı. Bu kadar."

İçimdeki siniri sadece bir iki kelime ile sakince dökebiliyordum. Eğer bu işi bozarsam babamın her şeyi bana bırakma düşüncesi tamamen silinirdi. Olabildiğince sakin olmaya çalışıyordum. Ama bu gerçekten zordu.

"Nerede yapılacak teslimat peki?"

"Şehrin doğu çıkışına doğru giden yoldaki çamlık ormanda olacak. Sabah erken saatlerde teslimat yapılacak ve elimizden geldiğince hızlı bitirmeye bakacağız."

Susup adamların yüzüne bakınca hala saçma tavrının yerinde olduğunu anlayınca elimi masanın altında soktum ve ceketimin ucunu sıkıca kavradım. Yanımda elindeki çakısıyla oynayan Jongho'ya bir bakış attım. Bakışımı gayet iyi anlamıştı. Elindekini son defa çevirerek son hızla masaya geçirdi. Saplanan bıçakla tüm gözler ona döndü.

"Umarım bu saçma toplanma gerçekten teslimat hakkındaki şeyleri tekrar konuşmak içindir. Ya tuzak falansa ki hâlâ anlatılanları anlamayarak zamanımızı burada boşuna harcıyor olduğunuza bakarsak bir tuzak gibi duruyor. Siz ne dersiniz?"

Hidden Screet / Woosan Where stories live. Discover now