Bölüm 39

14.5K 1.1K 603
                                    

Merhabalar ve iyi günler

Nasılsınız bakalım, nasıl gidiyor?

Keyifli okumalar dilerim

Bir kaç saat önce doğan güneş, hafif aralık perdenin ardından odayı aydınlatırken, yastığa yaslı kolumun dirseğinden destek alarak hafifi yukarıdan hemen yanımda çıplak bedeniyle beyaz çarşaflar arasında uyuyan Jungkook'un yüzünü izliyordum.

Kiraz rengindeki dudakları gece boyunca benim dudaklarımın altında ezildiğini belli eden hafif bir şişliğe ev sahipliği yapıyordu. Öne doğru büzülü dudakları, hafif aralık ağzından görünen dişleriyle fazlaca öpülesi duruyordu. Jungkook çok güzeldi. Saatlerce tek bir kez dahi göz kırpmadan izleyebileceğim kadar güzeldi hem de. Ona bakarken bile içim gidiyor, nefesim boğazımda takılı kalıyordu.

Jungkook nefes kesiciydi. Özellikle beyaz çarşaflar arasında çıplak bir şekilde uyuyorken.

Yüzümde bir türlü silemediğim bir tebessüm varken bir süre daha onu izledim. Bakışlarım dudakları, hafif kabuk bağlamış mührü, ve çarşafın açık bıraktığı beyaz teninde dolanıp duruyordu.

Ânın gerçekliğine inanmak benim için çok zordu. Zihnim bir türlü mührümü taşıyan Jungkook'un masumca yanımda uyuyor olmasını kabullenemiyordu. Baya bir uzun olan geceyi ise ısrarla reddediyordu. Jungkook'la yaşadığım her şey aklımın alamayacağı kadar güzel bir seviyedeydi. Aklımın sınırları dışındaydı.

Boşta olan elim havalandı ve bir tüy hafifliğinde yanağındaki yara izine temas etti. Tenlerimiz sadece bir kaç saniyeliğine temas etmişti fakat bu bile kalbimin hızlı çarpması için yeterliydi. Gece boyunca vücudunun dokunmadığım tek bir yeri dahi kalmamıştı. Fakat yine de sanki ilk kez ona dokunuyormuş gibi hissetmekten kendimi alı koyamıyordum.

Up uzun gecede benim için hiç şüphesiz iki an unutulmazdı. İlki Jungkook'u mühürlediğim andı. Omegasını göğsümde hissettmek beni ağlayacağım bir seviyeye getirmişti nerdeyse. Göğsümün içinde saklıyordum onu. Artık onun eşiydim. O ise benim biricik omegamdı.

Bir diğer an ise Jungkook'u yıkadığım andı. O kadar yorgun düşmüştü ki gözlerini açık tutamıyor, vücudunun dengesini sağlayamıyordu. Narin bedenini kucağıma alıp banyoya taşımıştım. Uyukladığı için kucağımda kısa bir duş aldırmış, bütün bedenini temizlemiştim. Başından aşağıya doğru akan ılık su dahi uyuklamasına engel olmamıştı.

Vücudunu temizleyip tekrardan kucağıma aldığımda yanağını omzuma yaslayıp, bir koala gibi sıkıca bana sarılarak uyumaya devam etmişti. Bu hâlleri karşısında elim ayağımın birbirine dolaşması kaçınılmazdı. Üzerimdeki etkisi fazlasıyla yoğundu.

Çıplak, bir melek güzelliğindeki bedenini beyaz çarşaflar arasına bıraktıktan sonra yanına uzanmış ve onu hızlıca kollarımın arasına almıştım. Gece boyunca da pozisyonumuz hiç değişmemişti. Başı göğsümde, ılık nefesleri tenime çarparken öylece huzurlu bir şekilde uyumuştuk.

Minik, öne doğru büzülü dudaklarını bir kaç kez şapırdattı. Sonra ise elleri birer yumruk haline geldi ve göz çukurlarını buldu. Tıpkı uykudan yeni uyanan bir bebek gibi gözlerini ovaladıktan sonra gözlerini yavaşça araladı. İlk gördüğü şey kendisine yakın bir mesafeden yukarıdan bakan ben olunca hafif şaşırdı. Öyle tatlıydı ki ona karşı koyamıyordum. Sürekli öpesim vardı ve asla ona doymuyordum.

Yüzümdeki gülümseme büyürken, "Günaydın bebeğim." Dedim ve dudaklarına küçük bir öpücük bıraktıktan sonra geri çekilip, eski konumuma geldim. O ise daha da büyüttüğü gözleriyle hâlen bana bakıyordu. Yeni uyanmışlığın verdiği bir sersemlik vardı üzerinde. Şaşkın hali bile fazlasıyla tatlıydı.

I Want Only You | Taekook Where stories live. Discover now