20.BÖLÜM: İKİ BEDEN TEK RUH

Mulai dari awal
                                    

"Boşanmayı bekleyemeyecek kadar kör sevdaya mı düştün?" Nejat her ne kadar kontrollü bir seste konuşsa da öyle hissetmediği o kısılan gözlerinden belli oluyordu. "Adımızın çıkmasını umursamayacak kadar gözün mü döndü? "

"Bir türlü kabul etmediğin davayı şimdi işine geliyor diye koz olarak kullanmaya çalışma," bu ikiyüzlülüğüne inanamayarak gülerken büyük bir nefret içindeydim ama bu sadece ona karşı değildi. "Böyle bir şeyin olmayacağını daha dakikalar önce söyleyen sen için değil aylarca beklemek, bir dakikamı bile boşa harcamam. Umurumda bile değilsin,"

"Sen de benim umurumda değilsin," dedi oldukça sakin bir şekilde, birden arkasındaki koltuğa oturunca şaşırarak baktım ona. " Madem sen benim için dakikalarını harcayamıyorsun, aynı şey benim için de geçerli Arya Hanım. Bu evde, benim yanımda, benim istediğim şekilde kalacaksın ve yine benim istediğim gibi bir hayat yaşayacaksın," bacak bacak üstüne attı, acımasızlığı tüm benliğini ele geçirmişti. " Ne sen, ne de o hayatına aldığın adam umurumda değilsiniz. Artık sadece kendimi düşünüyorum ve sen de tüm çıkarlarımı elde edebilmek için gerekirse bütün ömrünü feda ederek benimle birlikte hayatını geçireceksin."

O sussa da cümleleri beynimde yankılanmaya devam etti. Hayatına aldığın adam... Bütün ömrünü defa ederek benimle birlikte hayatını geçireceksin... Sinirlerim bozulduğu için birden güldüm. Şu anda korkuyor muydum, endişeli miydim, şaşkın mıydım anlayamıyordum. Bana, beni umursamadığını tüm hücreleriyle belli eden bu adam karşısında donduğumu hissederken bir yanım hala ona karşı direnmem için beni dürtüklüyordu ama ben sanki nefes almayı bile bırakmıştım.

O, az önce sıraya girmiş cümlelerim bile yenilgiyi kabul etmiş gibi dağılmaya başladığı sırada sadece yutkunabildim, tanıdık bir kalp çarpıntısını göğsümde hissederken o mide bulantısı geri gelmişti. Hala bana bakan Nejat'ın ne planladığını tam olarak idrak edememiş olsam da o sanki amacına ulaşmış gibi birden o kadar ifadesizleşmişti ki bu hali beni büyük bir boşluğa düşürmesine neden oldu. Susarken bile üstümde etki bırakabilmesi beni yine ruhsuzca güldürdü, dudaklarım açılıp kapansa da havadan başka hiçbir şey dışarıya çıkamadı.

Geçen saniyeler içinde bu evden çıkamayacağımı anlamanın verdiği panik hissiyle birlikte kendime gelmeye çalışarak hızla arkamı döndüm, bastığım yeri hissedemeyerek salondan çıktım ve merdivenlere yönelerek basamakları inmeye başladım. Zemin altımda titriyor gibi hissederken korkuluğa tutundum ve dengesiz de olsa aşağıya inebildim, iner inmez karşımda duran çıkış kapısına koştum ve kulpu tuttuğum gibi aşağıya indirdim ama nafileydi. Durmadım, defalarca kere aynı hamleyi yaptım, kapı adeta açılmayacağını belli eden kulak tırmalayıcı sesler çıkarmaktan öteye gidemedi.

Bu anda artık daha da netleşen bir gerçek yüzünden paniğime korkum eşlik etti, zaten var olan öfkem de onlara eklenince birden yumruk yaptığım elimi kapıya geçirdim. Canım o kadar yandı ki ağzımdan acı dolu bir ses çıktı ama aldırmadım, bir kere daha demir kapıya vurdum, yine bağırdım ve yine vurdum. Gözlerimden akmaya başlamış olan yaşların nedeninin ne olduğunu anlayamayacak kadar karmaşa içindeyken zonklayan elimi yeniden kaldırdım ama bu sefer zemine değemeden biri beni durdurdu, daha ona bakmadan bunun Nejat olduğunu anladığım için hızla kendimi ondan çektim ve geri adım atarak uzaklaştım.

Beni boğan bir nefret içinde ona bakarken Nejat gördüklerinin şoku yüzünden donup kalmış ifadesiyle bir bana bir elime bakıyordu, onu zerre umursamadan yanından geçip mutfağın kapısına koştum ve içeriye girdiğim gibi telsiz telefona yöneldim, elime aldığım telefonun da kapalı olduğunu görmek bardağı taşıran son damla olmuştu. Hırs içinde telefonu bir kenara fırlattım, sadece ikimizin olduğu bu evde Zehra'yı bile göndermiş olmasına inanamayarak mutfaktan çıktım, Nejat artık aşağıda olmadığı için yukarıya çıkmış olduğunu düşündüm ve ben de hızla merdivenlere yöneldim.

MESELTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang