Düğümlenmiş kaderi yaralı ellerle açmaya çalışmak - Bölüm 13

Start from the beginning
                                    

"Harbi, adam çok yakışıklı. Minho hyungun yaşı kaçtı?"

"Ne yapacaksın yaşını Changbin?"

"Ya yaşı kaç, söylesene."

O gün spor salonunda olanlardan sonra üç gün geçmişti ve ben o günden beri 'Benden kaçamazsın' diyen Minho hyungtan köşe bucak kaçıyordum. Çocukça olduğunu biliyordum, olacakları göze alarak ona izin vermiştim ama korkuyordum. Gerçek anlamda bir anda büyünün tek bir parmak şıklatılmasıyla bozulacağından deli gibi korkuyordum. Ben Minho hyungu kaybetmekten deli gibi korkuyordum.

"Yirmi dört yaşında Changbin."

"Oha lan, 6 yaş var aramızda. Bu adam bizi nasıl ciddiye alıyor hâlâ anlamış değilim."

"Seni kim niye ciddiye alsın Changbin? Sen başkası olsan kendini ciddiye alır mıydın?"

Beomgyu kollarını göğsünde birleştirmiş Changbin'in yanında yürürken, Changbin Beomgyu'nun sözleri ile birlikte kaşlarını çatarak yüzünü ona dönmüştü. Yine bir okul çıkışı, yine gereksiz iki insan.

"Niye? Neyin varmış ki benim? Gayet de ciddiye alınacak birisiyim."

"Gay pornosu izlerken babasına yakalanıp bunun sayesinde gay olduğu ortaya çıkan seni kim ciddiye alsın Changbin?"

Bir anda gelen gülmeyle elimle ağzımı kapatıp kafamı çevirsem de bunu gören Changbin, hiç de yumuşak olmayacak bir şekilde kafama vurarak homurdanmaya başlamıştı. Ortaya çıkan gerçekler bazen çok utanç verici bir şekilde olabiliyordu.

"Jisung, hyungun gelmiş."

Younghoon kafasıyla okul çıkışını gösterince ben de kafamı gösterdiği yere çevirmiştim. Minho hyung, arabasına yaslanmış kollarını göğsünde birleşmiş bir şekilde olduğumuz kısma baktığını gördüğümde istemsizce dudaklarımdan bir küfür çıkmıştı. Küfrümü duyan çocuklar yüzüme garip bakışlar atarken derin bir nefes alarak yanına doğru yürüdüm. Sonsuza kadar kaçamayacağını sen de biliyordun Jisung.

"Merhaba hyung."

"Merhaba çocuklar, nasılsınız?"

"İyiyiz hyung, aynı işte. Son sene olduğu için dert bitmiyor."

"Çalışıyor musunuz?"

"Yalan söyleyip daha karizmatik görünmek isterdim ama hayır hyung, çalışmanın ç'si bile yok."

Yanına geldiğimizden beri çocuklar gülerek hyungla bir şeyler konuşurken ben kafamı bir saniye bile yerden kaldırmamıştım. Yüzünü görürsem aklıma o gün gelecekti ve ben düşüp bayılacaktım.

"Her neyse hyung, siz herhalde bir yere gideceksiniz. Biz sizi tutmayalım."

Çocuklar vedalaşıp yanımızdan uzaklaştığında çok geçmeden ben de ileriye adım atarak "Ben de gideyim. Annem beni bekliyor." diye saçma sapan bir bahaneyle tam hızlıca adımlayıp gidiyordum ki bir anda çantamın arkadan çekilmesiyle sırtım sertçe arkamda duran göğsüne yapışmıştı.

"Sen nereye gidiyorsun acaba? Benden kaçamazsın dedim ve sen üç gündür benden kaçıyorsun."

Her ağzını açtığında inip kalkan göğsü sırtıma değiyordu ve bu gerçek anlamda düşünme yetimi kaybetmene neden oluyordu. Üstelik eğilerek kulağıma doğru konuşmuştu ki bu da iyice saçmalamama neden oluyordu.

"B-ben kaçmıyorum. Sadece..."

"Sadece ne Jisung? Bu sefer nasıl bir bahane söyleyeceksin çok merak ediyorum."

𝑴𝒐𝒏𝒐 𝑵𝒐 𝑨𝒘𝒂𝒓𝒆 / MinSungWhere stories live. Discover now