Seni seviyorum demek bu kadar zor olmamalıydı.

En başından başla
                                    

"Seni çok özledim anne." Dedi. Annesinin yüzüne elini koyup okşadığında,
"Neden hiç gelmedin rüyalarıma?" Annesi yüzündeki ellerini elleri arasına alıp okşadı.

"Her şeyin zamanı var güzel oğlum. Ölüm geldiğinde Maria'ya uyanmalı. Bunu unutma,elveda." Elleri Taehyung'un elleri arasından kaydığında gitmesini istemedi.

"Anne!" Annesi uzaklaşmaya başladığında peşinden koştu ama yetişemiyordu. Bir adım daha attı. Kendini yine boş bir karanlıkta bulmuştu. Sadece uzakta birkaç görüntü geçiyordu. Annesinin ölümü,Jimin'in arkadaşlarıyla gülerken ki hali kendisiyle geçirdiği vakit gibi.

Dizlerinin üzerine çöktü. Kafasını iki eli arasına alıp sakinleşmek için şarkı mırıldanmaya başladı. Durmadan söylüyor yerinde sallanıyordu. Sırtında hissettiği karıncalanmalar ile bir şeylerin olduğunu fark ediyordu.

_____
"Yoongi,buranın oksijeni niye bu kadar az nefes alamıyorum!" Diye sayıklandı Hoseok.

"Ah pardon,unutmuşum." Elini hepsinin üzerine doğru tutup bir büyü söyledi.

Hoseok derin bir nefes aldığında artık nefes almakta zorluk çekmediğini fark etti. Birkaç saat içerisine gelişen bütün olaylara tepki vermiyordu. O hep doğaüstü olayların olduğunu düşünüyordu ve bunun gerçek olduğunu öğrenmesine açıkçası çok sevinmişti. Özellikle kendisininde bir özelliği olduğunu bilmek daha iyi hissettirmişti.

Jin ise tepkisiz kalmıştı. Garipsemiş olsalarda kendi tepkisine göre bunun normal olduğunu düşündü.

"Öncelikle," dedi Namjoon,boş bir arazinin ortasında Jungkook,Hoseok ve Jin'e bakarak.

"Güçlerinizi öğrenelim. Jungkook senle başlayalım." Yoongi Jungkook'un gitmedini engelledi. Göğsünden tutup kendi arkasına geçirdi.

"Onunki belli diğerlerine bakalım." Namjoon kafasını onaylayarak diğerlerine doğru dönmüştü ama Hoseok şaşırmıştı. Kendisi hariç herkesin bir şeyler biliyor olması veya Jin'in bu kadar sakin olması sinirlerini bozmuştu.

Jungkook geri çekilmesiyle yalpalamış Yoongi'ye tutunmuştu. Bir şeylerin sadece ikisinin arasında kalacağı belliydi.

"Jin." Namjoon yanına çağırmış elindeki kitabı açmıştı.

"Simgeni gösterebilir misin?" Jin tişörtünü kaldırıp simgesini gösterdi. Buna benzeyen bir simgeyi kitapta aramaya başladığında 7 Mavi'nin en sonuncusunda bulmuştu.

Elli simgenin üzerinde donup kaldığında bir Jin'e bir de elindeki kağıda bakıyordu. Yoongi hala söylememiş olmasına sinirlenip bağırdı.

"Söyle artık!" Namjoon kitabın kapağını kapatıp Yoongi'ye bakıp konuştu.

"Yıkım." Yoongi duyduğu kelime ile yerinde donakalmıştı. En sonki 'yıkım' felaketle sonuçlanmıştı. Herkes tekrardan böyle bir şeyin olmamasına çok sevinmişti. Çünkü yıkım hayatı sonlandırmak demekti.

"Kötü bir şey galiba?" Jin mahçup bir şekilde yere bakarak konuştu.

"Kötü amaçlar için kullanmadığın sürece sana yararı olacaktır." Dedi Yoongi. Yıkımla ilgili bilgileri Namjoon söyledikten sonra ona yardım etmişti güçlerini öğrenmesi konusunda bu sırada Yoongi Jungkook'la konuşuyor,Hoseok Namjoon'un anlattıklarını dinliyordu.

"Pekala sıra sende." Hoseok heyecanla tişörtünü kaldırmış simgesini göstermişti.
Kitaptan 5.simgeye baktığı zaman düşündüğü tek şey diğer simgelerin kime ait olduğuydu.

"Hava." Dedi.

"Peki neler yapabiliyorum havayla." Dediğinde  Yoongi cevaplama gereği duymuştu.

TelepatiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin