Bölüm 1

46.9K 1K 366
                                    

بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

Selamünaleyküm!

İlk kitap, ilk heyecan, ilk acemilik... Hayırlısı ile başladık.

(Sahabilerimizile ilgili yazan her hikaye, Muhammed Emin Yıldırım hocanın 'Sahabe İklimi' kitabından bakılmaktadır.)

Başlamadan, tam buraya tarih bırakabilirsiniiz.

●Sonradan;
Lütfen ve lütfen, beğenmediğiniz bir nokta olduğunda 'saygı' çerçevesi içerisinde eleştirilerinizi yapın. Eleştiriye kapalı biri değilim ama saçma sapan yorumlar gelince çoğu insan gibi kendimi tutamıyorum.
Birbirimizi kırmaya hiç gerek yok.

Keyifli okumalar...

🌺Eser Eyüboğlu
|İki Keklik|
______________________________

"Hz. Ebû Bekir (ra) Efendimiz'den (sas) ne zaman hicret için izin istese, Efendimiz (sas) "Bekle Ey Ebû Bekir! Allah sana belki daha hayırlısını nasip edecek." Diyordu. Sabır tükeniyor, beklemek zor geliyordu sahabiye. Her gün ikindi vaktinde Ebû Bekir'in evine gelen Efendimiz (sas) o gün, o eve öğle vakti gidiyordu. Alışılmışlığın dışında olması ev sahibi Ebû Bekir'i heycanlandırıyor ve neden olduğunu bildiğinden vakit gözyaşları içerisinde, zorlukla bir cümle kurabiliyordu. "Yol arkadaşlığı mı Ya Rasulullah?"

Efendimiz (sas), " Evet yol arkadaşlığı, Ey Ebû Bekir!" Diyor, bunun üzerine Hz. Ebû Bekir'in mutluluktan gözyaşları sel oluyordu.

Neye seviniyordu böyle? Ne ağlatıyordu onu? Efendimiz'le (sas) yol arkadaşlığı ne demekti?

Bazı hazırlıklardan sonra iki dost yola çıktılar. Sevr mağrasında üç gün üç gece kaldıktan sonra yola devam ettiler. Yol boyunca Hz. Ebû Bekir, sürekli Efendimiz'in (sas) etrafında dönüyor, bir önüne bir arkasına bir sağına bir soluna geçiyordu. En sonunda Efendimiz (sas) bu durumu merak etmiş olacak ki, "Ey Ebû Bekir! Senin yerin benim sağ tarafım iken neden etrafımda halkalar çizip duruyorsun?" Diye sordu. Cevaben Hz. Ebû Bekir dedi ki, "Ya Rasullullah! Düşünüyorum ya birden sana önden bir saldırı olsa hemen önüne geçiyorum. Sana değil bana gelsin diye... Sonra ya arkadan bir saldırı olsa diye düşünüyor, arkana geçiyorum. Ya sağa ya sola olsa diyip sağa sola geçiyorum. Sana bir şey olmasın da bana olsun diye böyle yürüyorum..."

Bu sözler karşısında Efendimiz (sas) çok duygulandı, gözleri dolu. Hz. Ebû Bekir'e dönerek, "Ey Ebû Bekir! Beni çok mu seviyorsun?" Diye sordu. Ebû Bekir, "Evet Ya Rasulullah! Hemde çok seviyorum. Öyle ki senin için gözümü kırpmadan ölecek kadar çok!" Dedi. Efendimiz (sas) daha da duygulandı, "Ey Ebû Bekir! Şimdi sen benim yerime ölür müsün, ölümü göze alabilir misin?" Diye sordu bu kez. Ebû Bekir, "Evet, Ya Rasulullah! Seve seve ölürüm." Diye cevap verdi bir an bile düşünmeden. Efendimiz (sas) yakınlarını ve ailesini ona hatırlattığında ise bakın Hz. Ebû Bekir ne dedi;

"Ya Rasulullah! Eğer ben ölürsem sadece babam Ebû Kuhâfe'nin evi ağlar. Ama sen ölürsen, sana bir şey olursa bu ümmet ağlar, bu din ağlar, varlık âlemi ağlar. Sen değil, ben senin yolunda ölmeliyim..."

İşte ölümüne sevda... İşte Ebû Bekir'ce sevgi... İşte gerçek muhabbet... söyleyin şimdi bana, kim bu devirde böyle sever? Kim Hz. Ebû Bekir gibi sevebilir? Şu aciz dünyamızda, kötülüklerin imtihan olduğu bir âhir zamanında kim? Şimdi daha iyi anlaşıldı mı sevgi kavramı?" Diye sorarak sonlandırdım sözlerimi.

Karşımda gözleri dolu dolu olmuş yol arkadaşlarım ve yaş olarak bizden küçük olsalar da, inşallah ilerde ilim ve iffet sahibi olacak talebelerimiz vardı.
Hepsine tek tek gözlerimi gezdirdim. Sorduğum soru, cevap vermeleri için değildi aslında. Düşünmeleri içindi.

ALHAYAWhere stories live. Discover now