vii. death

741 154 42
                                    



R E C O R D I N G   N O . 7

死亡


"niçin hayat sofrasından, karnı doymuş bir davetli gibi kalkıp gidemiyorsun?

niçin günlerine, yine sefalet içinde yaşanacak; yine boşuna geçip gidecek başka günler katmak istiyorsun?"*


videonun başında bunları söylüyor. elindeki kitaptan hafifçe iç geçirerek okuyor. bir akçaağacın gölgesindeki masada oturuyoruz.


"karnım doymuş gibi kalkıp gitmek istiyorum. fakat hâlâ çok açım ve o sofradan ne zaman canımın istediği bir şeye uzansam birisi kaşıkla ellerime vuruyor sanki."


kamera masanın üzerinde ona dönük. baksa görecek ve sinirlenecek. ama kafası o hayalet imgelerle o kadar dolu ki, onlar dışında hiçbir şeyi görmüyor.


"belki de bazılarımızın karnını doyurmak için diğerlerine göre daha çok sabretmesi gerekiyordur?" diye bir soru yöneltiyorum.


dizlerini kendine çekiyor ve kollarını etrafına doluyor. bana bakarken yanağını dizine yaslıyor.


"belki de bazılarımız o sofradan karnını doyurmadan kalkması gerekiyordur." diyor.


"peki sen karnını doyurmadan kalkacağına mı inanıyorsun?"


"inanmıyorum, hissediyorum.

mutlu olmak istediğimi biliyorsun. ama bu istek ruhuma amansız gelmeye başladı.

sen sıcak bir günde esen rüzgârla, beklemediğin anda çalan bir şarkıyla, benim burada oturup saçma sapan konuşmamla mutlu olabiliyorsun.

ama ben olamıyorum. ve bu sonradan kazanabileceğim bir şey değil. çünkü ben etrafa aydınlık bir pencereden bakamıyorum.

sıcak bir günde esen rüzgâr bana havanın sıcaklığından ne kadar bıktığımı anımsatıyor. beklemediğim anda çalan şarkılar bir şekilde beni hüzünlendiriyor, çünkü şarkıyı söyleyen bile o şarkıdan mutlu olmamız gerektiğini hissetmemiz için uğraşıyor. ve ben hissedemiyorum.

ve burada böyle saçmalarken çok yoruluyorum, çünkü tam olarak hissettiğim hiçbir şeyi kelimelerle anlatamıyorum. doğru kelimeleri bir türlü bulamıyorum."


arkadan sarışın bir çocuk kahkahalarla koşarak geçtiğinde ligeia kafasını çeviriyor ve çocuğa bakıyor.


"sadece düşünüyorum ki..." bir an için gözlerini yere dikiyor. bakışları hafifçe kısılıyor.


"içimdeki o duyguların peşinden hâlâ safça koşabilen imgeyi durduracak birine ihtiyacım var.

kalbimdeki lennie için bir george'a** ihtiyacım var.

ancak kendime böyle yardım edebilirim."





*lucretius'a ait bir söz. sabahattin eyüboğlu çevirisi.

**john steinbeck - fareler ve insanlar'daki ana karakterler

house of burning cranes Where stories live. Discover now