~3-2~

978 103 39
                                    

"Pekaka konumdaki yer burası."

Elimdeki kahve bardağını kenara koydum ve Clint'e baktım. O da anlamayarak bana bakıyordu. Evet son olanları size anlatıcak olursak. İki aydır çalışıyorum, aralıksız. Tony ne kadar bana karışsada onu dinlemedim. Ve araştırırken bir şey fark ettim. O savaşta nedense Ant-Man'in nerede olduğunu bulamadım. Merakıma yenik düşerek baktım ve valaaa. Neler neler oluyormuş. Kamyonete ve önündeki şeylere baktım. Ha bu arada Clint'de nedense ben yardım ederim dedi de geldi. Bir şey olur diyeymiş. Evet savaşa katılmayıp beni koruyor. Koca yürekli Clint.

"Pekala bu neymiş bakalım bi."

Makinaya yaklaştım ve ekran ile klavyeye baktım. Gözlerimi kıstım ve etrafta onunla iletişime geçebileceğim bir şey aradım. Yerdeki kulaklığı görünce eğilip aldım ve hemen aktif ettim.

"Ne yapıyorsun?"

"Merak etme işimi yapıyorum. Scott'ın oraya gitmesi işinize yarayabilir."

Klavyede parmaklarımı hızlıca gezdirirken sonuna bağlantıyı kurdum. Yüzümde oluşan istemsiz gülme ile mikrofa vurdum ve boğazımı temizledim.

"Scott orda mısın?"

Bir süre ses gelemedi. Birkaç dakika sonra cızırtı sesi gelmeye başladı. Clint'e dönüp baş parmağımı gösterdim onay verircesine. Önüme geri döndüm.

"Scott bizi duyuyorsan ses ver?"

Biraz daha cızırtıdan sonra net bir ses geldi birden.

"Sizi duyuyorum.. Lütfen çıkartın beni buradan."

"Merak etme onu halletmeye çalışıyorum."

Ekrana bakarak burdaki sistemi anlamaya çalışıyordum. Zorda olsa anlamaya başlarken gereken şeyleri yazdım ve son olarak Enter'a bastım. Arabanın arkasındaki makina birden çalışmaya başladı. Ah zekiyim ayol. Kıkırdadım ve kulaklığı kafamdan çıkardım. Scott birden makineden çıkınca bu işi de başardığım için kendime ananaslı ve zeytinli pizza ısmarlama sözü verdim. Scott yüzündeki maskeyi çıkardı ve anlamayarak bize baktı.

"Di-diğerleri nerede?"

Ah.. O bilmiyordu. Başımı Clint'e çevirdim ve 'sen anlat' bakışı yaptım. O ilk anlamayarak bana baksada sonra anladı ve boğazını temizleyip söze girdi.

"Bir piç kurusu var şimdi. Onun sayesinde insanlığın yarısı yok oldu. Şu an biz de olayı çözmeye çalışıyoruz öyle yani."

Başımı onaylarcasına salladım. Scott birden yere çöktü. Uh.. Ailesi...

"Ai-ailem de mi gitti?"

Yanına çöktüm ve omzundan tuttum. Cidden Thanos mu ne boksa içimizden geçti.

"Kızın hala burda merak etme. Hatta avengers üstünde bizimle kalıyor."

Başını kaldırdı. Gözünde küçük bir parıltı gördüm. Sanırım içten içe yıkılırken bu haber ona iyi gelmişti. Yavaşça onu ayağa kaldırdım.

"Şimdi biraz dinlenmem gerek. Seni üstte götürücez. Merak etme araba ve bu aletleri geri alıcaz elbet."

*******

Üstte geldiğimizde Scott hızlıca arabadan indi. Kapıda bekleyen kızını görünce hızlıca ona gitti ve sarıldı. Uh sanırım duygusal günümdeyim.

Dolan gözlerim ile gülümseyerek onları izlemeye başladım. Başımı kaldırıp Clint' e baktım. O da durgunca onları izliyordu.

"Merak etme... Onları kurtarıcaz."

Bana döndü ve gülümsedi acı bir şekilde. Koluna girdim ve üstte yol almaya başladık.

*******
Çantamı omzuma taktım. Nat'e ve Steve'e baktım. Onlarda benim hazırlanmamı bekliyorlardı.

"Cidden Tony'i ikna edebilicez mi?"

Steve'in sorduğu soruyla omuz silktim. Ah elbet birçok yolu vardı. Sadece bunu fark etmelilerdi.

"Ben edebilirim elbet zorda olsa. Peter için o da benim gibi her şeyi yapabilir."

Arkamı dönüp yürümeye başladım. Arabaya varınca arka kapıyı açıp bindim. Steve ve Nat de binince tam kadro olduk. Scott'un bize verdiği bilgiler sayesinde kurtarma ihtimalimiz yüksekti.  Ve eminim o da buna sevinecekti.

Araba hareket etmeye başlayınca başımı araba koltuğuna yasladım ve derin bir nefes aldım.

"Peki ya iki üç tane zaman ajanı bu yaptığımızı öğrenip portal açıp buraya gelirse ne olucak?"

"Zaman ajanı mı? Lena bazen düşünce tarzını anlamıyorum."

Nat'in dediğine istemsizce güldüm. Ama inanıyorum kesin zaman ajanları ya da zaman polisleri var. Uzaylılar varsa o da vardır.

Araba bir süre sonra yavaşladıktan sonra başımı kaldırdım. Kucağımdaki çantası yan koltuğa attım ve araba durunca kapıyı açıp aşağıya indim. Yavaş adımlarla kulubeye yol aldım ve kapının önünde durup tıklattım. Başımı arkaya çevirip Steve ve Nat'a gülümsedim. Kapı açıldığında başımı çevirdim Pepper beni gördüğünde ilk şaşırdı. Eh belli iki aydır gelmiyordum. Sıcak bir şekilde gülümsedim ve Pepper'a sarıldım sıkıca.

"Canım kimmi-"

Pepper'dan ayrıldım ve Tony'e dönüp el salladım. Tony anlamayarak bana ve arkama bakıyordu.

"Sizin burada ne işiniz var!?"

Sinirlenmiş bir şekilde bize bakıyordu. İç çektim ve biraz gerindim. Tony bu işe girdiğim için benden de uzak duruyordu. Eğer bu işi bırakmazsam beni unuturmuş falan. Tam bir sinirli boy.

"Sana da merhaba Tony. Merak etme evini yakmaya veya uzaylı saldırısı olmasını sağlamaya gelmedik. Başka bir nedenle geldik."

"Ne olabilir o neden?"

"Kurtulmaları için bir yol buldum desem?"

Gözlerini kısarak bana bakmaya başladı. Ben gülümsedim ve evdeki labaratuvara yol aldım. Aşağıya indim ve ilerdeki bilgisayarı açtım.

"Sen neden bahsediyorsun?"

"Onları kurtarmanın bir yolunu bahsediyorum."

Bilgisayardaki işler bitince onu holograma verdim ve hologramdaki şeye şaşkınca bakan Tony'e baktım.

"Cidden zaman da yolculuk mu? Bu imkansız."

"Hayır değil. Her şeyin bir çözümü vardır. Sakın unutma. Ben de çözümü buldum."

"Böyle bir şey imkansız."

"Doğru hesaplarsak her şeyi imkanlı. Sadece doğru bir hesaplama gerekiyor."

Ciddi bir şekilde bana bakıyordu. Başımı iki yana salladım ve merdivenlere yöneldim.

"Bunları burada bırakıyorum. Sadece sana göstermek ve haber vermek için getirdim. Ya sen de aramıza katılırsın ya da ben her şeyi hallederim."

Alay edercesine güldü. Ah cidden bana inanmıyor. Öyle olsun. Sensiz hallederim.

"Böyle bir şeyi yapmak imkansız. Gelmiş dediğin şeye bak."

"Merak etme yeterince imkan var. Sadece inanmalısın. Unutma inanmak başarının yarısıdır."

Merdivenlerden çıkmaya başladım yavaşça. Cidden bu adam bazen bunaklığını gösteriyor.

Hacker/Peter Parker (Bitti)Where stories live. Discover now