Hiç sanmıyorum!

Gözlerini kapattı ve olabildiğince eğilip bir kez daha kokladı.. O mini mini çiçeklerin içine bütün odayı köşe bucak kuşatacak kadar çok koku nasıl sığabilirdi? Hayretle doğruldu onu düşünceye iten şeylerle birlikte.

Yaklaşık yarım saat içinde toparlandı.. Eskiden olsa on dakika sürecek hazırlık zaman olarak artık, çarpı üç vaktini alıyordu.. Zümrüt yeşili çok güzel bir elbise giydi. Başına da açık renk bir başörtüsü taktı.

Aynada kendine bakarken orta boy bir karpuz kadar olan karnına takıldı bakışları. Elini hafifçe gezdirdi üzerinde.

"Senin o pembecik yanaklarını öpmek ve mis kokunu içime çekmek için sabırsızlanıyorum yavrum.. Ama daima söylediğim gibi sağlıkla, ve vakitlice gel İnlaAllah"

Odadan çıkarken artık bacaklarının onu taşımakta ne kadar güçlük çektiğini bir kez daha fark etti..

"Günaydın Yenge"

Karşı koridordaki odasından çıkan Hamza da merdivene doğru yöneldi..

"Günaydın"

"Lütfen dikkatli ol, son zamanlarda biraz.."

Gülnihal başını kaldırıp kızgınlıkla baktı ona. "Biliyorum son zamanlarda biraz fazla kilo aldım. Hatta biraz daha zorlarsam bir fıçı misali buradan en aşağıya kadar yuvarlanarak inebilirim değil mi?"

Hamza yanlış anlaşılmanın telaşıyla atıldı. "Hayır hayır asla öyle demek istemedim. Son zamanlar da yorgun gözüküyorsun demek istemiştim"

Gülnihal dayanamadı ve gülümsedi "Biliyorum" aynı gülümseme ile bakışlarını indiği merdivene çevirdi ve konuşmaya devam etti "Azıcık takılmak istedim sana. Bu arada Zeliha ve senin için ne kadar mutlu oldum bilemezsin"

Hamza biraz utandı ve gözlerini kaçırdı.

"Teşekkür ederim. Bizim için en iyisini istediğini biliyorum. Bir abla gibi gözün hep üstümüzdeydi"

Gülnihal kendini sağlama almak için trabzandan tutundu. Hamza'ya döndü tam orta yerde "Bu o kadar da mühim değil. Lütfen bunun için minnet besleme. Siz de bana karşı her zaman çok iyi ve dülünceli oldunuz. Kardeş olmak için aynı anneden doğmaya gerek yok, siz zaten benim kardeşimsiniz"

Önüne döndü ve özellikle kendi için duygusal bir konuşmaya dönüşen diyaloğun seyrini değiştirmek adına konunun temasını biraz şekillendirdi.

"Sizi gerçekten çok seviyorum. Fakat bu konuşma burada bitmeli" Zorla bir adım daha attı "Çünkü bildiğin üzere bu sıra oldukça duygusal ve ağlak bir anne adayıyım" Arkasına döndü ve kaşlarını çok küçük çattı "Aramızda kalsın abin bu sıralar baya dertli. Bil bakalım neden?"

Hamza gülerken küçülen gözleri ile başını olumsuz anlamda salladı.

"A dese ağlıyorum. Elim de değil" dedi kıkırdarken..

Yaklaşık bir saat sonra Yusuf, Vedat ile kapalı çarşının oradaki muhallebici de buluştu. Büyük bedesten (bedesten=çarşı) olarak adlandırılan Kapalı Çarşı Nuruosmaniye, Mercan ve Beyazıt arasında yer alıyor. Fatih Sultan Mehmet Han döneminde yapılmaya başlanan ve tam olarak 250 yıl gelişmeye ve geliştirilmeye devam eden çarşı, yatay mimarili kocaman bir alışveriş merkeziydi.

Gelenek üzere, kuşluk vakti dua (Salaten Tüncina) ile açılan ve ikindiye kadar açık tutulan Kapalıçarşı'da 30.700 metrekare alanda, tonozlu 66 cadde ve sokak, 24 kapı, 2 bedesten, 5 camii, 1 mektep, 7 çeşme, 10 kuyu, 1 sebil, 17 han, yaklaşık olarak da 4000 dükkan yer almıştır.

Güz Sancısı (Beyzadeler Konağı)Where stories live. Discover now