ஐ20ஐ

584 73 29
                                    

Omuzlarına bir şal koyduktan sonra kendi yerine geçip oturmuştu Eren.

Roselia, omzuna konan şalı düzelttikten sonra arkasına yaslandı ve bacaklarını kendine doğru çekip başını eline yasladı.

"Ne düşünüyorsun?" Diye sordu Eren, önlerinde yanan ateşten dolayı yüzü hafif kızarmıştı.

"Hiçbir şey."

"Anlat bana, bir şeyler düşündüğünü biliyorum."

"Hayır, sadece..." dedikten sonra ister istemez gülmüştü Roselia." Aklıma bundan 3 sene öncesi geldi. En son burada oturup ateşte yanan odunun çıtırdamasını dinlerken, geleceğimizi konuşuyorduk."

"Evet." Dedi Eren aynı şekilde yüzünde oluşan gülümsemeye engel olamadan." Mezun olduktan sonra şehir değiştirmeyi düşünüyorduk. Ev arkadaşı olmayı planlıyorduk."

"Peki şeyi hatırlıyor musun?!" Demişti heyecanla Roselia." Bir ânda bastıran yağmur yüzünden sırılsıklam olmuştuk!"

"Evet ve sen içeri girmeye çalıştığında, kolundan tutarak seni bahçede tutmaya çalışmıştım!"

Eren, sessiz kalarak yüzünde bir tebessümle onu izlemişti.

"Bana çok kızdın çünkü ıslanmaktan nefret edersin!"
Bir süre daha güldükten sonra onu izleyen Eren'i fark etti.
"N'oldu?" Diye sordu yüzünden gülümsemesini silmeden.

"Buraya geldiğimden beri ilk defa bu kadar içten gülerken gördüm seni. Bu ânı kafama kazımak ve sonsuza kadar bu hatırayla yaşamak istiyorum sadece."

Roselia, dudağını birbirine bastırıp tebessüm etti ve gözlerini kaçırdı.
"Senden nefret etmiyorum, Eren."

"Bunu biliyorum, bildiğim için geri geldim zaten."

"Ancak aşık olduğum Eren, anlatırken gülümsememe sebep olan Eren'di. Ölmesi yazık oldu."

"Bu kadar çok mu seviyordun eski beni?" Diye sordu Eren.

Roselia, gözlerini Eren'in yeşil gözlerine dikti.
"Canımı verecek kadar."

"O hâlde değişmem iyi olmuş."

"Neden böyle söylüyorsun?"

"Çünkü birisi biri için ölecekse, senin için ölmek isteyen kişi olurum. Benim için canını vermeni istemem."

Roselia, iç çekerek etrafa bakındı.
"Beni sevdiğinden nasıl emin olabiliyorsun? Daha evvel de dediğim gibi; yapmayı özlediğin şeyleri benimle yapabildiğin için bu şekilde düşündüğünü düşünüyorum. Yani bilirsin; mutlu olduğumuz zamanları hatırlatıyorum, eski senin gerçek olduğunu anlamanı sağlıyorum."

"Sadece bu değil." Demişti Eren." Bana ilerleme şansı verdiğin için seni seviyorum. Sensiz geçen günlerin ne kadar acı verici olduğunu bilmiyorsun, sensiz boşluktaydım Rosi."

"Uzanacak bir el olmuştur elbet."
Arkasına yaslandı.

"Bir çok el uzandı bu doğru." Dedi Eren gülerek." Ancak hiçbiri senin elin değildi ve ben o uzanan ellerden birisi senin elin olmadığı sürece bu boşlukta kalmayı düşünüyorum. Bu boşluğu sevmeye başlıyorum, seni beklemek güzel şey. Çünkü bu sensin; uğruna her şeyi yapabileceğim tek kişisin."

Roselia, şaşkınlıkla aralanan dudaklarını birbirine bastırıp başını iki yana sallayarak aklını toparladı.
"Birlikte olamayız, Eren."

"Neden?" Diye sordu Eren, üzgün bir sesle." Hâla mı affetmedin? Bu sorun değil, sonuna kadar gidebilirim."

"Hayır, sorun bu değil."

"O zaman ne?"

"Şuan çok farklı iki yerdeyiz çünkü!" Demişti  Roselia, istemeden sesini yükselterek.

"Seni tehlikeye atmamdan mı korkuyorsun?" Diye sordu onun aksine sakince Eren.

"Hayır, seni tehlikeye atmaktan korkuyorum." Dedi Roselia, gözleri dolmaya başlamıştı.
"Çünkü beni sana karşı kullanacaklar, bunu biliyorum."

"Buna izin vermem, seni daima korurum. Yanımdan ayırmam, eskisi gibi olamayız belki ama... eskisinden de iyi olabiliriz Rosi."

Roselia, sessiz kalmakla yetinmişti.

O sırada, tıpkı üç sene önceki gibi yine yağmur çiselemeye başlamıştı.

"İçeri geçsek iyi olacak." Dedi Roselia, oturduğu sandalyesinden kalkarak." Yağmur çiseliyor, birazdan bastırır."

Sandalyesinden fırlayan Eren, Roselia'nın kolundan tutarak gitmesine engel oldu.
"Yaz yağmuru, sen bunu seversin."

"Evet ama sen sevmezsin." Demişti gülümseyerek Roselia.

"Sevmeyi deneyebilirim."

"Çabuk hastalanırsın."

"O zaman bana sen bakarsın."

"Hasta olursan vicdan azabı çekebilirim."

"Öyle bir şey olursa hiç acımam..." Roselia'ya yanaşarak aradaki mesafeyi kapattı." Hastalığımı sana da bulaştırırım, bu şekilde vicdan azabı çekmezsin."

"Yüzüme mi öksüreceksin?" Diye sordu anlamamazlıktan gelerek Roselia.

"Denemek ister misin?"

"Dalga geçiyordum..."

"Sana hep yeniliyorum."

"Bu hoşuma gitmeye başladı." Dedi gülerek Roselia, kollarını Eren'in ensesinde birleştirdi." Devam et."

"Ama kazanacağım." Demişti Eren, elini Roselia'nın ince beline sararak.
"Hem seni hem de bizi."

"İddialı gözüküyorsun."

"Sandığın kadar değişmedim. Hâla istediğimi elde ederim, bilirsin."

Roselia'nın gözünün önüne düşüp yağmurdan ıslanan saçı kulağının arkasına ittirip tekrar elini beline koydu.
"Ama sen bir iddia olamayacak kadar güzelsin."

"Çok uzattın..." diye mırıldandı Roselia.

"Ne?"

"Şimdiye eyleme geçmen gerekiyordu, sersem..."

Tebessüm etmişti.
"Zevkle."

Daha sonra başını eğerek dudaklarını birleştirdi.

Evet biliyom biraz sürünsün istiyorsunuz lâkin yeni bir Yeager ff yazmak istiyorum bunun için bunun bitmesi lazım...

Killer.||Yeager.Where stories live. Discover now