ஐ5ஐ

693 85 119
                                    

"Dalga mı geçiyorsun?!" Diye bağırdı Jean." Kahretsin! Siz neye bulaştınız böyle!"

"Bağırma, kötü bir şeyin içine düştüğümüzü biliyoruz bizde herhalde." Dedi Eren sinirle.

"Düne kadar hamamböceği öldürmekten yoksun herifin adam öldürmesinden bahsediyoruz!"

"Jean, kes sesini!" Diye bağırdı Mikasa.

Jean, sinirle soluduktan sonra kendini koltuğa attı.
"Kahretsin..."

"O kadar mı gözün döndü yani? Sürtüğün teki için adam öldürecek kadar mı döndü."
Sorusu sakin olsa da, gözünde cehennem ateşi vardı Mikasa'nın.

"Biliyorum, üzgünüm..."

"Bu üzgünüm diyip yırtabileceğin bir mesele değil Eren!" Dedi Sasha, sinirden dolan gözlerini sildi." Bunu nasıl yaparsın? O gün o adamı değil, kendini öldürdün!"

"Fazla üstüne gidiyorsunuz, bunu yapma-"

"Ya sen!" Sasha, Roselia'ya döndü." Tanrı aşkına Roselia! Bu izlediğin Dexter dizisine ya da Hannibal dizisine benzemez! Nasıl yardımcı olursun?"

"Ne yapsaydım yani? Öldürülmesine ya da hapise atılmasına mı izin verseydim!" Dedi Roselia öfkeyle." Neyin doğru neyin yanlış olduğunun farkındayım ben Sasha!"

"En başında yanlış olan bir şey vardı zaten." Dedi Mikasa, sakinliğini koruyarak." Yanlış kişileri sevmeniz."

"Şimdi ne yapacağız? Onlara yalan söyledim, bunu öğrendikten sonra beni de öldüreceklerdir." Dedi Jean, korkuyla." Daha adam akıllı yetişkin olamadan cinayete yataklık ettim resmen."

"Jean, çok korkuyorsan benim seni tehdit ettiğimi söyleyerek bu işten sıyrılabilirsin." Demişti Eren." Seni ve sizi bu duruma sürüklemek gibi bir niyetim yok."

"Saçmalama, sadece çok sinirliyim tamam mı?! Seni satacak değilim..."

"Buradan gitmeliyiz." Demişti Sasha, gözünü koltuğun yanındaki dünya haritasına dikti.

"Tamam ama nereye?" Diye sordu Roselia.

"Tek sorun bu mu? Paramız bile yok." Dedi Mikasa, iç çekerek.

"Ben hallederim..." diye mırıldandı Roselia.

"Ne? Nasıl ?" Diye sordu Jean.

"Banka hesabımda ailemin bana yatırdığı parayı kullanabiliriz. En fazla 5 ay yeter, sizlerde yardımcı olmalısınız."

"Yol parasını aradan çıkarın..." diye mırıldandı Jean." Babamın minibüsünü alacağım."

"Kumbaramdaki yenleri getiririm o hâlde ben de. Biraz iş görebilir." Demişti Sasha.

"Yazın çalıştığım hotelden dolarla maaş alıyordum. Oradan da kendimizi biraz idare edebiliriz." Dedi Mikasa.

"Bir dakika, sadece Jean ve ben gitmeliyiz. Sizleri bilmiyorlar." Dedi Eren, kaşlarını çatarak." Tehlikeye girmenize izin veremem."

"Çoktan bulaştık bile, aptal." Dedi Mikasa.

"Kapa çeneni ve seni korumamıza izin ver!" Dedi Sasha.

"Unutuyorsun galiba, dün yanındaki kişi bendim Eren." Dedi Roselia kaşlarını çatarak." Öyle bir durumda seni terk etmedim, şimdi de etmeyeceğim."

Eren, minnetle arkadaşlarına baktı.
"Biliyorsunuz... daha da pis işlere bulaşabiliriz."

"Yakalanana kadar her şey legaldir." Dedi Mikasa sırıtarak." Şimdi dağılmanın değil, birleşmenin zamanı. Dağılırsak bir bir bulunacağız."

"Ve öleceğiz." Dedi Sasha.

Jean, derin bir nefes verip ellerini dizlerine koyup güç alarak oturduğu koltuktan kalktı.
"Pekala, iş dağılımı yapalım. Sasha, sen geçen sene birlikte aldığımız kamp çantanı ve yemekleri kap gel. Mikasa, bize uygun yol haritasını çizmeli. Ben, kendimin ve Sasha'nın bir kaç parça kıyafetini alacağım ve minibüse koyacağım. Sizlerde ufak bir çanta hazırlayın. Minibüsü aldığımda buradan olabildiğince çok uzaklaşmamız için çok enerjik olmam lazım. Enerji içeceklerini depolayacağım. Eren, sen de Zeke abiyi nasıl yaparsın bilmiyorum ama ikna et ve ailelerimizin endişelenmemesini sağlamasını sağla."

"Peki ya ben?" Diye sordu Roselia. "Ben ne yapacağım?"

"Roselia, paran bize her şeyi sağlıyor zaten. Bir şey yapmana gerek yok."

"Pekâla..."

"Akşam 10 olduğunda herkes Jean'ın evin garajında buluşsun. Onlara kuzeyi söyledik. Bu yüzden bizlerde güneye gideceğiz, Nagazaki'ye." Dedi Mikasa kararlılıkla.

* * *

"Küçük hanım?"

Roselia, çantasının kolunu sıkıca tutup tebessüm etmeye çalıştı.
"B-buyrun?"

"Bugün sizi okulda gördüm. Ancak yanınıza gelmedim." Demişti adam gülümsemeye devam ederek.

Roselia, sertçe yutkundu.
"Z-zaten n-n-neden gelesiniz...ki?" Diye sordu.
Sakin kalmak oldukça zordu.

Adam ona doğru bir adım attığında, Roselia geriye adımlamıştı. Ancak adam durmadan, ona doğru ilerlemeye devam etti.
Sırtı duvara yaslandığında, adam da bedenini Roselia'ya yaslamıştı.
"Ben, her şeyin farkındayım. Oradaydım, seni gördüm."

"A-anlamadım?"

"Onu saklıyordun. Hah," adam gülmüştü." Sadece bu da değil, ortalığı temizlemesine yardım ettin öyle değil mi?"

"Sizi anlamıyorum, neden bahsediyorsunuz?"
Yumruğunu sıkarak güçlü kalmaya çalıştı.

"Bayan Gallagher..." adam yüzündeki gülümsemeyi silip, Roselia'yı kollarından tutup sertçe silkti. Sırtı duvarın çıkıntılı taslarına çarptığında acıyla inlemişti Roselia.
"Beni kızdırmak istemezsin, inan bana."

"Madem biliyordun, neden okulda bir şey yapmadın?!" Diye sordu Roselia, sızlayan sırtını görmezden gelmeye çalışıyordu.

"Eğlencesi kalmazdı. Üstelik...çırpınman hoşuma gitti, sonunda onun öleceğini bile bile onu korudun. Trajedik bir aşk hikayesi olsa gerek."

"O, ölmeyecek."

"Ah evet, ölecek. Bunu bizzat sağlayacağım. Öldürdüğünüz adamın ailesinden ne kadar kazanıyoruz, biliyor musun? Yer altı dünyası bu para için neler neler yapar."

Bıçağını cebinden çıkarıp, sivri ucuyla Roselia'nın gözlerinin önüne düşen saçı ittirdi.
"Ama şanslısın, fark eden bendim."

"Anlaşma mı istiyorsun? Para mı istiyorsun? Öyleyse daha fazlasını verebilirim, ondan uzak durun yeter."

"Hayır hayır, senden bir şey istemeyeceğim. En azından şimdilik. Para mı? Yeterince alıyorken, neden senden para alıp bu eğlenceli işi bırakayım?"

"O zaman ne yapmaya çalışıyorsun?!" Diye sordu kaşlarını çatarak Roselia.

"Gitmenize izin vereceğim. Nagazaki'de sizlere hayatta kalmanız için iyi dileklerimi sunarım. Çünkü artık eski hayatınızı yaşayamayacaksınız."

"Neden gitmemize izin veresin? Özellikle de avcuna düşmüşken."

"Oyunu adil oynamayı severim. Ben güçlüyüm, sizler ise aciz. Bu yüzden size ekstra vakit vereceğim. Çünkü zamanı geldiğinde hepinizi birer birer avlayacağız. İlk önce o heriften başlayacağım."

"Ona dokunursan, seni bizzat ben öldürürüm."

"Oh, kanlı bir peri masalına benziyor." Adam gülmüştü."Sen öldüremeyeceğim kadar güzelsin." Elindeki bıçakla, Roselia'nın gözünün altına küçük bir çizik atıp kanamasını sağladı.
Ancak Roselia inlemesini tutmuştu.
"Zarar veremeyeceğim kadar değil."

Roselia, ona bir şey dememişti.

"Sana bir sır vereyim, güzellik."
Adam, Roselia'nın kulağına eğildi ve fısıldadı;" Bir kere adam öldürdüysen, bunu mutlaka tekrar yaparsın. Tarih... tekerrürden ibarettir."

Killer.||Yeager.Donde viven las historias. Descúbrelo ahora